XIII - dark

467 31 0
                                    

Şarkı: Hellevator - Stray Kids

[Y/N: Bu bölümün hikayeyle pek bir alakası yok, sadece sıkıldığım için yazdığım bir şey dlödkdkd. Bir geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Jungkook ve Tae'nin hayatları hakkında bilgiler olduğu için yayınladım.]

"Sıkıldım, yaşamaktan sıkıldım, nefes almaktan sıkıldım, hala bu iğrenç dünyanın bir parçası olmaktan sıkıldım. Artık dayanamıyorum, o olmadan dayanamıyorum, o yokken nefes alamıyorum, üzgünüm... Beni affedin ama artık bu hayatta daha fazla kalmak istemiyorum... Sizi seviyorum, özür dilerim... Hoşçakalın..."
İçinde bu yazıların olduğu mektup kanla kaplıydı, ve bilekleri kesik olan genç oğlanın elinde duruyordu... Buruşuk ve ıslaktı, oğlanın gözünden akan yaşlar kağıdı ıslatmaya devam ediyordu. Oğlan kağıdı daha fazla tutamayacağını fark ettiğinde elini yavaşça açıp kağıdın elinden düşüşünü izledi, gözlerinden akan yaşlar yüzünden her yeri bulanık görüyordu. Genç oğlan, yaklaşık iki gün önce hayatında en değer verdiği kişiyi kaybetmişti ve o günden beridir konuşmuyor, yemiyor hatta doğru düzgün kıpırdamıyordu bile... O sırada artık dayanamayacağını anladı ve yere düştü... Gözleri kararmaya başlamıştı ve artık hiç bir şey göremiyordu... Duyduğu en son şey ambulansın siren sesiydi...

"Hayır, bu bir rüya değildi, gerçekten yaşanmıştı, 2 yıl önce annemi kaybettiğimde dayanamayıp intihar girişiminde bulunmuştum, şu an pişmanım bu ayrı bir konu. Keşke her şeyin üstesinden gelebilinebileceğini o sırada da biliyor olsaydım..." yavaşça kafamı kaldırıp sessizce beni dinleyen Jungkook'a baktım, şaşırmıştı ve ne diyeceğini bilemiyordu. Yavaşça ağzını açtı ve konuşmaya başladı, kelimelerini dikkatle seçiyordu: " Ne diyebileceğimi bilmiyorum, gerçekten çok zor zamanlar atlattın seninle gurur duyuyorum ama keşke o zamanlarda da yanında olup sana sarılabilseydim, üzgünüm" diyip kollarını açtı, yanına daha da yaklaşıp ona sarıldım. İyi ki onu tanıyordum, o olmadan net depresyona girerdim.  Aklıma gelen soruyla ona döndüm: "Biraz kabaca gelebilir ama merak ettim, sen hiç böyle zor zamanlar geçirdin mi?" 2-3 saniye bana baktıktan sonra düşünmeye başladı, sanırım anlatacak bir şeyi vardı ama söylemeye çekiniyor gibiydi. Derin bir nefes alıp başladı: "Benim ailem pek normal insanlarınkine benzemiyordu. Beni her zaman ders çalışmaya ve iş yapmaya zorladılar, benim iyiliğim için olduğunu söylediler ama onun yerine çocukluğumu elimden aldılar. Eğer en küçük bir kuralı bile çiğnersem beni evin deposuna kapatılıyorlardı, eskiden sadece bir kaç saatliğineydi ama yaşım büyüyünce orada kaldığım süre arttı.
Hayatımda hiç lunaparka gitmedim, pamuk şeker yemedim, hatta jelibonun ne olduğunu 19 yaşında öğrenmiştim..." Konuşmasını durdurdu ve bana baktı, ağlıyordum, eskiden kendi hayatımı zor sanardım ama sanırım öyle değilmiş. Göz yaşlarımı tuttum ve konuşmaya başladım: "Üzgünüm, her zaman kendi hayatımı zor sandım ve sana hep bundan bahsederek senin sorunların olmadığını düşündüm, eğer-" Konuşmaya devam edecekken Jungkook sözümü kesti: "Sorun değil, senin yanımda olman yeterli... çok fazla mutsuz şeyler hakkında konuştuk, artık film izlemeye başlayalım mı?" Dedi ve filmi başlattı.

İki tane film izlemiştik ve artık saat gerçekten geçti, saat gece yarısı 1'di... Ayağa kalktığımda Jungkook'un uyuduğunu fark ettim. Bir tane battaniye getirip üstünü örttüm ve odama gittim...

Jungkook gibi birine sahip olduğum için çok şanslıydım. Umarım ona hayatımın geri kalanında da sahip olurum. Seni seviyorum Jungkook, seni seviyorum sevgilim...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Autumn Day -TaeKook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin