Buradaydı.
2 sene gibi bir sürenin sonunda öylece geri dönmüş, karşımda oturuyordu. Bakışlarındaki alay beni delicesine eziyor ve arkama bakmadan kaçma isteğimi artırıyordu.
"Sorun olmaz," demiştim Louis'ye. "Onu aştım." Ancak şimdi bundan emin değildim. Kalbim hâlâ yerinden çıkacakmış gibi atıyor, göğsüm hızla inip kalkıyor ve avuç içlerim terliyordu. Bunun farkında olmamasını diliyordum. Geldiğinden beri benimle konuşmamıştı. Konuşmasını da istemiyordum çünkü kekeleyeceğime emindim.
Buraya hiç gelmemiş olmalıydım.
Siyahlar içindeydi. Pantolonunun üstüne giydiği siyah tişört vücudunu sarmalıyor ve göğüs kısmındaki hafif açıklık dövmelerini cesurca gözler önüne seriyordu. Üstüne giydiği deri ceketin fermuarı açıktı, kalın montu ise oturduğumuz koltukta duruyordu.
İçerisi ya çok sıcaktı ya da sadece bana sıcak basıyordu.
"Maroon?" Beni hafifçe dürten Louis'ye döndüm. "Kendinde misin diye emin olmak istedim."
"Buraya gelmem hataydı."
"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sana söylemiştim."
"Ne yapacağım?"
"Kalkıp gideceksin. Bu kadar basit."
"Haklısın..." diye mırıldanıp montumu üstüme geçirmemle bende toplanan bakışlar yutkunmama sebep oldu. O da bana bakıyordu.
"Ne o?" Alaylı sesi ve doğrudan bana yönelttiği soru ile ikinci kez yutkunmuştum. "Bu kadar erken mi kaçıyorsun?"
"Kaçmıyorum." Kalbim ağzımda atıyordu ama buna rağmen sesimi güçlü çıkarmayı başarmıştım. "Geç oldu ve uykusuzum. Uyumam gerek."
"Gelişimin seni bu kadar heyecanlandıracağını düşünmemiştim."
"Şaşırmadım bile," Güldüm. "Ne de olsa tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer..." Gözlerindeki alay kaybolmazken bir şey söylemedi. Louis ve Niall ile vedalaştım, arkamı dönüp kapıya doğru ilerleyecekken tekrar gözgöze geldik.
Gözlerimin içine bu şekilde bakarken savunmasızdım ve ne hissettiğimi tamamen bilmesi kendimi onun karşısında çırılçıplakmışım gibi hissettiriyordu. Temasımızı kesip montumun şapkasını başıma geçirdim, ikinci kez düşünmeden çıktığımdaysa taksi çağırmaktan vazgeçerek dondurucu soğuğa rağmen yürümeye karar vermiştim.
Ne bok yemeye döndüğünü bilmiyordum. 2 sene önce gitmiş ve gitmeden bir ay önce dört yıllık ilişkimizi bitirmişti. Benden sıkıldığını söylerken dalga geçiyor gibi görünmüyordu ama sözleri bir o kadar da garipti. Başta inanmamıştım. Ayrılsak da döner diye beklemiş, beni deli gibi severken bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Sadece ben değil, çocuklar da buna inanamamıştı. Tüm Bradford biliyordu Zayn'in bana olan aşkını ve bağlılığını.
O ise yine kendisi olmuştu. Sorunsuz giden hayatından sıkılmış, klasik Zayn Malik olmuş ve herkes gibi benden de sıkılmış, öylece kenara atmıştı.
Gidişi beni fazlasıyla üzmüş, bir ölüden farksız yapmıştı ama destekle bir şekilde atlatmıştım. Yine de içimde hâlâ bir eksiklik vardı beni yakıp kavuran. Yerini kimseyle dolduramayacağımı bildiğim bu boşlukla yaşamayı öğrenmiştim. Şimdiyse dönmüştü. Boynuna atlayıp her şeye yeniden bile başlayabilirdim ama gözlerindeki o yabancılık inancımı komple bitirmişti.
Üşüyen ellerime üfleyerek yol boyunca yürüdüm. Sokaklar bomboştu. Yanlarından geçtiğim dükkanların içindeki insanları görebiliyor, mutluluklarına imreniyordum. 25 yaşındaydım ve hâlâ düzenli bir hayatım yoktu.
Eve vardığımda yaptığım ilk şey şömineyi yakmak ve pijamalarımı giymek oldu. Bir kupa kahvemle telefonumu alarak içeri geçip şöminenin karşısına oturduğumda telefonum çaldı.
"Efendim?"
"Vardın mı diye sormak için aradım."
"Çoktan. Kahve içiyorum."
"Güzel. Bu arada şunu da sorayım, yarın Niall'ın evinde toplanacağız. Gelecek misin?"
Normalde olsa gelip gelmeyeceğimi sormak için aramazdı. Zayn'in varlığının beni huzursuz ettiğini biliyor, bu yüzden onlarla olacağımdan emin olmak istiyordu. Louis'nin Zayn'in en yakın arkadaşı olduğunu biliyordum ve gittiği süre boyunca iletişimde kalmışlardı. Ondan haber alamayan tek kişi ben olmuştum, nerede, ne yaptığını asla bilememiş ve o şekilde yaşamıştım. Ne Louis ne de Niall bir şey söylemişti. Böyle olmasını isteyen Zayn'di, ondan haber almamı bile istememiş, hayatımdan tamamen çıkmıştı. Dönüşü de umursamazca olmuştu. Kafasına estiği gibi yaşıyordu.
"O da olacak mı?" Cevabını bilmeme rağmen sordum. Alt dudağımı dişliyordum.
"Evet... Bir süre Niall'da kalacak zaten. Kendine yeni bir ev bulana kadar en azından." Louis'in bu kadar rahat konuşmasıyla Zayn'in lavaboya falan gittiğini anlamıştım.
Belki de bir kıza gitmişti. Ben hayatına girmeden önce böyleydi çünkü. Bu düşünceyle boğazıma bir yumru otururken üzüldüğüm için kendime kızıyordum. Onun bir gram umrunda değildim.
"Yani tamamen mi dönmüş?" Kendimi zorlayarak konuşup kelimeleri düzgünce söyleyebildiğimde derin bir nefes aldım.
"Tamamen dönmüş."
"Gelmem doğru olmaz. Niall ile kalacaksa beni o evde görmek istemeyecektir."
"Saçmalama. Onun yüzünden bizimle de mi arana mesafe koyacaksın?"
"Bugün bana nasıl davrandığını gördün."
"Göt herifin teki olduğunu biliyorsun. Sen de yerinde duramadın Maroon. Seninle uğraşabilmesi için eline malzeme veriyorsun. Umursamayı bırak artık. Yaşayabileceğin bir hayat ve sikik ayrılıklardan daha önemli sorunlar var."
"Düşüneceğim, tamam mı? Bu kadar kolay kabullenmemi bekleyemezsin. Onu görmemeye alışmışken tekrar çıkıp geldi. Bana zaman vermelisiniz. Niall'a yarın gelmeye çalışacağımı söyle."
"Tamam." Sesi şimdi daha uysal geliyordu. "Sana eğer tekrar böyle davranırsa onun götünü sikmekten çekinmeyeceğim ama sen de aptallık yapmayacaksın. Anlaştık mı?" Gülerek onu onayladım ve arkadan duyduğum "Siktir Niall, üstüme neden kusuyorsun amına koyayım?" sesiyle tüm gülüşüm kesildi. Sadece sesi bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu. "Ben kapatayım..." diye mırıldandım. Louis'ye iyi geceler diledikten sonra telefonu kapatmış ve koltuğa atmıştım.
Niall bu gece cidden çok içmişti, sonunda birimizin üstüne kusacağını biliyorduk zaten. Bu kişinin Zayn olması gülünçtü çünkü gece boyunca onu üstüne kusmaması konusunda uyarmıştı.
Gelen bildirim sesiyle telefonumu geri almış ve okuyunca koca bir kahkaha atmıştım.
Louis: Niall intikamını aldığını söylüyor
Louis: Şimdi rahat bir uyku çekebilirmişsin
Maroon: NIALL SENİ PAMUK ŞEKERLERE BOĞACAĞIM
Maroon: HAKLA ONU!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
exit wounds • zayn
FanfictionYüzüne beyaz yalanlar söyledim, ama seni sevdiğimi biliyorsun.