Başımı öne eğdim, gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp verdikten sonra başımı açılan kapıya doğru çevirdim. Gözlerim benliğime karşın fazla cesurdu ve onu görmeyi bekliyordu. Adam kapıyı sonuna kadar açtı ve peşinden gittiğimden emin olduktan sonra yürümeye devam etti. Yutkundum ve etrafı fazla incelememeye çalışarak adamı takip etmeye devam ettim. Lobiyi andıran bir yerdeydik. Ortada masa ve bir kaç kişiden başka kimse yoktu ve kimse izlemediği halde haberlerin açık olduğu büyük ekranlı bir televizyon. Ahmet Bey eliyle selam verdi köşede duran adama ve karşımıza başka bir kapı daha çıktı. Bina dışarıdan iki katlı ve balkonlu normal bir ev gibi duruyordu ama siktir burası kaç odalıydı. Onu direkt olarak açtı ve önce gözlerimi kıstım içeri girerken. Işık keskin ve renk değiştiren türdendi. Ayrıca içki ve sigaranın keskin kokusu burnumu yakmıştı. Filmlerdeki kumarhanelerin tarzında bir yerdi. Oda gibiydi ve yuvarlak masalar vardı. Gözlerim ışığa alışmıştı. Bir iki masayı geçtikten sonra bir masanın önünde durduk. Ahmet Bey hemen oturdu ve -tahminime göre- önceden benim için ayırtılmış olan sandalyeyi işaret etti oturmam için. Oturmadan önce masadakileri incelemeye başladım. O gece kuliste gördüğüm tuhaf kılıklı herif oradaydı yani Teoman ve diğerlerini tanımıyordum.
"Hoşgeldiniz Kays Bey." dedi Teoman ve elini uzattı, ben oturmak için bir hareket yapmışken. Son zamanlarda beni tanıyan fazla kişi olduğunu öğrenmiştim. Demek ki Ahmet Bey geleceğimi haber vermişti. Elini sıkmadım ve sadece başımla selam verip oturdum.
"Bize birer tekila." dedi Ahmet Bey masanın başında tahminen yarım dakikadır bekleyen garsona veya her neyse.
"Tekila mı? Kız içkilerine mi merak sardın?" dedi Teoman ve yanındaki adamlar, Ahmet Bey de dâhil herkes gülmüştü. Gözlerimi kısmış olduğumu fark ettim ve hafiften nefes alıp rahatlamaya çalıştım.
"Bize birer viski getir." diye devam etti Teoman. Viski ağırdı ve bu saatte onu içmek beni yarın akşama kadar uyuturdu. Umarım bir bardak içip bırakmama izin verirlerdi.
"Parayı getir ondan sonra konuşalım ibne herif!" herkes aynı anda sesin geldiği yöne çevirdi başını. Biri yakasından tuttuğu adama bağırıyordu. Dirseğimi dizime koydum ve alnımı ovdum. Böyle bir yerde, bu saatte ne yapıyordum ben? Yada bu cesareti nereden bulmuştum? Yan masada olanları izliyorduk ki, garsonun viskileri masaya koymasıyla önümüze döndük. Döndüğümde Teoman'la göz göze geldim ve bu beni tuhaf hissettirmişti. Beni... tanıyormuş gibi bakıyordu.
"Sigara kullanıyor musun?" diye sordu Teoman ve masadaki diğer herifler içkileriyle meşgul olmaya başlamışlardı bile. Ahmet Bey de dahil.
"Evet. Bazen." dedim ve yine yutkundum. Bu arada müzik de kesilmişti.
"İçkini al da benimle gel." dedi bana ve ayağa kalkıp eliyle yan tarafta duran birini çağırdı. Koruması gibi bir şeydi sanırım. Adam koşar adamlarla geldi ve Teoman onun kulağına bir şeyler fısıldadı. Adam başını 'tamam' gibisinden sallayıp gitti. Teoman 90'lardan kalma paltosunu giymeden önce bir sigara yaktı. Ben de kalktım ve içkimi aldım. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. Tek yapmam gereken onu takip etmek ve Kırmızı Lotus'u görmekti. Tek ihtiyacım olan.. Boş olan bir masa vardı ve bir duvar. Tül tarzı bir şey vardı. Teoman onu açtı ve bir kapı çıktı karşımıza. Muhteşem bir şekilde kamufle edilmiş bir kapıydı. Daha çok pencere gibi görünüyordu. Bu tarz bir ortamda da böyle şeylere ihtiyaç duyuluyormuş demek ki. Kapıdan girdik ve hiç konuşmadan gidiyordu. Karşımıza bir merdiven çıktı. Yan tarafında iki kişi yiyişiyordu. Dar bir yerden geçiyorduk. Onlara aldırış etmeden merdivenden çıkmaya başladım. Biraz önce bulunduğum lobiye benzer bir lobi daha çıktı ve etrafta uyuyan insanlar vardı. Bazıları söyleniyordu, bir adam diğerini kamışı açıkta bir şekilde kovalıyordu. Tahminimce damarları uyuşturucuyla örülmüştü ve kan yerini alkole bırakmıştı. Teoman küfür ede ede gidiyordu. Sigarasını bir köşeye attı ve söndürmeye tenezzül bile etmeden çıktı lobiden. Yine bir merdiven çıktı karşımıza çaprazında iki kız öpüşüyordu ya da öyle bir şey. Teoman onlara baktı ve gülümsedi. Kızlardan biri Teoman'ın üstüne atladı ama Teoman ona bir şeyler deyip kendinden uzaklaştırdı. Bana döndü ve şaşırmış gibi bakıyordu. Şu anki yüz ifademi bilmiyordum ama hoş karşılamadığım bir görüntü yüzünden tiksinmiş bir ifade takınmış olabilirdim. Bu merdiveni de çıktık ve balkon gibi bir yere açılmıştı. Girdik ve köşede duran sandalyelere oturduk. Karşılıklıydı ve aralarında bir sehpa vardı. Son dakikalar içerisinde yaşadığım şeyler midemi bulandırmıştı ve çok fazlaydı. Çökmüş hissediyordum. Oksijenin yavaşça içime girip beni rahatlatması iyi olan tek şeydi şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbini Gördüğüm Gün
Genç KurguBen Kays Çağlar, Çağlar ailesinin tek varisi, okulunun gözdesi, parlak bir geleceği olan ve sevgilisini yalnızlığını gidermek için kullanan biriyim. Gel gelelim beni karanlığa mahkum edene aşık oldum. Gözlerime, kalbime, kulaklarıma, ellerime, aklım...