Becky'nin anlattıklarından sonra kendimden nefret etmeye başlamıştım, matt beni düşündüğü için bunları yaparken ben ona, ondan nefret ettiğimi ve bir daha karşıma çıkmamasını söylemiştim lanet olsun çok pişmanım tam bir aptaldım. Matt'in yüzüne nasıl bakacaktım?
Tabiki bakamayacaktım. Taylor ile öpüştüğüm aklıma gelince göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı doğru süzülmeye başladı. Olayların böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Keşke zaman geriye alabilseydim, şuan gerçekten tek ihtiyacım bu, zamanı geri almaya ihtiyacım var ama her şey gibi bu da imkansız.
Dizlerimi kenimde doğru çektim ve kafamı dizlerime gömüp göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Birinin yanıma oturduğunu hissedince toparlanıp elimle göz yaşlarımı silip gelenin kim olduğuna baktım. Emily gelmişti, onu en son hastanede görmüştüm.
Emily ile kaza sonucu tanışmıştık, daha açık bir şekilde tanıtmak gerekirse taksinin önüne atlayıp kazaya sebeb olan kız. Ama ben onu suçlu tutmuyorum. Sonuçta bu kaza olması gerektiği için oldu belki de ölmeyi dilediğim için olmuştur? Her neyse. Emily hastanedeyken hep yanımda durmuştu kısacası çok iyi bir kızdı.
Yüzüme baktı "neyin var" dedi ve göz yaşlarımı silmem için çantasından peçete çıkartıp bana verdi, teşekkür edip uzattığı peçeteyi alıp göz yaşlarımı sildikten sonra sorduğu soruya cevap verdim "Aptallık ettim, bir hata yaptım" dedikten sonra ne yaptın dercesine bana baktı. Matt'e söylediklerimi Tay ile olanları anlattım.
"Matt'in yüzüne nasıl bakacağım Emily?"
"Yapacağın tek şey var, gidip ondan söylediklerin için özür dilemelisin anlayışlı olacağına eminim" cevap bekler bir bakış atıp cevap alamayınca konuşmaya devam etti "Hem belki çoktan unutmuştur?"
"Aslına bakarsan haklısın Matt ile konuşup ondan özür dileyeceğim, ama Tay ile olanlardan sonra gerçekten Matt'in yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum, kendimden nefret ediyorum, keşke o gün o kazada ölse-"
Emily cümlemi tamamlamama fırsat vermeden yüksek sesle konuşmaya başladı
"Bir daha ağzına kaza kelimesini almayacaksın, ölümden bahsetmeyeceksin Beatrice, eğer sen ölseydin ben şimdi ne halde olurdum biliyor musun? Bilmiyorsun. Eğer sen o kazada ölseydin şimdi ben burada olmazdım, bir insanın ölümüne sebeb olduğum için canıma kıyardım. Ve..."
Emily cümlesini bitirmeden hıçkırıklara boğulmuştu, sanırım onu tanıdığımdan beri ilk defa böylesine güçsüz görüyordum.
Emily'ye doğru yaklaşıp ona sarıldım.
"Ağlama lütfen..."
Emily ayağa kalkıp, çantasından çıkardığı peçete ile göz yaşlarını sildi, bana doğru bakıp güldü ve "Ağlamıyorum ki" dedi.
Söyleyiş şekli son derece komiğime gittiği için gülmeye başladım, Emily'nin kahkaha sesleri de gecikmemişti.
Böyle bir durumda bile nasıl bu kadar gülebiliyorduk gerçekten anlamıyordum.
Gülmemiz bittiğinde Emily toparlanıp bana gidip Matt ile konuşmamı söyledi, onu onayladığımda bulunduğum ortamdan ayrılıp Matt'i aramaya başladım.
Matt'i ararken otelden çıkan Shawn'ı görüp ona doğru yürümeye başladım.
"Hey Shawn" diye seslendim, beni duyduğunda arkasını dönüp "Oh... hey Beatrice" diyerek bana karşılık verdi.
"Matt'i görüp görmediğini soracaktım her yerde arıyorum ama bulamıyorum"
"Ben otelden çıkarken merdivenlerden terasa doğru çıkıyordu istersen git bir bak"
Dedi ve gülümsedi, teşekkür edip gülümsememi yüzüme yerleştirdim.
Hızlıca asansöre doğru yürüdüm, asansörün gelmesi için tuşuna bastım ve beklemeye başladım, arkadan gelen otel görevlisi asansörün bozulduğunu ve şimdi tamir edilmesi için görevlileri çağırdıklarını söyledi.
Hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım, daha merdivenlerin yarısında olmama rağmen nefes nefese kalmıştım. Sonunda terasa ulaşmıştım, terasın kapısına doğru yaklaştığımda Matt'in yerde oturup etrafı izlediğini gördüm, terasta sadece Matt vardı.
Arkadan bile o kadar muhteşem görünüyordu ki hemen şimdi koşup ona arkadan sarılıp, kokusunu içime çekip, ensesini öpmek istiyordum, aslında evet bunu yapabilirim, eğer yaparsam ne kaybedebilirim ki?
Yavaş ve sessiz adımlarla Matt'e doğru yaklaştım, geldiğimi fark etmemişti, şuan tam arkasında duruyordum, yavaşça dizlerimin üzerine çöküp, arkadan Matt'e sımsıkı sarılıp, kafamı boynuna gömdüm.
Matt ilk önce korkar gibi oldu, kafasını çevirip beni gördüğü zaman yüzünde tapılası bir gülümseme oluştu. Ben hala ona sarılıyorken bir yandan da ağlıyordum "B-ben aptallık ettim, çok özür dilerim, seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum lütfen affet-" gene sözümü tamamlayamadan bana doğru dönüp, işaret parmağını dudağımın üzerine getirip "Ssh konuşma böyle" yüzümün önüne gelen saçlarımı alıp kulağımın arkasına yerleştirdi ve konuşmaya devam etti "Özür dilemeyi gerektirecek bir şey yapmadın, seni hala çok ama çok seviyorum" dedi ve ellerini yanaklarıma koyup aramızdaki mesafeyi hızlıca kapatıp dudaklarımızı birleştirmişti, elleri ile beni sarıp kendisine doğru çekip kucağına oturmamı sağladı, alt dudağını ısırdığım zaman inledi ve daha sert öpmeye başladı, daha sonra yavaş, yumuşak bir şekilde dudaklarıma öpücük kondurmaya başladı, kalbimin buna dayanamayacağını anladığımda kafamı geri çekip derin nefes almaya başladım, hayatımın en muhteşem anını yaşamıştım. Matt'in kucağından inip ayağa kalkıp dağılmış saçlarımı düzelttim. Ardından Matt ayağa kalkıp ellerimden tutup bana doğru baktı, nefes alıp konuşmaya başladı
"Şimdiye kadar aramızda olan yanlış anlaşılmaları unutup, kendimize yeni bir yol çizelim, ve bu yolda sadece ikimiz ilerleyelim, kimsenin aramıza girmesine izin vermeyelim, biz sadece biz olalım, birlikte mutlu olalım. Benim ile bu yola çıkar mısın Beatrice"
Gene kötü bir bölüm oldu farkındayım ama umarım bir sonraki bölümde toparlayabilirim, aslına bakarsak hikaye berbat durumda olduğu için yazmayı bırakacaktım ama bırakmadım. Hâlâ okuyup oy verenlere teşekkür ediyorum, sizleri seviyorum💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Distance
FanfictionBir genç kızın vine'a attığı video ile birden tüm hayatı değişti. Sizce her şey yolunda gidecek miydi? Beatrice sadece yolun başındaydı. Sizce onu bu yolda neler bekliyordu?