+
Val, dört yıldır alışkın olduğu bir şekilde boş bir yatakta uyandı. Ama bu sefer aslında yanında birisinin olmasını bekliyordu ama o kişi yanında yoktu. Bu alışılmadık bir histi; gözlerini açıp sadece farklı bir tavan görmek, daha önce altında hiç uyumadığın çarşafa sarılı olmak. Ne iyi ne de kötü bir histi. Bu sadece Valerie'nin farklı hissetmesine neden olmuştu.
Tembellik onu ele geçirdi ve tavana bakmaktan, bir insan sesi duymayı istemekten başka bir şey yapmayarak on beş dakika boyunca kaldı. Ama sadece, dışardaki kuşların sinir bozucu bir şekilde cıvıldamasını duymaya devam etti. Her zaman bu sesten nefret etmişti, daima onu beklenmedik zamanlarda uykusundan uyandırıyordu.
Gri çarşafları açtı ve klimadan çıkan soğuk hava anında onun solgun tenine birkaç ürperti gönderdi. Val, yavaşça ahşap kapıya yöneldi, kapının tokmağını çevirerek kapıyı yavaşça açtı. Kapı gıcırtısı duymak isteyeceği son sesti, çünkü birisinin onun varlığından haberdar olmasından korkuyordu. Ne yazık ki kapının çıkarmış olduğu tek ses, sadece başka bir sese neden olmuştu; ayak sesleri.
Kim olabileceğini görmek için, Calum'u görebileceğini düşünerek hızlıca odadan çıktı, ama tanımadığı bir yüz gördü. Calum'la aynı yaşta görünen bir erkekti, ama görünüş olarak birbirlerine hiç benzemiyorlardı. İlk fark ettiği şey onun saç rengi seçimiydi;kırmızı. Daha sonra rastgele yerlerde bir kaç dövmeyi ve kaşındaki piercingi fark etti. Aynı zamanda hafif bir şekilde, sarhoşluğu deneyim edinmiş gibi görünüyordu.Val her zaman bunun nasıl bir his olduğunu bilmek istemişti.
Kızı fark etmiş gibi görünüyordu ve pek fazla mutlu da gözükmüyordu. ''Bak, senin gerçekten kim olduğunu bilmiyorum, ve benim kahrolası boğazım çok kuru ve hissettiğim baş ağrısını başlatma bu yüzden sana kibarca gitmeni söyleyeceğim. Şu anda insanlarla konuşma modunda değilim, özellikle kızlarla.'' Çocuk mırıldandı ve sesi yeni uyanmış gibiydi, ve öyle de görünüyordu. Val onun kaba tutumunu görmezden gelmeye karar verdi ve ''kısa bir soru, Calum nerde?'' demeden önce basitçe başını salladı.
Çocuk yürümeden önce durdu daha sonra omuz silkti ve yürümeye devam etti. Şu anda konuşmak isteyecek biri gibi görünmüyordu, bu yüzden Val yürüdü ve kendini mutfakta buldu. İç çekip, çenesini elinin avucuna yaslarken taburelerden birine oturdu. Calum'un dairesinden ayrılıp kendi dairesine geri dönebilirdi, dönerdi. Ama anahtarlarına sahip değildi. Bu da dairesinden ayrılmaya korkmasının sebeplerinden başka biriydi.
Mutfağa doğru gelen bir kaç ayak sesi daha duydu ve kırmızı saçlı çocuğun içeri girdiğini gördü, bu sefer daha çok bitkin gibi görünüyordu. Buzdolabını açtı ve bir kutu bira aldıktan sonra sertçe kapattı. Taburelerden birine oturdu, bira şişesini açtı ve bir yudum aldı. Val'ın zihni temizken o düşüncelerinde kaybolmuş gibi görünüyordu.
İç çekti ve parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. ''Neden iyi insanlar her zaman gitmek zorundadır?''
Retorik bir soru gibiydi ama Val cevap vermekten kendini alamadı, bir kaç saniye sessizlikten sonra. ''Belkide, onlar birincilik derecesinde iyi insanlar değildir.''
Ondan böyle bir cevabı beklemiyordu, ama Val'e baktı ve ona hafifçe gülümsedi. ''Ama bu berbat değil mi? Demek istediğim birine güvenmek ve aslında iyi insanlar değilken onların öyle olduğunu düşünmek.''
Başını salladı. ''İnsanlar seni kandırır.''
''Ama kandırılmak istemiyorum. İnsanlar duygularımı siktikleri zaman bundan hoşlanmıyorum.'' fısıldadı, boğuk sesle.
''Sen iyi misin?'' Val sordu, bunu neden sorduğundan emin değildi.
Çocuk sormadan önce değerli üç saniye boyunca Val'e baktı. ''Sen tam olarak kimsin?''
''Ben Val, yani Valerie. Evet Valerie.''
''Calum senden çok bahsetti - bunu biliyor musun?'' dedi, hafif gülümseme hala yüzündeydi.
Yanaklarının açık kırmızı rengine dönüştüğünü fark etmeden, Val hafifçe kızardı, ''Adın ne?''
''Michael.'' konuştu ve kız ona gergin bir şekilde gülümsedi. Daha sonra, Michael birasından küçük yudumlar alırken sessiz kaldılar. İkisi de Calum'un daireye girdiğini konuşmadan önce fark etmediler. ''Valerie?''
Kız hızlıca sesin kime ait olduğunu tanıdı ve mutfaktan çıkarak gülümsedi.
''Tam burada.''
Valerie'nin biraz mutlu görünmesi Calum'u gülümsetti. ''Oh, hey.''
İkisi de, Calum bir şey söylemeye karar verene kadar sessiz kaldı. ''Özür dilerim bu arada, gitme konusunda. Benim yapmam gereken uh - birini ziyaret etmem gerekiyordu.'' dedi.
''Kimi?'' Val sordu. ''Sadece bir akraba. Onları bir süredir görmüyordum.''
İkisi garip şeyler hakkında konuşmaya devam etti - Michael mutfakta kalıp, bir anda kendini Val'i düşünerek bulurken ikisi günlerinin nasıl geçtiği hakkında tartıştılar. Doğruyu söylemek gerekirse, Calum onu mükemmel bir şekilde tarif etmişti.
+
yey sonunda.
geç oldu biliyorum ama bunda benim suçum yok yazar yeni bölüm atmıo .-.
bu arada dyslexia'yı okuyanlar bilirler sizce michael misty'den mi bahsedio. Eğer öyleyse ağlayabilir miyim?
neyse okuduğunu için teşekkürler
sizi seviyoruz :*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nightmare disorder | calum hood | türkçe çeviri
Fanfiction''Neden 15b numaralı dairede yaşayan kız gecenin ortasında sürekli çığlık atıyor?'' ©parahmore