2. Bölüm

260 15 21
                                    

Desteğinizi eksik etmeyin :)

Dilara-Hazal

"Ne genelevi Kays? Bu saatte bunun için mi aradın?"

"Önemli bir mesele." Dememle kahkaha atması bir oldu.

"Akşam akşam güldürdün."

"Neyse yarın okulda görüşürüz." Dedim ve kapattım. Pekala onu aramak parlak bir fikir değildi. Bir açıklamam bile yoktu. Telefonu komidinin üstüne geri koydum ve yatağa attım kendimi. Derin bir nefes aldım ve kapattım gözlerimi.

-----------

Uyuyamamış ve 5 gibi uyanmıştım. Alarmı kapattım ve dün yaptığım öküzlüğü affettirmek için ne yapmam gerektiğini düşündüm. Peşinden gitmemiştim ve bu affedilemezdi. Ama beni affetmesi için her şeyi yapardım. Olmayan biri için olanı kaybetmek salaklıktan başka bir şey olamazdı. Aslında onun için bir planım vardı.... Yataktan kalktım ve iPod'umu aldım. En son dinlediğim şarkıyı açtım. Marilyn Manson'dan Heart-Shaped Glasses'tı. Yatağa döndüm ve gözlerimi kapattım. Kendimi ne zaman kötü hissetsem müzikle dinginleşmeye çalışırdım. Son zamanlarda kafam o kadar dağılmıştı ki ne müzik ne de başka bir şey içinde bulunduğum durumdan koparıp alamıyordu beni. Garip hisler, duygular.. Bu ben değildim. Kays Çağlar bu olamazdı. Şarkıya eşlik etmeye başlamıştım bir süre sonra.

".... And I couldn't take my eyes off her
(Gözlerimi alamıyordum ondan)

but that's not what I took off that night
(Ama o geceden hatırladığım tek şey o değil.)"

Gözlerimi açtım bir an. Bu şarkı bana onu hatırlatmıştı. O geceden hatırladığım tek şey gözleri değildi aslında. Işıltılı elbisesinin içindeki o vücudu, vücut kıvrımlarının mükemmelliyeti de fazlasıyla iyiydi. Şimdi düşünüyorum da ona dair pek çok iz kalmıştı bende. Ve ben, zihnimin en uç köşelerinden ona dair ne varsa ortaya çıkarmaya çalışıyordum. Yüzündeki çilleri, burnu, ağzı.. Yüzünün her bir parçası özenle seçilmişti sanki. Birbirine aşırı uyumlu her bir parça benliğimi almıştı elimden.

"Little girl, little girl you should close your eyes
(küçük kız, küçük kız gözlerini kapamalısın.)

that blue is getting me high
(o mavi beni uçuruyor.)

and making me low
(Ve alçaltıyor.)"

Doğruldum ve şarkıyı kapattım. Parmaklarımı saçıma daldırdım. Şarkı resmen onu anlatıyordu. Ben de o maviyle uçuyordum, bir bilinmezliğe. Belki bir gün bitecekti. Onu gördüğüm an sonlanacaktı bu hisler ama şu an istediğim tek şey gözlerinin bir kez daha gözlerime değmesiydi. İlk gördüğüm andan beri içimde bir kıpırtı vardı ve neden bilmem ona her saniye geç kalıyormuş gibi hissediyordum. Kalktım ve bir sigara yaktım. Fazla içmeye başlamıştım ama başka bir şey aklıma gelmiyordu. Bu gerginlik başka türlü geçmiyordu. Sigarayı söndürdükten sonra duşa girdim. Çıktığımda annem ve babamın uyandığını farkettim. Üstümü giyindim ve aşağı indim.

"Günaydın." Dedim ve oturdum. Babam gazete okuyor, annem ise onunla konuşmaya çalışıyordu.

"Kays uyuyamadın mı oğlum? Gözlerinin altı mosmor." Dedi kaşlarını çatarak.

"Yok uyudum aslında."

"Halsiz görünüyorsun ayrıca. Baksana rengin atmış." Elini alnıma koydu ve kendimi geri çektim.

"Anne iyiyim. Bir şey yok." Dedim ve kalktım sofradan. Arkamdan babam:

"İzin almadan nereye?" Diye seslendi.

Kalbini Gördüğüm GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin