4.Bölüm ~Muhtaç~

80 3 3
                                    


Bölüm bu kadar geç geldiği için üzgünüm arkadaşlar.Kişisel sebeplerden dolayı bölüm yazamadım.Umarım beğenirsiniz...

Bölüm Şarkısı; Christina Aguilera - You Lost Me ~

Kafamı kaldırıp gülen yüzüne baktım.Kahvelerimizin gelmesini beklerken olduğum yerde koltuğa iyice sindim.Starbucks benim favori mekanımdı.İçersi huzur dolu, romantik bir ortama sahipti. Isıtıcı açık olmasına rağmen üşüyordum, bunu kesinlikle dün geceye borçluydum.Bunca şeyin üstüne birde hasta olursam tam olurdu heralde. Masaya kalkanlarımızı çekerek oturmuştuk.Sardığım elimi dizimde tutuyordum.Üzerimde bakışlarını hissederken tüm bedenim kasıldı.Şimdi herkes gibi sorular sorup beni tanımaya çalışacaktı.Dakikalar sonra ikimizde orda oturup birbirimiz dışında bişiler ile ilgileniyorduk.En azından ben öyle yapıyordum.Bakışları üzerimde yoğunlaştıkça gergin hava artıyordu.Tam o sırada Christina Aguilera yardımıma yetişmişti.Ufak kafede sesi yankılanırken olduğum yerde istemsizce gözlerim kapandı, yüzümde geniş bir gülümseme oluştu.Gözlerimi açmaya korktuğumdan bir süre öyle kaldım.Saniyeler sonra keskin kahve kokusuyla gözlerimi araladım.Kahvelerimizi almış karşımda tembelce sırıtıyordu.Dikkatli izlerseniz içten bir şekilde gülümsediginde gözlerinin parladığını görürdünüz.Hele o gamzeleri ! İnsanın aklını kaçırmasına sebep olabilirdi.Göz kamaştıran bir yakışıklılığa sahipti ama böyle şeyler beni etkilemezdi.Aşk ve duyguların geçici olduğu  yetmezmiş gibi bu yakışıklılık ile her an seni bırakıp sayısızca kızı bi bakışıyla kul köle edebilecek olması insanı yormaktan başka bişi yapmazdı. Eğer normal bir hayatım olsaydı o zaman bu yorgunluğu  kaldırmaya değebilecek kadar etkileyiciydi.Ama herşey bu kadar zor iken aşk en son ihtiyacım olan şeydi.Dokunmamam gereken bir ateşti.Parmağımı bile yaklaştırsam, sıcaklığında kavrulurdum.4 yıldır saklanıp, kaçan biri olarak kesinlikle insanların gözünden anlardım.Ve bu adam ateşin ta kendisiydi.Kahvemin kalın bardağını kavrayarak bir yudum aldım.Boğazımdan kayıp giden tat ile memnun bir mırıltı çıkardım.

" Gerçekten çok garipsin. " sesi şaşkınlık doluydu.Kafamı geriye atarak ufak bi kahkaha attım.Kahvemi masaya bırakıp sırtımı koltuğa dayadım ve bacak bacak üstüne attım.

"Sana garip olduğumu düşündüren ney ?" Derken kaşlarımı çatmayı başaramamıştım.Bu davranışıma hisli bir gülümseme bahşetti.

" Kitapları, kahveyi ve sessizliği seviyorsun.Müzik zevkinden bahsetmiyorum bile.Tüm bunlara rağmen birden fazla dövmen ve tehlikeli bir tarzın var.Giydiklerin ve yapabildiklerin ne kadar sert ve tehlikeli olduğunu açığa vuruyor.Kontrol ve tahmin edilemezsin.Yeteneğinin tehlikesinden bahsetmiyorum bile ! Dengesiz bir gücün var.Bazen oldukça güçsüz görünüyor ve hissediliyorsun.Bazen ise ortaya çıkardığın güç beni endişelendiyor.Yalnız ve boyun eğmez bir kızsın ama bu sefer bana mecbursun.En azından hayatını laboratuarda denek olmak yada hükümetin pis işlerini yaparak geçirmek istemiyorsan" Gözlerim öfkeyle kızarırken her bir kelimesini sindirdim.Öfke içimde artarken oturduğum yerde doğrulup masanın üzerine eğilip aramızda ki mesafeyi azalttım.Çekinmeden gözlerimi koyu kahve gözlerine diktim.Dizimde ki elim sinirden titrerken sıkıca yumruk yapmıştım.

"Sana muhtaç değilim ben.Beni buraya sen çağırdın ! Ben bana yardım et diye yalvarmadım sana.Ve yardımına karşılık bir şey isteyeceğini adım gibi biliyorum.O yüzden o egonu göremeyeceğim bir yerlere kaldır yoksa başıma ne geleceğini umursamadan burdan çıkar giderim."  Diye adeta tısladım.İfadesiz bakışları ile beni süzerken elini ensesinde gezdirdi.Yumruk yaptığım elimin sızladığını hissettiğimde yavaşça açtım.

"Bana kendinden bahsetsene ? Kimsen yok mu ?" Aniden sorduğu soruyla gerildim.Ailemden, geçmisimden bahsetmekten hoşlanmıyordum.

"Bilmene rağmen neden soruyorsun? Bence senin gibi biri hakkımdaki herşeyi çoktan öğrenmiştir zaten." Gözleri olduğundan fazla açıldı ve öpülesi dudaklarından bir  kahkaha döküldü.

TelepatiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin