as he's sliding into you

67 9 16
                                    

Gerçekten yürüyemiyordum. İş yerinden izin bile Zayn almıştı benim yerime, iki gündür sırıta sırıta bana bakıyor ve "Söylemiştim." diyordu.

"İyi misin?" Ağrı kesici ve bir kase çorba ile geldiğinde beni sırtıma yastık koyarak doğrulttu. Çorbayı içirmeye başladığında onaylar anlamda mırıldanmıştım.

"İyiyim... Dünkü kadar kötü değil. Yürüyebilecek gibi hissediyorum."

"Kendini yorma. Ben seninle ilgileniyorum zaten."

"Beni bu hale sen getirdin zaten." dedim gülerek. Dilini dişlerinin arasına alıp sırıtarak göz kırpmış, burnumun ucuna bir öpücük bırakmıştı. "Seni düşünerek kendime dokunmak yetmiyordu artık. Enerjimizi boşaltmamız lazımdı."

"Sırtın nasıl?"

"Daha iyi. Merak etme." Ben de onun sırtı ve göğsünü kedi gibi cırmalayarak neredeyse yırtmıştım. Attığım çığlıklar... Tüm mahalle duymuş olmalıydı. Barıştığımızı bilmeyen kalmıştıysa bile onlar da duymuştu artık, emindim.

Telefonum çaldığında Niall'ın aradığını görünce açıp hoparlöre almasını istemiştim Zayn'den. Dediğimi yaptığında ise Niall bizi özlediğini söyleyerek ağlamış, bara gelmemiz için yalvarmıştı. Aynı bir bebek gibiyken onu kırmak imkansıza yakındı. Ancak Zayn kesin bir dille "Bir yere gitmiyoruz. Bu halde yürüyemezsin." dediğinde dudaklarımı büzdüm. "Lütfen! Zaten yatmaktan çok sıkıldım, biraz değişiklik iyi gelecek. Dans etmem. Sadece otururum."

"Hayır Maroon."

Yarım saat boyunca yalvardığımda nihayet ikna olmuştu. Kasıklarıma krem sürüp beni giydirerek hazırladığında kendi de giyinmiş, arabadaki yerlerimizi almıştık. Bara vardığımızda doğrudan Niall'ların masasına gittik. Locada değil, herkesle beraber aşağıda partiliyorlardı.

"Çifte kumrular da gelmiş!" diyen Louis'ye baktığımda hemen yanında oturan Harry'nin kucağındaki Willow'u görmüş, şaşkınlıkla gözlerimi açmıştım.

"Willow, Maroon'la tanış bebeğim."

"Merhaba Maroon! Ben onu zaten tanıyorum şapşal."

"Nihayet birlikte misiniz yani?" Zayn beni çekiştirerek oturup kolunu omzuma atarak kendine çektiğinde elimi karnına koydum. Kasılarak sessizce inledi. Tırnak izlerini unutmuştum. Elimi karnından çekince tekrar tutup parmaklarımızı kenetleyerek bacağına koydu, temas etmeden duramıyordu.

Willow beni gülümseyerek cevapladı. "Asıl siz birlikte misiniz? Tebrik ederim Maroon. Çok güzel bir ilişkiniz vardı. Tekrar birbirinizi bulmanıza şaşmamalı."

"Sıkıldım." Kulağıma mırıldanan Zayn'i duymazdan gelerek "Teşekkür ederim." dedim Willow'a. Neler olmuştu, Willow kabul etmiştiyse bile abileri nasıl ikna olmuştu bu ilişkiye bilmiyordum ve çok merak ediyordum. Zayn'e sorduracak ve bu dedikoduyu onunla mutlaka yapacaktım.

"Şşş," Kulağımın altına kondurulan öpücükler. "Sana diyorum. İlgilensene benimle."

Yüzümü gülerek ona çevirip burnumu dudaklarına sürttüm. Anında yakalayıp öpmüştü. "Arkadaşlarımızla konuşuyorum Zayn."

"Kıskanıyorum." Beni daha sıkı tutarak burnunu saçlarıma daldırdı bu sefer. "Ağrın yok değil mi?"

"Bana güven, turp gibiyim."

"Yani bu gece tekrar yapabiliriz?"

"İşe gitmeme engel olmayacaksan evet."

"Daha yumuşak olacağım. Söz." İç çekerek omuzlarımdan aşağı doğru dökülen saçlarıma doladı parmaklarını. Gözlerindeki yoğun bakışla "Sana doyamıyorum." dediğinde gülümsemiştim.

exit wounds • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin