"Niye seni kandırmalarına izin veriyorsun ki?"
Arkamdan gelen Hayalet'in sesiyle durdum.Yanıma gelmiş,benden cevap bekliyordu.Ne demeye çalıştığını anlayamamıştım.
"Kandırılıyor muyum?" diye sordum.Hiçbir şeyi bilmemekten yorulmuştum.Hayalet açık tondaki saçlarını,bordo bir bereyle kapamış,ellerini cebine koymuştu.Hava gerçekten soğuktu.
"Sakin bir yere gidelim." dedi ve onu takip etmeye başladım.Bu sırada da Ayaz'a karakoldan çıktığımın haberini yazıyordum.
Hayalet'in gerçek adını bilmiyordum.Kendi bilincimle hatırladığım kadarıyla da yan sınıfımda olan,okula pek gelmeyen,gerse de en fazla üç defa gördüğüm asosyal,kendi halinde takılan bir tipti.Fakat bende bıraktığı aura,onu unutma ihtimalimi imkansıza indiriyordu.
Sıcak bir kafeye girdiğimizde heyecanlanmıştım.İlk defa onunla bu kadar yakındım.Doğrusu yabancı olmak ve tek kelime bile konuşmamak hoşuma gitmişti.Kafenin arka tarafındaki cam kenarı bir masaya oturdu.
"Ne içersin?" Bu sorusu karşısında aniden gerildim.Yanımda param yoktu.Cüzdanımı almayı unutmuştum.Hızla telefonumun kabının arkasını yokladım.Kimlik kartım ve çok şükür on liramı görmemle bir an olsun rahatladım.Ucuz da olsa bir şey alıp ona yük olmazdım.
Ben de kalktım ve paramın yarısıyla türk kahvesi aldım.Başta ödemek istese de buna engel oldum.Ucuz olsun benim olsun.
Caz müziği çalan bu hippi tarzı küçük,şirin kafede iki yabancı oturuyorduk.O aldığı latteden bir yudum aldı ve koyu gözleriyle bana baktı.Sıcaktan yüzü kızarmış,üzerindeki ceketi çıkarmıştı.Pijamalarımdan ilk defa bu kadar utanmış hissettim.Yan masamızda oturan çift bana doğru baktı.Dalga geçtiklerini anlayabiliyordum.Saçını düzleştirmiş,makyajına bir hayli önem veren genç kız sevgilisinin elinden tutmuş önce bana sonra karşımda gözlerini cama dikip kahvesini içen Hayalet'e baktı.Bu sırada kıza bakmayı kestim ve Hayalet'e döndüm.Daha adını bile bilmiyorum.Beni buraya getirip hiçbir şey söylemeden kahvesini içmesinden bir süre sonra rahatsız oldum.
"Kandırılmaktan bahsetmiştim." dedim normal konuşma tavrında.Camdan bakmaktan vazgeçti ve bana baktı.
"Hiçbir şey bilmediğini biliyorum ama her şeye inanmaya devam edersen,bunun sana kötü bir şans getireceğini de söylememde fayda var." dedi ve arkasına yaslandı.Tüm ciddiyetini bana vermiş,diyeceğim şeyleri bekliyordu.
"Bana ne olduğunu biliyor musun?" diye sordum.
"Hayır ama bilincini kaybettiğin hakkında tahmin yürütüyorum." demesiyle şaşırdım.Bunu fark etmeyi başaran tek kişinin Hayalet olması da ironik!
"Ben bana ne olduğunu bilmiyorum ama şu iki gündür bana anlatılan ben ile kendim olan ben aynı kişi değilim." dememle kendi kafamı da karıştırdım.
"Sana birkaç gerçek söyleyeceğim." dedi Hayalet ve bana doğru yaklaştı.Heyecandan kalbim hızla atıyordu ki.
"Sen avukatla hiçbir zaman sevgili olmadın.O dedektifse avukatın arkadaşı falan değil."
Tam lafını bölecekken "Ben susana kadar dinleyeceksin." diye kızmasıyla sustum.
"Avukat sadece seni kullanıyordu çünkü Zeynep'in en yakın arkadaşı sendin.Böylece Zeynep'in annesi kızının kaybolmasının sebebini bulmak için Alper'i kiraladı ve merdiven altı bir belgeyle öğretmen olarak okula atadı.Alper sana gittikçe yaklaştı çünkü Zeynep'in kaybolmasında kilit isimlerden biri sendin."
Şaşkınlıkla kalakaldım.Hayalet ise istifini bozmadan kahvesini içmeye devam ediyordu.
"Sence bir avukat neden reşit olmayan bir liseliyle sevgili olmak ister ki?" Hayalet'in bu sorusuyla rahatlamıştım.Haklıydı.Bu zaten abest bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaletin Kızı
Misterio / SuspensoUyandığımda ölmüştüm.Belki önceden ölmüşümdür,emin değilim.