Şarkı: Double Knot (English version) - Stray kids • Büyük bir yorgunlukla gözlerimi sabah 10 gibi açtım. Dün akşam Yeontan bir düzine tabak kırmıştı, onları temizlemek zorunda kalmıştım. Bu anlattığım olay yaklaşık gece yarısı 1 gibi yaşanmıştı. Yorgundum ve belim ağrıyordu. Kafamı çevirip Yeontan'a baktım. Şanslıydı, kalkmadı gereken bir saat veya yapması gereken bir iş yoktu, yani... sanırım. Üstümü değiştirip otobüs durağına olan yolumu tuttum. Bugün cumartesiydi, kardeşlerim ile Kook'un buluşacağı cumartesi. Heyecanlıydım, aklımda olabilecek şeyler hakkında senaryolar kurarken otobüs gelmişti. Bindim, nedense boştu. Toplasan en fazla 10 kişi vardı. Bulduğum boş bir koltuğa oturup müzik dinlemeye başladım.
Yaklaşık 10 dakika geçmişti, geleceğim durağa yaklaşık 5 dakika kalmıştı. Ben de dolarını izliyordum, yani... telefonum çalana kadar. Jungkook arıyordu. Açıp telefonu yavaşça kuşağına götürdüm. Jungkook: saat kaçta buluşacağımızı unuttum da.. Ben: saat 3 civarı, Moon cafe'de buluşacağız Jungkook: tamam... bir de kardeşlerin ne sever Ben: hediye almana gerek yok Jungkook: hayır, almak istiyorum Ben: aldığın her şeyi seveceklerine eminim Jungkook: tamam meleğim, görüşürüz o zaman Ben: seni seviyorum Jungkook: ben de seni
Arama sonlandırıldı
Jungkook'un kardeşlerime hediye alması gerçekten çok hoştu. Onun gibi birine sahip olduğum için gerçekten çok şanslı olmalıyım. Bunlar hakkında düşünürken otobüs durmuştu.
Dedemin evinin önüne gelmiştim. Yavaşça elimi kaldırdım ve zile bastım. Kapıyı kardeşim Eon Jin açmıştı, ona gördüğüm an direk kollarımı açıp sarıldım, o sırada yanımıza Jeong gyu da geldi ve sarılmamıza katıldı. Uzun bir süre sarıldıktan sonra otobüs durağına doğru yürümeye başladık. Vana yeni okullarından ve oradaki arkadaşlarından bahsetiyorlardı. Anlatırken mutlu olmalarına seviniyordum ama onları özlediğim için de gerçekten ağlayacak gibiydim.
Yaklaşık yarım saat sonra kafenin olduğu yere gelmiştik. İçeri girip etrafıma bakındım. Jungkook, elinde iki büyük paketle oturmuş, bekliyordu. Onun olduğu masaya doğru yürürken beni görmüştü. Yavaşça ayağa kalktı ve küçük adımlarla yanıma geldi. Bana sarıldı ve aşağıya eğilerek kardeşlerime baktı. Tabi kardeşlerim durur mu, direk Jungkook'un üstüne atladılar. Jungkook onları kucağına aldı, artık ne kadar güçlüyse.. ben daha 5 kiloluk ağırlıkları kaldırırken zorlanıyorum... neyse, yerimize oturduğumuzda Jungkook elindeki paketleri Eon Jin ve Jeong Gyu'ya verdi. İkisinin içinden de devasa büyüklükte oyuncak ayılar çıktı. Neredeyse onların boyutundalardı.
Önümüzdeki 3 saat boyunca birlikte konuştuk, kardeşlerim Kook'u cidden çok sevdi ama artık gitme vakitleri gelmişti. Geri dönüşümündeki bütün yolda bana "Kook amcaları" ile tekrar buluşmak istediklerinden bahsettiler.
Artık dedemin evine gelmiştik. Kardeşlerime tekrardan veda etmeliydim. Onlara kocaman sarılıp otobüs durağına olan yolumu tuttum. Geri dönüş yolunda açık konuşmak gerekirse biraz ağladım ama kardeşlerim mutlu olduğu için mutluydum.
Eve geldiğimde saat akşam 10 civarlarındaydı. Yorucu bir gün olmuştu. Bu yüzden zaman kaybetmeden hazırlanıp yatağa girdim. Biraz bu gün olanlar hakkında düşündüm ve sonrada kendimi uykunun kollarına teslim ettim. ————
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.