9

3.1K 304 233
                                    

Medya'daki şarkıya kalbimi bıraktım
🥺💜
İyi okumalar.

Ertesi günün akşamı tedirgin ve endişeli adımlarla sekreterin yanına gittim. Cindy'nin ameliyatı bu sabah yapılmıştı. Fakat sonuçları nedense hiç kimseye bildirilmemişti. Ah, elbette Airi beni ameliyata da almamıştı.

Sekreter başını kaldırıp bana baktığında gülümsemeye çalıştım. Kolumu masaya koydum ve Cindy'nin durumunu sordum. Esmer sekreter kaşlarını çattı ve çekmecesinden aldığı bir dosyayı karıştırdı.

"Cindy mi? Şu sabah kalp ameliyatı geçiren sarışın küçük kızı mı diyorsun? Ameliyatı maalesef ters gitti. Vücudu kalbi kabul etmedi. Üzgünüm." Sekreterin ne söylediğini idrak edememiştim ilk başta. Ameliyatı ters gitti. Vücudu kalbi kabul etmedi. Üzgünüm.

Ellerimin titremeye, nefesimin daralmaya ve başımın ise dönmeye başlamasıyla panik atak geçirdiğimi anlamam uzun sürmedi. Sekreter bir terslik olduğunu anlayarak ayağa kalktı ve korkuyla bana baktı.

"Doktor (Y/N) iyi misiniz?" Onun ne dediğini duyamıyordum bile. Etrafımdaki insanlar endişeyle bana bakmaya ve uzaklaşmaya başlamışlardı. Sekreter benden cevap alamadığında yanında duran telefonunu alarak bir numara tuşladı. Bir yandan telefonla konuşuyordu bir yandan da hemşirelere bağırıyordu. Ne dediğini duyamıyordum.

Gözlerim kararırken tek bildiğim şey Cindy'nin ölümüne sebep olduğumdu.

Todoroki'nin gözünden:

İşte yine olmuştu.

Yine (Y/N) ortadan kaybolmuştu.

Onu en son Cindy'nin ameliyat olacağı gün görmüştüm. O gün sabah hastaneye gülerek beraber gelmiştik. (Y/N), Cindy'nin kurtulacağına bütün kalbiyle inanıyordu.

"Bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver olur mu?" Anneme gülümseyerek baktım ve ona yavaşça sarıldım.

Odadan çıktığımda adımlarım doğrudan sekreterin oturduğu masaya yönelmişti. Dünya umrunda değildi sanki. Hem önündeki pasta dilimini yiyordu hem de telefonla gülerek konuşuyordu. Kaşlarımı çattım. Sanırım onunla yapacağım konuşma hiçbir işime yaramayacaktı fakat yine de denemeye kararlıydım. Önüne geldiğimde başta beni umursamadı. Hafifçe öksürdüm.

"Pardon. Doktor (Y/N) bugün hastaneye geldi mi?"

"Seni tekrar arayacağım, tatlım." Telefonunu kapattı ve bıkkınlıkla bana döndü. "Evet, geldi." Öfkelenmeye başlıyordum.

"Onu nerede bulabileceğimi söyler misiniz?"

"Söyleyemem. Çünkü bilmiyorum. Doktorlarımıza çip takmadık maalesef ki. Her an nerede olduklarını bilemiyoruz." Gözlerimi sıkıca kapatıp sakince nefes aldım.

"Onu kaç gündür göremiyorum. Telefonlarını da açmıyor." Sekreter çantasından çıkardığı küçük aynaya bakarak makyajını ve saçını kontrol etti.

"Ah, evet. Şu an da berbat bir durumda olmalı." Kaşlarımı çattım.

"Neden?"

"Şu küçük kız. Cindy miydi neydi adı? Öldü. Tabii doktor (Y/N) bunu duyunca panik atak geçirdi." Kadının gözleri heyecanla parıldadı. Masadaki telefonunu eline alarak kısık bir sesle konuştu. "Hatta bu sabah doktor (Y/N), doktor Airi'den bayağı bir azar işitti. Hastalarına çok çabuk bağlandığı için. Onlarla her zaman duygusal bir bağ kuruyor. Gerçi doktor Airi'de haklı. (Y/N) çok abartıyor bazen. Kavgayı videoya bile aldım." Sekreter kahkaha atarak telefonu bana doğru yöneltti.

𝑻𝑯𝑬 𝑹𝑬𝑨𝑳 𝑯𝑬𝑹𝑶 ≫ 𝒕. 𝒔𝒉𝒐𝒕𝒐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin