5

3.8K 376 234
                                    

"İnsanlar acımasızdı. Onlara yapılan iyiliği değil bir güne, bir saate bile unutuyorlardı."

"(Y/N)! Naoto-san seni odasında bekliyor..." Şaşkınlıkla bana seslenen sarışın sekretere baktım. Hızla başımı sallayarak dosyalarımı masaya bıraktıktan asansöre yöneldim.

Naoto-san hastanemizin müdürüydü. Çok nadiren birilerini odasına çağırır ve onlarla konuşurdu. Tedirgin bir şekilde asansöre binip düğmeye bastım ve beklemeye başladım.

Shoto ile dünki görüşmemizden sonra biraz sahilde yürümüş ve sohbet etmiştik. U.A.'deki yıllarının aksine şimdi daha çok eğlenceli birisiydi. Birlikte geçirdiğimiz zamanları düşünürken ister istemez gülümsüyordum.

Birkaç saniye sonra asansörün son kata ulaşmasıyla zihnimi boşaltıp derin bir nefes aldım ve asansörden çıktım. Ellerim titriyordu. Fazlasıyla heyecanlanmıştım. Aslında bu, müdüre ilk gidişim değildi. Birkaç defa yaptığım başarılı ameliyatlardan sonra müdür beni tebrik etmek için odasına çağırmıştı. Buradaki heyecanımın tek sebebi müdürün kişiliğiydi. Duygularını asla yüzüne yansıtmazdı ve inanılmaz derecede soğuk birisiydi. Bir keresinde beni tebrik ederken o kadar soğuk bir şekilde konuşup gülümsüyordu ki sanki görünmez birisi silahı başına dayamış konuşması için onu zorluyordu.

Müdürün odasının önüne geldiğimde dudaklarımı ısırdım ve kapıyı hafifçe tıklayarak içeriye sakin adımlarla girdim. Saçları beyazlamaya başlayan Naoto-san kafasını yavaşça kaldırdı ve yine o soğuklukla gülümsedi. Gözlerimi büyük odada gezdirdiğimde masanın önündeki koltukta oturan kızı yeni farketmiştim. Kıvırcık kahverengi saçları onu hemen tanımamı sağlamıştı. Bu Naoto-san'ın kızı Airi idi. Tıp fakültesini bitirmemiş olmasına rağmen bu hastanede doktordu. Babası müdür olduğundan resmî lisansı olmadan buraya alınmış ve baş hekim ilan edilmişti.

Kaşlarımı çatarak onun karşısındaki koltuğa oturdum. Airi beni gördüğünde yüzünde etkileyici olduğunu düşündüğü yapmacık bir gülümsemeyle beni selamladı. Onu umursamayarak Naoto-san'a baktım.

"Beni çağırma sebebiniz neydi Naoto-san?" Naoto-san ellerini masaya koydu ve sakin ama bir o kadar da soğuk bir sesle konuşmaya başladı.

"Biliyorsun neredeyse bir ay önce hastanemizdeki önemli bir hastanın ameliyatını yaptın. Bir numaralı kahramanın annesi, Rei Todoroki." Başımı salladım ve gülümsedim. Rei, mutluluk saçan tanıdığım en muhteşem ve güçlü olan kadınlardan biriydi. Naoto-san önündeki su bardağından bir yudum aldı ve konuşmaya devam etti.

"Rei senin hastan, biliyorsun..." kaşlarımı çattım. Bu konuşmanın nereye varacağını merak etmeye başlamıştım. Naoto konuşmaya devam etti.

"Hastanemizin en iyi ve başarılı doktorusun (Y/N). Yaptığın başarılı ameliyatlar sayesinde büyük ilgi topladın haberlere konu oldun ve hastanemiz bundan kesinlikle gurur duyuyor." Başımı salladım. "Fakat sence de bütün başarı ve iltifatların sürekli sana gitmesi fazla can sıkıcı olmaya başlamadı mı?" Şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

"Anlamadım?" Naoto-san derin bir nefes aldı.

"İki gün sonra Bayan Todoroki'nin ameliyatını yapan doktorla röportaj vermeye gelcekler. Ve o röportajı senin değil kızım Airi'nin yapmasını istiyorum." Dehşetle bir ona bir de sırıtarak verdiğim tepkileri izleyen Airi'ye baktım.

"Fakat Naoto-san, Rei benim hastam onu en iyi ben tanıyorum. Ameliyatını ben yaptım. Röportaj'ı benim vermem gerekiyor. Hem resmi kanunlar diyor ki..." Naoto-san sözümü keserek konuşmasını sürdürdü.

"Hastalarını çok sevdiğini biliyorum,
(Y/N)-san. Onlarla bir çeşit bağ kurduğunu da." Tehlikeli bakışlarla gözlerini bana dikti. Sanırım bu bir tehditti. "Buraya resmi kanunları konuşmaya çağırmadım seni. Röportaj'ı Airi verecek ve Bayan Todoroki ile o ilgilenecek. Çıkabilirsin."

"İyi de onu ben kurtardım, Naoto-san. Onunla ben ilgilendim..." Naoto-san sözümü yine kesti.

"Çıkabilirsin dememiş miydim?" Yutkundum ve bana akmak için yalvaran gözyaşlarımı durdurmaya çalıştım. Kafamı eğerek sessiz bir şekilde mırıldanarak ayağa kalktım.

"Pekala istediğiniz gibi olsun." Airi ellerini mutlulukla çırptı ve elini uzattı.

"Anlaşabilmemize sevindim. Bunu kutlamak ister misin?" Ona 'aptal mısın yoksa numara mı yapıyorsun?' dercesine baktım. Başarımın çalınmasını kutlayacak halim yoktu.

"Üzgünüm daha sonra."

Odadan çıktığımda çok ellerim titriyordu. Sinirliydim ve fazlasıyla üzgündüm. Bu hastane için yıllarca çalışıp uğraşmama rağmen bana saygı duyan çok az insan vardı. Yıllarca ayakta tuttum bu hastaneyi. Yeri geldiğinde yardım için sürekli beni çağırıyorlardı. İşlerini hallettikten sonra ise bir çöpmüşüm gibi kenara atıyorlardı. İnsanlar acımasızdı. Onlara yapılan iyiliği değil bir güne bir saate bile unutuyorlardı.

Asansöre bindiğimde elimin tersi ile gözümden süzülen yaşı sildim. Asansördeki sessizlik Rei'yi ve Shoto'yu düşünmemi sağlıyordu. Rei kesinlikle artık onunla ilgilenen doktorun ben olmadığına çok üzülecekti. Sonuçta Airi çok yapmacık ve aptaldı. Tıp hakkında en ufak bir bilgisi bile olmadığına yemin edebilirdim. Hayatında en fazla iki hastaya bakmıştır.

Asansör ikinci kata indiğinde sakince oradan çıktım ve boş bir odaya girdim. Artık Rei'yle ben ilgilenmediğime göre şu anda ilgilenmem gereken durumu acil olan bir hasta yoktu. Üzgünce başımı eğdim ve boş yatağa uzandım.

Buna katlanmak zorundayım.

Todoroki'nin gözünden:

Annemle odada sakince konuşuyorduk. Onu mutlu görmek beni de çok mutlu ediyordu. Annem, eskiden sessiz ve solgun bir kadınken bu hastaneye gelip (Y/N) ile tanıştıktan sonra çok canlanmıştı.

(Y/N)... O gerçekten muhteşem biriydi.

Kapının aniden açılmasıyla ikimizde susmuştuk. İçeriye kahverengi kıvırcık saçları olan esmer bir kız girmişti. Kaşlarımı çattım. Bu saatte (Y/N)'nin gelip kontrollerini yapması gerekiyordu. Kız yapmacık bir gülümsemeyle konuştu.

"Merhaba Bayan Todoroki. Ben yeni doktorunuz Airi. Hastanenin baş hekimiyim." Sesi çok cırtlak olduğundan ister istemez yüzümü buruşturmuştum. Annem şaşkınlıkla kıza baktı.

"Peki ya (Y/N)?" Kız annemin sorusunu umursamayarak konuşmaya devam etti.

"Onu bilmiyorum. Her neyse artık sizinle ben ilgileniyorum. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" Annem hayal kırıklığıyla önce kıza sonra bana baktı.

"İ-iyiyim. Bir sorunum yok." Kız gülümsedi ve başını sallayarak odadan çıktı. Airi çıkınca annem üzgün bir sesle konuştu.

"Acaba (Y/N) işten mi atıldı?" Başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım.

"Sanmıyorum. Onunla konuşacağım."

•••
Topluca Airi'yi boğazlamaya gidelim. Şerefsiz. Yalnız ben kendi yazdığım karaktere gıcık oluyorum ya zlwlsöwlswks neyse her kitapta böyle olur uyuz bir karakter. Katalanacağız artık :(
Arkadaşlar bu arada 'Harry Potter WhatsApp 2' kitabıma yeni bir bölüm attım lütfen o bölüme bir bakın, Harry Potter'ı sevmiyor veya okumuyor olabilirsiniz fakat o bölümde korona virüsü ve depremle ilgili işinize yarayabilecek şeylerden bahsettim onlara bakın lütfen❤️
Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım kendinize iyi bakın💖💖💖

𝑻𝑯𝑬 𝑹𝑬𝑨𝑳 𝑯𝑬𝑹𝑶 ≫ 𝒕. 𝒔𝒉𝒐𝒕𝒐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin