Hey sen!
.
.Senden birşey isteyebilirmiyim?
.
.Şimdi ekrana bir kere dokun bakalım.
.
.Dokun dokun.
.
.Altta gördün mü şöyle tatlış bir Yıldız?
.
.Ne güzel.
.
.Şimdi o yıldıza dokun bakalım,ne harika şeyler olucak.
.
.Dokundun mu?
.
.Yiaa Teşekkür ediyooorumm.
_____________________
ADA ZORLU...
Sabahın erken saatleri olmasına rağmen gözüme bir gram uyku girmemişti. Uyuyamıyordum. Bir Kızılderili kabilesinin inancına göre gece uyuyamamamızın nedeni başka birinin rüyasında uyanık olmamızdanmış. Bunu Gökçenin okuduğu bir kitaba göz gezdirirken görmüştüm. Acaba gerçekten öylemiydi? Biz uyuyamazken başkasının rüyasında da uyanıkmıydık?
Derin bir nefes aldım. Gökçen e baktığında hâla uyuyor olduğunu gördüm. Bazen onun gibi olmayı çok istiyorum. Yada Azra gibi olmayı. Özelliklede Eylül gibi olmayı. Mislina ya özenme gereksimi hiç duymadım. Çünkü o da benimle aynı kaderi paylaşıyordu...
Gökçen çok ama çok zeki bir kızdı,tabi aynı zamanda da güzel. 3 yerden burs almasını saymıyorum bile. Çok iyi kalpli bir annesi ve babası var. Abisi de çok kafa dengi. Hatta abisi Gökdeniz abi ile kanka gibiler...
Azra herşeyden önce çok güzel. Hele sesi...Bence Üniversiteyi Konservatuar olarak kolayca kazanır. O da sesi sayesinde burs alıyor. Ayrıca anne babası giyinimine karışmıyor. İstediği zaman şort,istediği zaman dar giyinebiliyor. Bende onun gibi olmak isterdim...
Eylülün imkanları çok güzel. Aramızdaki en zengin o diyelim. Güzel bir aile apartmanlarında oturuyorlar. Annesi ne güzel Öğretmen. Babası desen ünlü bir şirketin 2 ortaklarından biri. Ona da çok özenirim...
Mislina ile bana gelicek olursak diğerleri gibi burslu yada zengin değiliz. Ne zekiyiz nede yeteneğimiz var. Kısa yada dar giymemize kızıyorlar. Üzerimizdeki o "Müthiş" baskıdan bahsetmiyorum bile.
İlk başlarda yalan yok kendimi çok dışlanmış hissediyordum. Okul çıkışı onlar burslarını aldıklarında markete girip elleri dolu çıkıyorlardı.
Ama "Yiğidi öldür hakkını yeme." derler. Beni hiç ayırmadılar. Ama insanın içine oturuyor işte. Eskiden arada sırada aklıma geldiğin de ağlıyordum. "Ben niye onlar gibi olamıyorum?"diye.
Ama olmayınca olmuyor. Alıştım artık. Hayat bir zaman sonra koymamaya başladı. Ruhsuzlaştım. Hatta o kadar iyi rol yapmaya başladım ki en yakın arkadaşlarım bile gülüşümün altında ki kederi göremediler.
Hayal bile kurmayı bıraktım ben. Çünkü her defasında ya babam yada annem tarafından su'yla bir oluyorlardı. Özellikle de babam. Çok iyi hatırlıyorum 9.sınıfın başlarında Sağlık Meslek Lisesini 3 puanla kaybettiğim için "Şaşırmadım."demiş ve bana iğrenerek baktıktan sonra odasına girmişti.
Kursağımda kalıyordu herşey. O günden sonra 7 saat aralıksız ağlamıştım. Saçmalamayın. Kime söyleyebilirdim ki?
Hani insan ağlaya ağlaya sessizleşir hep içine atar ya? Bende işte hep sessizce ağladım. Bir gün ağlarken Mislina yakaladı beni. Geldi. Oturdu yanıma. Herşeyi dinledi. Siz sanın ki o mescid Marul kafanın kendi yeri. Önce den orada ağlarken bulmuştu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANTİNA
Teen FictionUmutsuzluklardan sonra nice umutlar, karanlıklardan sonra nice güneşler doğar. ▪ Bir Düşman Sınıf hikayesi. ▪ Bir Karantina süresi. ▪ Hazırsanız başlayalım... ■■■■■■ (Kitabım alıntı değildir! Tüm haklar saklıdır! Aksi durumda Yasal işlem başlatılac...