like i did in my time?

145 17 1
                                    

Zayn'in beni eve bırakmasının üstünden tamı tamına bir hafta geçmişti. Onu hiç görmemiş, herhangi bir haber de almamıştım. Çocuklarla takıldığını ve hâlâ Niall'da kaldığını biliyordum ama onlarla bir araya gelmiyordum.

Düşündüklerinin doğru çıkmasından delicesine korkuyordum. Onu sevmiyordum. Bitirmiştim. Kırıntıları bile kalmamıştı kalbimde. Pişman ayaklarına yatmasının arkasında başka nedenler yatıyor olabilirdi. Kendine oyuncak arıyordu ve bu ben olmayacaktım. Onu affetmemin hiçbir yolu yoktu.

Zaten belli ki dediklerinde ciddi değil, hiç önüme çıkmamıştı. Böylesi daha iyiydi. Çocuklarla grubumuzdan mesajlaşmakla yetiniyor, öğlenleri de Niall ile kahve içiyordum ve Zayn'i hiç sormuyordum. Niall sormak için can atar gibi durduğumu söylese de hiç de öyle değildim.

"Ben çıkıyorum Ralphie!" dedim kasadaki paraları sayan Ralph'a. "Maaşını vermiş miydim?" dedi bugün öğlen elime tutuşturduğu paraları unutarak.

"Fazlasıyla verdin ya."

"İyi... Güzel. Paran biterse söyleyebilirsin."

"Bitmez Ralphie," dedim gülümseyerek. "Sen de geçe kalma. Daha müşteri gelmez artık. Evine git."

"İyi akşamlar Maroon."

"İyi akşamlar!" Yarın izin günümdü ve bugün birkaç saat erken çıkıyordum. Ralph ile çalıştığım için çok şanslıydım. Bana her zaman çok ama çok iyi davranırdı.

Eve kadar yürüdüm. Hava oldukça soğuk, ama birkaç gün önceki yağmurlu hava gitmişti. Haberlerse sürekli önlem almamızı, yaklaşan bir fırtına olduğunu söylüyordu. Fırtınaları sevmezdim. Bir keresinde fırtınada uçan bir ağaç dükkanın camını patlatmıştı. Büyük zarara girmiştik.

Varınca sıcak evime girip montumu çıkararak astım. Kısa bir duştan sonra pufuma oturmuş, saçlarımı tarıyordum. Taramayı bitirdikten sonra kurutup iki tane örerek çekmecemi açtım. Bacaklarım ve kollarıma süreceğim kremi çıkardığımda iç çekmiştim. Zayn'in en sevdiği kokuydu. Ama tenimin kendi kokusunu her şeye tercih ederdi. Bir zamanlar tabii.

Sürmekten vazgeçerek yerine geri koyacakken iç çekerek kapağı açtım. Bacaklarıma sürerken gözlerim aynaya takılmış, yatağa bakmıştım. Eskiden orada yatıp beni izlerdi hayran bakışlarla. Duş sonrası rutinime bayılıyordu. Kremle daha da yumuşayan kollarım ve bacaklarıma dokunmaya da.

"Lanet olası." Mırıldanarak başımı iki yana sallayıp daha fazla düşünmemeye çalıştım. Kremi hızlıca sürmüş, şortlu pijama takımımı giymiştim. Kirlileri makineye atıp yeterince dolduğu için çalıştırdıktan sonra mutfağa geçerken kapı çaldı.

Niall olabilirdi, ya da çocuklardan herhangi biri.

Gidip açtığımda Zayn'le karşılaştım. Hiç beklemezken birden karşıma çıkması kalp ritmimi aynı eski heyecanla değiştirirken kaşlarımı çatmıştım. Elinde de market poşetleri vardı.

"Ne arıyorsun burada?"

"İşten çıkmadın mı?" dedi içeri girerken. "Beraber yemek yeriz diye düşündüm."

"Yanlış düşünmüşsün. Defol."

Sıkıntılı bir nefes aldı. "Sadece biraz ılımlı olamaz mısın? Kötü bir şey için burada değilim."

"Burada olman yeterince kötü. Evime çat kapı gelip durma."

Durup bir şeyleri anlamaya çalışır gibi gözlerini kıstıktan sonra bana yaklaştı. Burnunu boynuma sürttüğünde hemen çekilerek omzundan ittim.

"Ne yapıyorsun Zayn?"

"Tanıdım," dedi. "Şu krem. Çok güzel kokuyorsun."

Neredeyse gülümseyecektim. Ama göz devirmeyi seçtim.

exit wounds • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin