Yine ve yeniden bir gün daha...
Ben Min Hue. Ho Min Hue. 28 yaşındayım ve reklamcılıkla ilgili bir şirkette çalışıyorum. Ailem, annem ve abim olarak iki kişiye ayrılıyor. Annem ve abim aynı evde yaşıyorlar. Ben ise onlardan uzakta yaşıyorum. Bu şirkette daha çok reklam senaryolarıyla uğraşıyorum.
Sabah geç kalktığım için şirkete geç gitmek zorunda kaldım. Ofisin içine koşarak girdim o sırada ofisimdeki yönetici dışarıya çıkıyordu. Önüne geçip saygıyla eğildim(selam verdim). Kafamı geri kaldırdığımda elindeki ofis dosyasını hafif bir şekilde başıma vurarak dosyayı geri elime fırlattı.
M.Kang: Bu kaçıncı geç kalışın Min Hue?
— Müdür Kang gerçekten özür dil-
M.Kang: Her zaman bir bahane buluyorsun. Boş yere nefesini harcama git elindeki dosya konusu ile ilgili bir senaryo yaz değişiklikler yap
— Peki müdür Kang
M.Kang: Ve önce git kahvaltını yap
Düşünceli bir müdürüm vardı.
— Peki müdür Kang
M.Kang: Ve sürekli "peki" demeyi bırak
— pek- tamam müdür Kang
M.Kang: Aishhh!! Cidden üfff, diyip gitti neden bu kadar tepkisizdi?( baya tepkisiz ya kesinlikle)
Şuan ne mi yapıyordum müdür Kang'ın bana vermiş olduğu dosyadaki konuyu bitirmiştim. Hatta bilgisayara da geçirmiştim şuan ise fotokopi odasında çıktısını almakla meşguldüm. Bugün o kadar işi bir arada yaptığım için başım ağrıyordu. Keşke dünkü işleri tamamiyle kontrol etseydim. Eğer etseydim bugün boşuna tekrar koşuşturmak zorunda kalmayacaktım. Sonunda çıkan kağıtları dosyaya koyup müdür Kang'ın masasına doğru ilerledim. O da ne saat kaç ofiste kimse kalmamıştı. Sanırım müdür Kang da gitmiş çünkü masası boş
M.Kang: Bitirdin mi?
— Hı?
M.Kang: Dosyayı ver
— Ha? Tabii. Buyrun müdür Kang, dosyayı uzatmıştım dosyayı elimden alıp sayfaları tek tek okumaya başladı daha sonra dosyayı masanın üstüne fırlattı ben anlamsız bakışlar ile bakarken o sonunda cevabını vermişti. Bıkkın bir şekilde ağzını oynatıyordu.
M.Kang: Güzel olmamış tekrar yap!
— Ama müdür Kang bugün cuma erken çıkmam gerekiy-
M.Kang: En iyisini yapana kadar çıkmıyorsun
Düşünceli mi demiştim ben bu adam için hıh? Gerçekten küstah herif!
—A a aa ama müdür Kang
M.Kang: Bir işini yaparken başka bir işle meşgul olmamalıydın.
— Peki müdür Kang
M.Kang: Acele etmeden düzgünce yap eğer gene kötü olursa bu sefer sabaha kadar burada kalırsın
— Peki müdür Kang
M.Kang: Ben sana ne demiştim?!
Benim aklımı mı sorgulatıyordu bu adam?? Cidden mi küstah!
— Eğer kötü olursa sabaha kadar burda kalıp iyisini yapacağımı söylediniz
M.Kang: Hayır daha önce ne demiştim sana sabah?
— Hatırlamıyorum
M.Kang: Bana peki deme demiştim!
— Peki müdür Kang
M.Kang: Aishhhh!!!
— Özür dilerim müdür Kang (kafasını eğerek söyler)
M.Kang: Özürde dileme git işini yap!!
— Pe- Tamam müdür Kang
Masanın üstünden dosyayı alıp selam verdim ve kendi masama oturdum. Bilgisayarı açıp sunumu düzeltmeye çalıştım. Saat 1.30/2 civarı bir şeydi ve çok fazla uykum gelmişti. İşimi bitirip gitmek için sunumu hemen çıkartıp dosyaya koydum. Dosyayı alıp ayağa kalktım ve bir anda başım döndü geri oturduğum sandalyeye düştüm. Başım haylada dönüyordu. Müdür Kang masasında yoktu şirkette kimse yoktu. Ne yapacaktım. Sabahtan beri hiçbir şey yemediğim için sanırım tansiyonum düşmüştü. Keşke müdür Kang'ı dinleyip sabah kahvaltı etseydim. Böyle oturarak bir yere varamayacağını anladığımda hafifçe ayağa kalktım. Bir iki adım attıktan sonra istemsizce dizlerimi hissetmeyip yere dizlerimin üstüne düştüm. Yerden kalkmaya çalıştığımda kurtarıcı ses gelmişti artık
M.Kang: Min Hue? Ne oldu sana iyi misin? (Yardım et hele de kalkak şuradan)
— E ee evet galiba
M.Kang: Kalk hastaneye gidiyoruz (lan kız kalkabilse neden yere otursun gider sandalyeye oturur saf)
Elinde bir kaç poşet vardı onları masanın üstüne bırakıp beni kucağına aldı. Arabanın olduğu yere otoparka ilerlemeye başlamıştık. Gözümü kapattığımda müdür Kang'ın söylentilerini dinliyordum. "İyi misin?" "Bir şeyin yok değil mi?" "Seni yormamalıydım" "keşke yemek almaya dışarı çıkmasaydım" "acıktığını düşünmüştüm!" "Benim hatam" gibi şeyler söylüyordu. Hastaneye geldiğimizde serum takmışlardı. Seruma eklenen ilaçtan dolayı uykum gelmişti, o yüzden uyumuştum. Kalktığım zaman haylada gece olduğunu fark ettim. Telefonum sehpanın üstündeydi. Telefonumu alıp saate baktım 4.37'idi. Telefonumu kapatıp sehpanın üzerine koydum. Yatakta hafif doğrulup oturur pozisyona geldim. O sırada bir şey hareket etti. Ayaklarının oraya baktığımda gördüğüm şeyle bir iki dakika baka kaldım. Müdür Kang yerde dizlerinin üstüne oturmuş ellerini yatağın üstünde birleştirmiş başını da ellerinin üstüne koymuş uyuyordu.652 Kelime İlk Bölüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yaşıyorum
ChickLitHayat bazen çok zor şeyler ister bizden, bizse o zor şeylerle mücadele ederiz. Önümüzdeki engeller bize yardımcı olur hayatımıza tutunabilmek için. Mesela hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar olur. İnişler daha çok bize kim olduğumuzu fark ettiri...