Hasta Bahar Hanım'ın 2 saatlik bir ameliyata sokulması gerekiyordu. Gerekli onaylar alındı ve Bahar Hanım ameliyata sokuldu. Herhangi bir aksilik olmadan ameliyat 1 saat 54 dakikada tamamlandı. Bir kez daha Ferman Hoca ve ekibi, bir ameliyatı daha başarıyla tamamlamış oldu.
Ferman ve Ali'nin mesaisi bitmişti. Ali, Adil Hoca'nın yanına gitmeye karar verdi. Bisikletini alıp yola koyuldu. Bisikletini gururla sürdü, bu günlere gelebildiği için mutluydu. İkisi de tam zamanında Adil Hoca'nın apartman binasına gelmişlerdi.
"Aa çocuk, sen beni ziyarete mi geldin?" dedi Adil Hoca, "Haydi gel içeri." Aliyle birlikte içeri girdiler. Oturup sohbet etmeye başladılar.
— Adil Hocam! Hala bana yardım etmekten kaçınıyor musunuz? Size bir şey sorabilir miyim?
— Sor tabii çocuk, çekinme.
— Sizce ben bir erkeği sevebilir miyim?
— O nereden çıktı çocuk, sevebilirsin tabii ki. Beni seviyorsun, abini seviyorsun ya.
— Ama sizi görünce kalp atışım hızlanmıyor.
— Çocuk, bak, sevginin de çeşitleri vardır. Erkek olarak bir kızı seversin, hayranlık duyarsın; onu görünce elin ayağın birbirine dolanır. Bu aşktır. Benim gibi, abin gibi hayatında önemli yere sahip insanlara karşı hissettiğin ise değer vermektir.
— Bu çok kafamı karıştırdı, ben eve gideceğim.Ali, apar topar bisikletine binip gözden uzaklaştı. Adil Hoca az önce erkeklerin sadece kızlara aşık olduğunu mu söylemişti? Kafası çok karışmıştı. Ferman Hoca'yı görünce bütün aşk semptomlarını gösteriyordu oysaki. Bu konuyu hemen araştıracaktı.
Dairesine girdi ve bilgisayarını açtı. Arama motoruna "erkeklerden hoşlanmak" yazıp arattı. Karşısına bir websitesi çıktı. Bu site insan hakları alanında çalışan bir uluslararası siteydi.
Ali, bu sitedeki bütün kaynakları okudu ve kendisinin biseksüel başlığı altındaki bütün açıklamalara uyduğu kanısına vardı. Ancak bunlara tamamen inanmalı mı inanmamalı mı emin değildi. Sonuçta onun en büyük rol modeli Adil Hoca, erkeklerin sadece kızlardan hoşlandığını söylemişti.
Ancak o bir erkeğe hayranlık duyuyordu ve bu his her geçen gün daha da artıyordu. Karşı koyulamayan hisleriyle ne yapacağını şaşırmıştı artık. Bir yandan da Nazlı'nın saf güzelliğine büyüleniyordu. Ali bütün bunlardan çok yoruldu. Bu işler hiç ona göre değildi. Birazcık Newton beşiğini izledi ve sonra uyudu.
Ertesi sabah, Ali, yeni bir güne daha uyandı. Gündelik rutinini aynen aksatmadan yerine getirip bisikletine bindi. Berhayat Hastanesine doğru yola koyuldu, tam vaktinde oradaydı.
Kafeteryada bir bardak çay içmeye karar verdi. Yalnız başına oturdu. Çayını söyledi ve gelmesini bekledi. O sırada bir tarafında Beliz, bir tarafında da Ferman'ın oturduğu gerçeğinden habersizdi.
Adeta ortamda sevimsiz bir aşk üçgeni oluşmuştu. Ali hiçbir şeyden habersiz çayını içerken Beliz Ferman'ı; Ferman ise Ali'yi kesiyordu. Beliz, Ferman'ın kime baktığını çok iyi anlıyordu ama bunu asistanlarına olan düşkünlüğüne vurdu. Pek bir şeyden şüphelenmemişti. Ali, çayını ödeyip oradan ayrıldı ve asistan odasına gitti.
Açelya her zamanki gibi uyukluyordu. Demir ise telefonuna gömülmüştü. Nazlı ise Bahar Hanım'ın yanında olmalıydı. Nazlı, saniyeler içinde odaya girdi ve boşta duran tek kişi olarak Ali'yi seçti: "Ali ya, rica etsem şu kağıtları Ferman Hoca'ya verebilir misin? Küçük bir işim var da." Hayır demekte pek iyi olmayan Ali bu ricayı kabul etti.
Şimdi Ferman Hoca'yı bulması gerekiyordu. Dün gece uzun uzun düşündüğü için bir hayli utangaçtı bugün. Selvi Hemşire'ye Ferman Hoca'yı sordu. Selvi Hemşire, Ali'ye Ferman Hoca'yı bulması için eşlik etti. Ali'nin kalbi hızlanmıştı. Bu his ona çok tanıdık geldi.
Birden önünde bir Ferman Eryiğit belirdi. Ali'nin yüzüne buruk bir gülümseme geldi, göz bebekleri büyüdü. Tam da Ferman Hoca'ya elindeki kağıtların ne olduğunu açıklayacaktı ki *hık*. Olamaz! Yine hıçkırık tuttu. Bu iyi değil, hiç iyi değil! Ali hızla "Nazlı bunu size vermemi istedi." dedi ve koşarak uzaklaştı.
**Devamı Bölüm 4'te**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkımın Ferman'ı (Mucize Doktor FerAli)
Roman d'amourFerman Ali'yi seviyor. İlk FerAli ship hikayesi 😋.