1. Bölüm *En güçlü insanlar..*

226 5 4
                                    

 Yakınlarda ki bir zihin kıpırtısıyla uykunun kollarından çıkmak zorunda kaldım.Yatakta doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladım.Zihnime garip dalgalar yayılıyordu.Ters giden bir şey vardı.Gözlerimi kapatıp ona ulaşmaya çalıştım.

‘’Düşünme… Düşünme… Düşünme…

Hızla yataktan çıktım.İnsanlar düşüncelerinin sadece aklında kurdukları ve içinden konuştukları şeyler olduğunu zannediyordu.Halbuki telepati de yeterince güçlü ve iyiysen insanların bir şey düşünmese de zihin kıpırtısı şeklinde anlık his geçişlerini duyabilirsin.Bunun yanında aynı bu durum ki gibi şeyler de olabiliyor.İnsanlar sizin telepat olduğunuzu bildiğinde sizden düşünlerinizi saklamaya çalışır, bu gibi durumlarda anlık görüntüler ve anlık boşluklar doluşur.Çok karışık ve yorucu bir olaydır fakat bu çoğu sefer hayatımı kurtarmıştır.Bu yeteneğin hem hayatımı tehlikeye atıp hem hayatımı kurtarması mükemmel bir ironi sanırım.Hızla askıya astığım siyah dar pantolonu giydim.Üstüme rastgele bir tişört geçirip sırt çantamı aldım.Gerekli şeyleri –kimlik,para,pasaport,anahtar,telefon, özel eşyalar vb.- içine attıktan sonra ceketimi giyip botlarımı bağladım.Belimde ki bıçağı sağ elimle kavrayarak deri ceketimin koluna ittim ve kapıyı açtım.Karanlık koridorda yürüyüp koridorun sonunda ki merdivenlerden inmeye başladım.Odam 1.katta olduğu için saniyeler sonra resepsiyondaydım. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi sakince Bayan Marine’e yöneldim.Resepsiyon masasının arkasında oturmuş her zaman ki gibi bulmaca çözüyordu.Çok tatlı ve anaç bir kadındı. 60’lı yaşlardaydı, nerdeyse saçlarının hepsi kırlaşmıştı ve her zaman ki gibi üzerinde kahve rengi bol salaş bir elbise vardı. Elbisenin uçları yere kadardı, üzerinde karamel rengi örgü bir hırka vardı.Göremesem de ayağında kahverengi kısa askeri botlardan olduğuna yemin edebilirdim.Beni fark etmesiyle burnuna düşen gözlüğünü geriye itip yeşilin en koyu tonu olan gözlerini bana dikti.

‘’Alix, bu saatte nereye gidiyorsun güzel kızım ?’’ Gözlerini kısınca göz kenarında ki kırışlıklar iyice belirginleşmişti.Kaşlarını çatmış, şüpheyle bakıyordu.

‘’Bir arkadaşım ufak bir kaza geçirmiş, işi yarım bırakıp dönmek zorundayım Bayan Marine.Çıkış yapmak istiyorum.’’ Yüzümü hafif buruk ve yorgun hale sokunca gözlerinde ki şüphe gitti ve anlayış ile çevrelendi.

‘’Geçmiş olsun güzel kızım, umarım arkadaşının önemli bir şeyi yoktur.’’

‘’Umarım…’’ Elimdeki anahtarı ve 500 doları ona teslim ettim.Tam arkamı dönmüş gidecekken seslenmesiyle ona doğru döndüm.

‘’Güzel kızım, bu çok fazla…’’ Yüzünde ki mahcupluk artınca düşüncelerine girmemek için kalkanlarımı iyice sabitledim.

‘’Hayır değil, dert etmeyin Bayan Marine. Patronum seyahat masraflarımı karşılayan zengin bir piç’’ dediğimde kahkahasını tutamadı.Onunla birlikte bende genişçe gülümsedim.Gülmesine rağmen kendini kötü hissettiğinden emindim.Kalkanlarımı indirdim.

Faturaların son zamanı yarın, ödeyemezsem… Hayır, ne olursa olsun alamam…

O itiraz edemeden lafa atladım.

‘’Ama… eğer bir gün yardıma, ve kalacak bir yerim olduğunda buraya geleceğime söz verebilirim.Sanırım birkaç gün ücretsiz bir tatil iyi olur.’’ Diyerek gülümsedim.’’Ha bu arada Bayan Marine. Bavulumu yukarıda bıraktım arkadaşımın motoruyla döneceğim için alamam yanıma.İhtiyacı olan birilerine verirsen çok sevinirim.Kendinize iyi bakın..’’ arkamı dönüp ufak motelden çıktım.Sağa dönüp kaldırımda ilerlemeye başladım.

3 kişiydiler.İkisi bana oldukça yakındı ve biri destek olarak geriden geliyordu.Bir kez daha sağa saptım ve eski bir sokağa girdim.Kenarda çöp bidonları vardı.Karanlık ve ıssızdı.Koca sokakta sadece bir tane ufak sarı bir sokak lambası yanıyordu.Bıçağımı sıkıca kavrayıp yürümeye devam ettim.Adımlarım yerde birikmiş sulara çarpıyor ses çıkarıyorlardı.Onlar ise hayalet gibilerdi.Normal olan biri asla anlayamazdı onların varlığını.Kalkanlarımı tekrar indirip onlara odaklandım.

Güzel popo…

Nasıl olurda bu kadar ufak ve normal bir kız hayati önem taşır ?

Varlığımızı nasıl anladı ? Oysa ki düşünmemeyi kendime tembihlemiştim.

Adımlarımı durdurdum.Soğuk hava bedenime işlerken öylece duruyordum.Varlıklarını belli eden yarım akıllı adam bana doğru yaklaştı.Kolunu arkadan boynuma doladı.Çırpınırken ellerimle arka cebimdeki şok cihazını çıkardım ve cihazı kasıklarına yapıştırdım.Saniyeler içinde boynumda ki kolu çözülmüş yere yığılmıştı.Arkamı dönüp kalan ikisiyle göz göze geldim.Tanrım ! Hayvan gibiydiler. 1.90 dan aşağı olmayan boyları ve dev gibi kasları.Sessizce dua edip bekledim.İlki üzerime çullandığında hamlesinden kaçıp tekmemi karnına geçirdim.Kıpırdamamıştı bile.Korkuyla geriye birkaç adım attığımda sinsice gülümsedi.Sırtım sert ve sıcak bir yere dayanmıştı.Omzumdan geriye baktığımda arkamdaki adam saçlarımdan kavrayıp yukarı kaldırdı.Keskin bir acı kafama ve omurgama yayıldı.Boğazımdan sokağı inleten bir çığlık söküldü.Bacaklarım havada sallanırken çok çaresizdim.Elimdeki bıçağı biraz aşağı salıp kabzasından kavradım.Sağ kolumu geriye çekip koca devin göğsünde derin bir kesik açtım.Acıyla tıslayıp beni yana doğru fırlattı.Bedenim betona doğru savruldu. Sağ tarafımın üstüne sertçe yere düştüm.Acıyla inledim.Sağ tarafımı hissetmiyordum adeta kemiklerim kırılmış gibiydi.Sağ elimde ki bıçak biraz öteme fırlamıştı.Kafamı yerden kaldırıp onlara baktım.Esmer dev –göğsünü kestiğim- tişörtünü çıkarmış uzun ve derin kesiğe bastırırken duvarın dibine çökmüş acıyla inliyordu.Ne çok kan vardı öyle ? Bu kadar derin kestiğimin farkında bile olmamıştım.Ben vicdanımla boğuşurken öteki adam bana yaklaşıyordu.Vücudumu sürüyerek geriye kaçmaya çalıştım.Acınası halime güçlü bir kahkaha atıp alaycı bir şekilde konuştu.

‘’Senin gibi aciz, acınası, küçük bir kaltaktan neden bu kadar korkuyorlar ? Düşünce okuyormuş ! Ha ha ha ha. Siktiğimin düşünceleri ! Sen sadece güzel bir kıçı olan anormal bir kaltaksın, fazlası değil.’’ Göğsümden derin bir öfke belirirken yüzümü ifadesiz tutmaya devam ettim.Hızla bana yaklaşıp ceketimin göğsünden çekip beni kendine çekti.Koyu kahve gözlerine bakıp sinsice sırttım.O neden sırıttığımı anlamaya çalışırken kafamı hızla burnuna gömdüm.Burnundan kırılma sesi duyulurken seslice inleyip akan kanları durdurmaya çalıştı. Bu sırada beni bırakmak zorunda kalmıştı.Hızla tekmemi erkekliğine gömdüm.Acıyla dizlerinin üzerine çökerken alayla güldüm.Her ne kadar güçlü, kaslı olsan da vücudumuzun iki üç yeri her zaman hassastır. Burun ve hayalar buna dahil.İlerdeki bıçağı alıp hızla doğruldum.Ateş çıkan gözleriyle bana bakarken yanına yaklaştım.Suratına tekmemi geçirip yere düşmesini sağladım.Sırt üstü yerde yatarken elimdeki bıçağı boynun yanına fırlattım.Boynunu sıyırıp ufak bir kesik oluştururken korkudan gözleri açılmış ve şaşkın bakıyordu.Yanına yaklaşıp dizimi göğsüne bastım.Ona doğru eğilip gözlerine baktım.

‘’Sizleri peşime takan her kim ise ona söyle.Eğer vazgeçmezse bu bıçak bir gün kellesini uçuracak !’’ Uzanıp bıçağı çektim ve tişörtüne silip temizledim.Göğsündeki dizimi çekerek doğruldum.Son kez bir bakış önüme döndüm.Issız sokakta yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim.

’Unutmayın ! En güçlü insanlar, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlardır.’’ 

TelepatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin