Burası müdür Kang'ın evi olamaz. Bu ev çok güzel ve çok iyi düzenlenmiş. Müdür Kang'ın evi çürümüş siyah duvarları olan küçük bir kulübe olmalıydı ama bu eve tertemiz duvarları bembeyaz ve her yer toplu inanmıyorum (tamam biraz abartmış olabiliriz)
— Müdür Kang burası sizin eviniz mi?
M.Kang: Evet beğendin mi?
Ne yalan söyleyeyim bence çok hoş
— Evet çok güzelmiş hatta mükemmel
Hafif gülümsemişti onun gülümsediğini gördüğümü fark edince somurtup başıma vurdu.
M.Kang: Neye bakıyorsun sen öyle!
— Size müdür Kang
M.Kang: Aishhh
— Ee burada ne yapıcağız
M.Kang: Yapmayacağız, yapacaksın!
— Nasıl yani
M.Kang: Bana borçlusun benimle kalıp bana yardımcı olacaksın
Ne yani sırf 4 saat beklediği için mi
— Sırf 4 saat beni beklediğiniz için tanımadığım birinin evinde onun istediklerini yapmamı ve burada kalmamı istiyorsunuz ne cüretle
M.Kang: Bitti mi?
— Sizinle burada kalamam başka bir şey isteyin lütfen
M.Kang: Başka bir şey istemiyorum
— Ama müdür Kang
M.Kang: Aması felan yok ayriyeten beni 3 yıldır tanıyorsun tanımadığın biri değilim sana zarar vermem bahane bulmayı kes
— Peki müdür Kang ne kadar kalacağım burada
M.Kang: Ben ne kadar istersem şimdi ben dışarı çıkıyorum sen uyumuyorsun ve yemek yapıyorsun
— Ne?
M.Kang: Bence anladın ben 1/1.30 saate kadar gelirim
— Ama müdür Kang saat 5 ve ben yarın işe gideceğim en azından uyumama izin verin
M.Kang: Yarın cumartesi Min Hue
— Auvvv tamamen unutmuşum annemleri ziyaret edecektim
M.Kang: Bahane bulmayı kes! Ara annenleri ve bu hafta sonu ziyaret edemeyeceğini söyle
— Peki müdür Kang
M.Kang: Dolapta kullanabileceğin malzemeler var her şeyi kullanabilirsin ben gelene kadar yemekler hazır olsun ayrıca dolabın üstünde bir liste var yemekleri nasıl yediğime ait ona göre pişirirsin tabi yapabilirsen!
— Peki hay? Ne!
M.Kang: Görüşürüz!
Gülümseyip evden dışarı çıktı ama sanırım gülümsediğini belli etmemeye çalıştı. Üff ne yapacağım ben ya bu kabak kafalı manda ile sırf 3 saatçik başında bekleyip beni düşündüğü için uğraştığım şeylere bak (4 saatçik). Hem işte az görmüyormuşum gibi bir de evde göreceğim bu kabak kafalı mandayı.
Müdür Kang gideli 25 dakika oldu ve ben haylada olduğum yerde salonun ortasında duruyordum. Hayır benim burada ne işim vardı. Üff şimdi bu mandanın istediklerini yapmazsam bana bir de kızar. Üffff!! Gerçi ne yapacaktım ki ben yemek yapacaktım. Önce tuvaleti aramaya koyuldum sonunda bulup Zafer kazanmış gibi sevindim. Tuvalet üst katta idi. Tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım ve bileğimdeki lastik tokayla saçımı topladım. Daha sonra alt kata mutfağa indim mutfakla salon arasında iki basamak vardı. Yemek yapmak için buz dolabını açacaktım ki üstündeki kağıt dikkatimi çekti. Ne demişti müdür Kang "dolabın üstünde bir liste var nasıl yemek yediğime ait" ee çüş artık adam bir de görevli kişilere nasıl yemek yapacağını mı öğretiyormuş. Ne bulursan onu ye işte ne bu ayrımcılığın. Boş yere demiyorum ben küstah diye. Dolabın üstündeki kağıdı çekip üstündeki yazanları okudum. Yemekleri pişirme sürelerinden başlayıp sevmediği malzemelere kadar hepsi koskoca katlanmış ve alt alta yapıştırılmış iki kağıt. Ben hayatımda bu kadar ayrımcılık yapan bir insan görmedim. Ne yani şimdi istediği yemek olmazsa yiyemiyor mu beyfendi? Neyse artık ne yaparsam yesin! Diyeceğimde bu sefer de bana kızar. Sonra tekrar yaptırır bu manda.
Hazırladığım çorbanın altını kısıp sofrayı hazırladım. Sofraya kahvaltıda sevdiği şeyleri kağıttan bakıp masaya yerleştirdim. Evi de biraz toparladım.
Her şey pitmişti 20 dakikadır evi topluyordum. Hayır yani bu evi 4 kişi anca temizlerdi. Üst kata tekrar tuvalete çıktım. Tekrar elimi yüzümü yıkadım. Saçlarım dağılmıştı tekrar toplamak için tokayı çıkartıp aynanın önüne koydum. Elimle saçını tararken alt katta giriş kapısı açıldı bende alt kata indim. Müdür Kang gelmişti sonunda. Beni görünce biran duraksadı ama sonra bir şey söyledi
M.Kang: Neden buradasın gidip işini yap!
— Peki!
Mutfağa geçip çorbaları kaseye koydum ve sofraya koydum. Dışarı çıkıp biraz hava almak istedim. Geri içeri girdiğimde müdür Kang elinde ezme aleti ile bir şey eziyordu. Yanına gidip ne yaptığını anlamaya çalıştım.
— Ne yapıyorsun?
M.Kang: Hıh?
— Ne yapıyorsun demiştim.
M.Kang: Meyve suyu
— Ezicek ile mi?
M.Kang: Ha? Hayır! Şekeri ezip toz haline getirdim.
— Hmm peki
M.Kang: Hadi otur ye! Sonra hastanede geçiriyorsun tüm gününü tabi senin yüzünden ben de
— Ben sanki dedim kal benle diye
M.Kang: Aishhh!!
— Şey özür dilerim
M.Kang: Dileme özür geç otur masaya
Masaya oturup onunda oturmasını bekledim. O da meyve sularını bardağa koyup getirdi ve masaya oturdu sonra bir şey unuttuğunu fark edip tekrar ayağa kalktı ve ezdiği şekeri alıp bir kaşık alıp masaya oturdu şekerin hepsini bardaktaki meyve suyuna döktü. Ama şekeri sadece benim meyve suyuma döktü kendisi niye kullanmadı.
— Sen neden şeker dökmedim
M.Kang: Çünkü önceden dökmüştüm
— Peki
M.Kang: Hadi ye!
— Tamam yiyorum
Yemeklerimiz bitmişti ben masayı topladım ve yukarıya saçımı toplamaya çıktım ama toka koyduğum yerde aynanın önünde yoktu ya da ben farklı bir yere mi koymuştum
— Müdür Kang!!
M.Kang: Ne var bi bir şey mi oldu
Sanırım koşarak çıkmıştı yukarıya çünkü nefes nefese idi.
— Hayır!
M.Kang: Neden bağırıyorsun o zaman
— Sesimi duyun diye
M.Kang: Üff evet ne oldu dinliyorum
—Tokamı bulamıyorum
İlk başta hafif bir tebessüm belirdi yüzünde fakat sonra benim olduğumu fark edip ciddileşti.
M.Kang: Ya git kendin bul görmedim ben senin tokanı
— Peki!
813 Kelime 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin Yaşıyorum
ChickLitHayat bazen çok zor şeyler ister bizden, bizse o zor şeylerle mücadele ederiz. Önümüzdeki engeller bize yardımcı olur hayatımıza tutunabilmek için. Mesela hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar olur. İnişler daha çok bize kim olduğumuzu fark ettiri...