"Efendim, anlamıyorsunuz! Ed Sheeran dünyadaki en harika muggledır." diye bağırdım Hagrid'e. O dersinde muggle müziğiyle ilgili konuşmamızın uygun olduğunu düşünmüyordu. Nasıl?!
"Eden, lütfen dinlediğin çöp muggle müzikleri hakkında konuşma. Eğer devam edeceksen seni zorlamak zorunda kalacağım." dedi göz teması kurmadan sakince.
"Siz ciddi misiniz?! Bu saçmalık!" Bağırdım. Oliver, Anna, Izzy, Fred ve George delirmiş gibi bana gülüyorlardı.
"Pekala Eden, yarın için bir saatlik ceza." Hagrid söyledi ve şaşkınca avludan uzaklaştı.
Hayır. Hayır, hayır. Ceza aldığım için üzgün değilim, beni rahatsız eden şey gerçekti. Mesela kim zamanını ve enerjisini LANET OLASI BİR SAATLİK CEZAYA HARCAMAK İSTERDİ Kİ?!
"Eden? Bahçe? Eden!" Oliver gözümün önünde ellerini çırptı ve beni düşüncelerimden çıkardı.
"Evet?"
"Doğruluk ve cesaret oynayacağız, katılmak ister misin?" Sırıtarak sordu. Başımı salladım ve hepimiz daire şeklinde oturduk.
En büyüğümüzle başladık, Oliver'la.
"Doğruluk mu, cesaret mi?" Anna Oliver'a sordu.
"Uhmm, doğruluk." dedi ikonik sırıtmasıyla.
"Hangi ikizi daha çok seviyorsun, birini seçmek zorundasın, Fred ya da George?" Izzy ve Anna 'çak bir beşlik' yaptılar ve Fred ile George Oliver'a yavru köpek bakışları atmaya başladılar.
"Üzgünüm Fred, ama sanırım George." Çemberimizde bir duygu karmaşası oldu. Anna ve Izzy histerik bir şekilde gülmeye başladılar, George "Evet dostum!" diye bağırdı ve Fred sahtece ağladı.
"Tamam, sorun değil çünkü Eden beni senden daha çok seviyor, Oliver!" dedi Fred beni büyük bir kucaklaşmanın içine çekerken dramatikçe. Yorum yok.
"Eden, doğruluk mu cesaret mi?" Oliver sordu.
"İkisi de!" dedim. Bu ilginç olacak.
"Vay canına, tamam. Doğruluk: Kimden hoşlanıyorsun?" dedi sırıtarak. Ben dışındaki herkes aynı şekilde sırıtmaya başladı. Sadece bir haftadır buradaydım!
"Pekala, şu an kimseden hoşlanmıyorum. Ama Louis James Ed Sheeran'dan daha fit." dedim sessizce ama gülerek.
Herkes bir anda gülmeye başladı.
"Oooo, cesaret: Senden gidip ona kız arkadaşı olup olmadığını sormanı istiyorum. Eğer hayır derse, 'Oh, aynen! Ne kadar çok benziyoruz!' diyeceksin. Eğer evet derse 'Ne kadar yazık.' diyeceksin." dedi Izzy. Vay canına, küçük sürtük.
Louis ve arkadaşlarının yanına yürümeye başladım, ellerim titriyordu ama aynı zamanda gülmemeye çalışıyordum.
"Oh, selam Eden!" dedi bütün dikkatleri bana çekerek.
"Selam, sadece kız arkadaşın olup olmadığını merak ediyordum." Yüzü kızarırken gülmemeye çalıştım.
"Uhm, hayır, yok aslında." dedi bütün arkadaşları dürterken.
"Oh, aynen! Ne kadar çok benziyoruz! Tamam, bu çok utanç vericiydi, görüşürüz." dedim ve arkamı döndüm.
"Hayır, bekle. Yemekten sonra benimle gölde buluş?"
"Elbette." NE, DUR PEIUFHEORUFWORUGBOWRUG BANA ÇIKMA TEKLİF ETTİ WIGHRWOTIUGBWRPUG
Gruba geri dönüp kıpkırmızı bir yüzle oturdum.
"Neler oldu Fransızca konuşan dostumuz?" Fred ve George aynı anda sordular.
"Sadece akşam bir randevum olduğunu söylemek istedim."
"NE?!" dedi kızararak kızgın bir ifadeye bürünmüş bir yüzle Oliver.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forest eyes | oliver wood
Fanfic"İnsanlar çok fazla 'hoşçakal' der, ama asla bunu ne zaman son kez söyleyeceğinizi bilemezsiniz." - Eden Sloan, Fransa doğumlu ve Beauxbatons'ta okuyordu, 3. yılında Hogwarts'a nakil oldu. Sonunda bir grup arkadaşla tanıştı; ve ilginç bir çocukla, O...