"Bahçe, antrenmana geliyor musun?" dedi Oliver kapıdan fırlayarak, sabah olduğundan İskoç aksanı daha yoğundu.
"Evet, ama üstümü değiştirmem için bana sadece bir dakika ver lütfen." dedim bacaklarımı yataktan aşağı sarkıtırken. Bana onunla yarım saat içinde buluşmamı söylerken kafasını salladı ve kapıyı kapattı.
Yataktan kalktım ve komodinimin üstündeki gümüş aynaya baktım. Çillerimin her zamankinden koyu olduğunu ve saçlarımın dağınık olduğunu görünce içten bir şekilde göz devirdim.
"Odana bakmaya geldi. Senden hoşlanıyor. Seni seviyor. Seni uyandırmaya geldi, eğer umursamasaydı, gelmezdi! Oh, Merlin, oh Merlin, oh Merlin!" Izzy yatağında zıplarken ciyakladı.
"Katılıyorum, katılıyorum, KATILIYORUM!" dedi, Anna da kendi yatağında zıplıyordu.
"Çocuklar, sakin olun! Birincisi, o sadece uyandırmak için geldi. İkincisi, o sadece bir arkadaş. Üçüncüsü, eww, hayır ve dördüncüsü, onun Clara Whittle'dan hoşlandığına eminim."
Yünlü kırmızı bir kazağı ve beyaz dizlikleri kaptım ve üstümü değiştirmek için banyoya girdim.
"EDEN? Şu sevdiğin süslü parfümü kullanmak ister misin? Eğer istersen dolapta." Dolaba baktım ve üstünde Victoria's Secret yazan morumsu parfümü gördüm. Parfümü her yerime sıktım. Oo, kızım! Bu harika kokuyor!
Saçımı dağınık bir topuz yaptım ve birkaç teli dışarıda bıraktım. Hızlıca kaşımı renklendirdim ve mascara sürdüm ve bunları gerçekten hızla yaptım çünkü eğer tamamen makyaj yapsaydım muhtemelen antrenman süresince sürerdi.
Siyah ayakkabıları ayağıma geçirdim ve merdivenlerden aşağı inerek Fred, George ve Oliver'ı aralarında şakalaşırken gördüm bu yüzden onlarla birlikte koltuğa oturdum.
"Merhaba Fransızca konuşan arkadaşımız." dedi Fred ve George aynı anda.
"Biz kızların geri kalanını beklerken bizimle biraz Fransızca konuş." dedi Fred beni dirseğiyle dürterek.
"Pekala, je pense que Fred et George sont les gens les plus ennuyeux sur terre. Ils ne peuvent même pas jouer au Quidditch." Fred ve George isimlerini duyduklarında neşelendiler.
"Bu ne demek, bahçe?" Oliver kaşlarını kaldırarak sordu.
"Bu, 'Dünyadaki en harika insanlar Fred ve George. Çok eğlenceliler ve Quidditch'de çok iyiler.' demek." dedim. Fred ve George ayağa kalkıp birbirlerini sırtlarına aldılar ve "Tüm övgüler prenses Eden'a!" diye bağırarak odanın içinde dolaştılar.
Oliver'a yaklaştım ve "Aslında öyle demek değil. 'Fred ve George dünyadaki en sıkıcı insanlar. Quidditch bile oynayamıyorlar.' demek." Uzaklaştım ve Oliver'ın gülmesini izledim.
-
"Hadi ama! Sadece 5 tur yaptınız! Daha yapacak 5 turunuz var!" diye bağırdı Oliver önümden koşarak. Quidditch sahasının çevresinde koşuyorduk ve Oliver ile ben dışında herkes sıcak terle kirlenmişti.
"Bahse varım bitişe senden önce ulaşabilirim." Her ne kadar şu an onun arkasında olsam da Oliver'a seslendim. Ellerini çırptı ve hızını arttırdı, benim de hızımı arttırıp önüne geçmemi sağladı.
Bir süre daha koştuk ve sonunda bitişe yaklaşmıştık. Benim önündeydi! Ama yavaşlıyordu ve gittikçe daha çok nefes nefese kalıyordu. Hadi Eden!
Hızlandım ve ondan önce bitişe doğru koştum. Döndüm ve bağırdım. "Yay! Ben kazandım."
Sonra alkış sesi duydum. Arkamı döndüm ve sarı-kahverengi saçlı ve Oliver ya da ikizler kadar uzun olmasa da uzun olan kızı gördüm. Ellerini kalçalarına yerleştirdi ve bana doğru yürüdü.
"Bu ilgi çekici yeni kız-" Ona pis bir bakış atıp tükürürcesine "Adı Eden." dedi Anna. "Sözüm kabaca kesilmeden önce demeye çalıştığım, efsanevi Oliver Wood'u yenmen çok iyi. Lydia Sangster." Elini uzattı ve şaşırdım.
"Selam, George." dedi ve gitmeden önce göz kırptı. Ağzım ardına kadar açık olarak döndüm ve George'a baktım. Saçlarından daha kırmızı olmuştu!
-
çabucak çevirip atayım da bitsin bari, yıldıza dokunmayı unutmayın🥺🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forest eyes | oliver wood
Fanfiction"İnsanlar çok fazla 'hoşçakal' der, ama asla bunu ne zaman son kez söyleyeceğinizi bilemezsiniz." - Eden Sloan, Fransa doğumlu ve Beauxbatons'ta okuyordu, 3. yılında Hogwarts'a nakil oldu. Sonunda bir grup arkadaşla tanıştı; ve ilginç bir çocukla, O...