Zifiri Yalanlar Part 4

318 62 170
                                    

DİLHÛN

2. BÖLÜM

"Zifiri Yalanlar"

"PART 4"

Dışarda gelen seslerle yan tarafa koyduğu ayakkabılarını giyip odasından çıktı. İki elini avlunun trabzanlara yaslayıp alt kattaki hareketliliğe baktı. Babası, Nefise annesi ve dedesi, Mahir'i yolcu etmek için kapıda dikilirken gece gözlü adam kendisini arayan bakışlarıyla, kesişti gözleri, hiç oralı olmadan gökyüzüne döndü. Yağmur taneleri hafif çiselemeye devam ediyordu. Birkaç saat sonra büyüdüğü şehire elveda demeye hazırlanıyordu.

"Berzâh."

Koluna dokunan kadınla, daldığı yerden sıyrılıp ona döndü. Menekşe'nin, uzattığı kağıda bakıp "Bu ne?" diye sordu merakla.

Menekşe, gözleriyle aşağıdaki adamı gösterdi. Alıp almamak arasında çok az bocalasada kağıdı açıp okudu. "Seni konağın arkasında bekliyor olacağım."

Mahir ne ara gitmiş ne ara kapının önündeki küçük kalabalık yok olmuştu farkında değildi. Arkadaşının koluna dokunup "Gidecek misin?" diye sormasına dek yerinde dahi kıpırdamadı.

"Yazdığı notu okudun değil mi?"

Menekşe'nin gözleri kocaman açıldı. "Vallaha meraktan. Kızdın mı? Kızma ya bence kızmadın."

"Kızmadım." dedi. Aniden sustu. Halbuki Menkeşe cümlenin devamı var sanıyordu.

"Gidecek misin peki?"

"Sanırım gitmem gerekiyor." Derin iç çekip avucundaki kağıdı aynı şekilde katladı. "Üstelik birazdan onun hayatından tamamen çıkmayı planlarken bilmiyorum işte borçlu hissediyorum." diye fısıldadı.

"Herkese veda edilir mi, birgün vakit geçirdiğin birisine bile?"

"Veda etmek için paylaşılan vaktin, ömrün uzunluğu sorgulanmaz, Meşe. Bir merhabanın bile vedaya hakkı vardır."

"Yani gideceksin?" Menekşe şaşkın bir nida atarken Berzâh'ın elini dudağını götürüp sessiz ol işaretiyle daha kısık bir sesle "Benim tanıdığım Berzâh, inadına gitmezdi, yoksa…" diye ekledi. Dudağının kenarında muzip gülümseme yer almıştı bile. "Yoksa vuruldun mu?"

Yanakları kızarmaya başlayan Berzâh, bu ihtimali zihninde bile geçirmedi en  çokta kendini inandırmak istersecesine "Ne vurulması, onu nerden çıkardın. Vurulmadım kimseye! Hem ben gidiyorum Meşe haberin var değil mi?" diyerek sertçe karşılık verdi.

"Elbette gideceğini biliyorum, ayrılacağımız için üzgünüm öte taraftan yeni hayatın içinde mutluyum. Ama sen de itiraf Mahir'in hayallerinin ötesinde biri onu Baran'la kıyaslayamazsın bile."

"Meşe..."

"Doğruları söylüyorumda neyse hadi git çok bekletme bir günlük eniştemi."

"Herkes uyusun öyle, biri görür."

"Görmez kimse, biri sorarsa haber veririm anında. Ha giderken enişteme pardon Mahir'e selam söyle. Nede olsa bir daha göremeyeceğiz." Menekşe gülmemek için dudaklarını ısırırken sonunda dayanmadan kahkaya koyverdi. Elini ağzına götürüp hızla aşağı inerken Berzâh arkasından bağırdı. "Bunun öcünü alacağım unutma."

DİLHÛN -Gecenin AğıdıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin