Anna, Izzy ve ben yemek masasında oturmuş rastgele şeyler hakkında konuşuyorduk.
"Eden! Bir şeyler yemek zorundasın. Kendine bir bak, çubuk kadar incesin!" dedi Izzy beni dürterek. Bu konuşma onların benim zar zor yediğimi fark etmesi sonrasında çıkmıştı.
"İyi." dedim gözlerimi devirip. Akşam yemeği olduğundan birçok farklı çeşit yemek vardı bu yüzden tosttan bir ısırık alıp yiyebildiğim kadar çabuk yemeye başladım.
"Çok şapşal görünüyorsun!" dedi Anna gülerken.
"Dürüst olmak gerekirse gerçekten umursamıyorum." dedim ağzım doluyken.
"Peki belirli bir Quidditch takımı kaptanının sana baktığını bilseydin?" dedi Izzy sırıtarak.
Çabucak dönüp Wood'un tarafına baktım, ve bana belli belirsiz kıkır kıkır güldüğünden yeterince emindim. Yeniden kızlara döndüm ve yüzümün ısındığını hissettim.
"Eden, kıpkırmızı oldun! Bence ondan hoşlanıyorsun." dedi Anna Izzy'den küçük bir gülüş kazanıp.
"Hoşlanmıyorum, sadece bir gündür buradayım!" dedim utanarak. Ben? Oliver Wood'dan hoşlanmak? Elbette hayır!
Dramatik bir şekilde kalktım ve ayağımı yere vurarak Wood ve arkadaşlarının oturduğu yere oturdum ve defterimi açtım.
"Bahçe, ne yapıyorsun?" dedi Wood, bütün arkadaşlarının beni daha önce hiç görmedikleri için şaşkınlık içinde bana doğru döndüklerini hissedebiliyordum.
"Adı gerçekten Bahçe mi?" dedi koyu kahverengi saçlı bir arkadaşı yanağımı dürterek.
"Hayır, adım Eden Sloan." dedim. "Ve Fransız'ım. Evet akıcı konuşabiliyorum, evet Beauxbatons'a gidiyordum, evet orası güzeldi." Sorulacak olan bütün soruları yanıtladım.
Defterimi açtım ve eski üniformamı çizmeye başladım. Kimsenin defterime dokunmasına asla izin vermezdim. İçinde paylaşamayacağım sırlar, şarkılar, hikayeler, çizimler ve fikirler vardı.
Sanat eserimi bitirmek üzereyken defterin adımı bahçe sanan çocuk tarafından elimden çekip alındığını hissettim.
"Oh, çocuklar şuna bakın. Süslü Fransız kız Beauxbatons'ı özlüyor gibi görünüyor." dedi resmimi sallayarak.
Ben bir sanatçı değilim, sadece bunların kendi beynimdekini görünüşünü seviyorum.
Sonra defterin sayfalarını çevirmeye cüret etti.
"Bu da ne? Dünden bir anı?" dedi ve kıpkırmızı oldum. Onun ne olduğunu biliyordum.
"Blah blah, sıkıcı. Oh–" Durakladı ve kız sesi takındı. "Anna bana eski arkadaşım Kathryn'i ve Izzy bana Ellie'yi hatırlatıyor. Onları çok özledim. Nathan'ı da özledim. Ayrıca Oliver Wood isimli biriyle tanıştım! Gryffindor Quidditch takımının kaptanı olduğunu söyledi. Quidditch'e bayılıyorum, Gryffindor'un ne olduğunu bildiğimden değil ama öğreneceğime eminim. Gerçekten hoş biriydi. Ve uzun, uzun insanları severim. Ayrıca aksanını da sevdim, benim Fransız aksanımdan daha iyi.
La Vie En Rose,
-Eden xoxo." dedi. Oliver hakkındaki kısmı söylerken ikimiz de kıpkırmızı olduk. Beni ayrıca sinir eden şeyse La Vie En Rose'u tamamen yanlış telaffuz etmesiydi."La Vie En Rose ne demek, bahçe?" dedi Oliver.
"Onu da kendin bul, aptal!" diye bağırdım öfke içinde. Ve defterin Oliver'da kaldığını düşünmeden öfkeyle çıkıp gittim.
-
"Tak tak?" Kapımın arkasından İskoç aksanını duydum.
"Girebilirsin." dedim ve gözlerimi devirdim.
Defteri geri verdi. "Hayat pembedir? Gerçekten mi?" La Vie En Rose, hayat pembedir demek. Başımı salladım.
"Sana söylediğim şey için özür dilerim! Daha şimdiden bir arkadaş kaybedemem.." dedim sahte bir somurtmayla.
"Doğrusu, sorun değil. Her neyse, Chad defterini bu şekilde tehşir ettiği için çok üzgün olduğunu söyledi."
Odadan çıktı ve ben de o gece suratımda bir gülümsemeyle uyudum.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forest eyes | oliver wood
Fanfiction"İnsanlar çok fazla 'hoşçakal' der, ama asla bunu ne zaman son kez söyleyeceğinizi bilemezsiniz." - Eden Sloan, Fransa doğumlu ve Beauxbatons'ta okuyordu, 3. yılında Hogwarts'a nakil oldu. Sonunda bir grup arkadaşla tanıştı; ve ilginç bir çocukla, O...