Derry
Gece saat 18:52Toz ile kaplanmış ayakkabılarını giydiğinde burnuna düşmüş gözlüğünü tekrar geri ittirdi.
Kasetçalarında ki müziğin sesini açıp kapısını kilitledi. Odasında ki pencerenin kenarlarından tutarak gövdesini dışarıya çıkarttı ve kendini çimenlik alana attı. Yerde duran paslı bisikletini kaldırdı ve sürmeye başladığında hafifçe yüzünü yalayan rüzgarla uçları bukleli olan saçları uçuşuyordu. Giydiği palmiye ağaç desenli toz pembe olan yaz gömleği ise yanlarından havalanıyordu.Sonunda kasabanın merkezine geldiğinde bisikletini ezcanenin önünde bırakıp içeriye girmişti. Neyse ki bu saatte kalabalık olmuyordu.
Yine her saatte gördüğü o çocuk yine oradaydı. Tezgahta duran adamdan aptalca olduğunu düşündüğü ilaçları alıyordu ve bel çantasına tıkıştırıyordu.
Bu adam çocuğa torpil falan geçiyor olmalı.
Her zaman yaptığı gibi yapıp umursamadan rafların içine daldı. Fark ettirmeden bir tane Ultra Tampax alıp gömeliğinin içine sıkıştırdı. Arkasını döndüğünde bir bedene çarpıp gömleğinin içindekini yere düşürdü. Tekrar eğilip hızlıca gömleğine koyduğunda, çarptığı kişiye baktı. O koca gözlüklerin içinden gözlerini daha da büyüttü.
Bu masum suratı ilk defa bu kadar yakın görüyordu. Saçlarının önü sağ tarafa düzgünce taranmıştı, viski renginde ki gözleri şok olmuş bir şekilde bakıyordu, şimdi fark etti de hafif dokunuşlarla suratına serpilmiş çillerini görmüştü.
Richie kafasını dağıtarak. Ayağa kalkınca aralarında ki boy farkı belli olmuştu."Ben çalmıyordum! Ödünç alıyordum! Yani şimdi ispitlemenin ne gereği var değil-"
"Çıkmana yardım ederim."
"Bana da yazık he- Bir dakika! Ne dedin?"
"Onu oyalarken sen kaçarsın diyorum."
"Vay be! Benden daha çakal çıktın! Aferin ufaklık, aynen böyle devam et."
Çocuk, tezgahta ki adamla bir şeyler konuşurken Richie kapıdan dışarıya uçtu.
"Yine ucuz kurtuldum!"
Arkasında ki kapının tekrar açıldığını duyunca arkasını döndü.
"Sana borçlu değilimdir umarım."
"Onu ne için aldığını söylersen olur."
"Yani... Tabi kendim için kullanmayacağım. Bir arkadaşım için."
"Annen için diye düşünmüştüm."
"Pfft, annem benden prezervatif almamı söylemişti bir kere, bu nedir ki... Yani her neyse ufaklık, adını sorabilir miyim?"
"Edward Kaspbrak ama Eddie diyebilirsin."
"Ben Richie, Richie diyebilirsin."
"Tamam o zaman, tekrar görüşür müyüz?"
"Zaten hep görüşüyoruz ya."
Sırıtıp göz kırptı. Bisikletini yerden kaldırıp üstüne bindi ve el sallayarak oradan uzaklaştı.
Bir kaç saat sonra güneş iyice batmıştı. Uzun bir bisiklet yolculuğundan sonra her zaman geldiği kapalı marketin önünde durdu. Bisikletini kenara bıraktı ve tellerin üstünden tırmanarak marketin çatısına çıkmıştı. Beklediği gibi oradaydı. Kızıl saçları rüzgarda dalgalanıyordu.
"Lanet olsun! Fazla erken geldim. Bu saate kadar burada beklemezsin diye düşünmüştüm."
"Ne olursa olsun beni ekmezsin ya sen."