12 [final]

3.8K 323 368
                                    

Medya...🥺💜

5 YIL SONRA

"Shoto, Kai'yi gördün mü?" Dedim elbisemin fermuarını kapatmaya çalışırken.

"En son Izo ile mutfağa gidiyorlardı." Dehşetle kravatını bağlamaya çalışan Shoto'ya baktım.

"Ne!?" Koşarak mutfağa gittim. İkizler oradaydı ve iki tane kavanozu kırmışlardı. Sinirli bir şekilde söylenip onlara doğru yürüdüm. "Size kaç kere mutfağa girmemenizi söyleyeceğim. İyi misiniz?" Onlara yavaşça sarıldım. Kırmızı saçlı olan konuştu.

"Izo acıktığını söyledi." Izo'ya şaşkınlıkla baktım.

"Yarım saat önce iki tost yedin." Izo gözlerini kaçırıp bir şeyler mırıldandı. Yavaşça güldüm. "Babana benziyorsun. Hadi hazırsanız gidiyoruz."

Yarım saat sonra hepimiz hazırlanıp evden çıkmış ve arabanın yanına gelmiştik. Ön koltuğa oturmadan önce Kai ve Izo'nun emniyet kemerlerini bağladım. Kai gözlerini ovuşturdu ve kısık bir sesle konuştu.

"Anne nereye gidiyoruz?" Kırmızı saçlarını karıştırıp gülümsedim.

"Eski bir hastam kendi oyun şirketini kurdu. Onun açılışına gidiyoruz." İkisi de gözlerinde heyecanlı bir parıltı ile bana baktılar.

"Oyun mu oynayacağız?"

"Yemek var mı?"

Başımı sallayıp arabanın kapısını kapattım ve ön koltuğa oturdum. Shoto kaşlarını çatmış telefonuna gelen bir mesaja bakıyordu.

"Ne oldu?" Benim sorumla telefonunu hemen kapattı ve arabayı çalıştırdı.

"Babam... Tekrardan bir aile olmak istediğini söylüyor." Kaşlarımı çattım. Onu en son neredeyse iki sene önce görmüştük. "Neyse bunu sonra konuşuruz."

Hastane kapandıktan iki ay sonra Shoto ile Japonya'nın başka bir şehrine taşınmıştık. Bir süre her şeyden uzaklaşmak, bize çok iyi gelmişti. Zaten taşındıktan iki hafta sonra hamile olduğumu öğrenmiştim. Bu kafalarımızı biraz daha dağıtmamıza yardımcı olmuştu. Mutluyduk. İkizlerimiz olmuştu. İzo beyaz saçlıydı ve Shoto'nun buz özgünlüğünü almıştı. Kai ise kırmızı saçlı olandı ve ateş özgünlüğünü almıştı.

Açılış için iki gün önceden Tokyo'ya geri gelmiştik. Heyecanlıydım çünkü yıllar sonra ilk defa doğup büyüdüğüm şehri görecektim. Shoto yavaşça arabayı boş bir yere park etti ve küçük bir gülümsemeyle ikizlere döndü.

"Heyecanlı mısınız?" İkiside mutlulukla gülümseyip bağırdılar.

"Evet!"

Arabadan inip büyük bir binanın kapısına doğru yürüdük. Kapıda yirmili yaşlarda takım elbise giymiş genç bir adam bizi bekliyordu. Tsuyoshi bizi görür görmez gülümsedi ve el salladı. Küçük bir tebessümle ona karşılık verdim.

"Sizi bekliyordum! Çok heyecanlıyım." Güldüm.

"Sakin ol. Bugün hayallerini gerçekleştiriyorsun." Bana minnettar bir şekilde baktı.

"Hepsi sizin sayenizde." On beş dakika daha ayakta sohbet ettik. Tsuyoshi ikizlerle biraz şakalaştı ve hazırlanmak için şirket binasına girdi. Biz de bahçedeki masalardan birine oturduk.

Yarım saat sonra Tsuyoshi kürsüye çıktı ve uzun duygusal bir konuşma yaptı.

"Şimdi sizlere birini tanıtmak istiyorum. Hayatımı kurtarıp beni hayallerime ulaştıran bir kadını... Pelerinsiz bir kahramanı... (Y/N) Todoroki." Shoto'nun elini tuttum ve ona baktım.

"Benimle gel." Elimi sıktı ve benimle beraber ayağa kalktı. Sakin adımlarla kürsüye doğru yürüdük. Tsuyoshi mikrofonu bana verdi. Derin bir nefes alıp mikrofonu ağzıma yaklaştırdım.

"Öncelikle tebrikler, Tsuyoshi." Tsuyoshi gülümsedi. "Merhaba, ben (Y/N) Todoroki. Tokyo'nun bir zamanlar en ünlü hastanelerinde doktordum. Küçükken buralara kadar geleceğimi hiç aklıma gelmezdi. Her şeyi azmim ve inancımla kazandım." Bahçede oturup beni dinleyen insanlara göz gezdirdim. "İnanın. Kendinize inanın. Kendinizi sevin. Asla vazgeçmeyin. Hayat sizin tahmin edemeyeceğiniz kadar kısa. İnsan maalesef ki ne zaman öleceğini kestiremiyor. Hayatınızı en iyi biçimde değerlendirin. Bu uzun yolculuğunuzda sizi hayallerinizden vazgeçirmeye çalışacak çok kişi olacak. Onlara aldırış etmeyin. Zaman zaman haksızlıklarla karşı karşıya kalacaksınız. Sizi mevkilerinden ve mallarından yararlanıp ezmeye, yok etmeye çalışacak insanlar olacak. Vazgeçmeyin. Kendi kabuğunuza çekilmeyin. Dışarıda bir hayat ve sizi büyüleyecek bir dünya var. İnanın. Her şey sizin inancınıza bağlı," başımı eğip gülümsedim. "Annem bana her zaman inanırsan olur derdi. Haklıymış. İnanırsanız gerçekten olur. Hayallerinizden vazgeçmeyin, devam edin. Teşekkürler." Herkes alkışlamaya başladı. Tsuyoshi eliyle gözünü silip bana sarıldı.

Kürsüden indiğimizde Shoto bana bakarak gülümsedi ve beni yavaşça öptü. "Seni seviyorum, harikaydın." Onun yanağını okşarken fısıldadım.

"Ben de seni seviyorum."

Son

-
Ühü duygulandım :')
Her neyse ne diyorduk? İnanın. Çünkü inanınca gerçekten oluyor. Şimdi önünüzde upuzun bir tatil var. Bu süreçte kendinizi keşfedin ve yeteneklerinizi geliştirin.
Bu arada yazarken önceki bölümlerden birine en güzel kısmı eklemediğimi farkettim snöwdpwldlwl neyse ikinci fanfic'e saklıyorum onu hehe
İzo ve Kai çok tatlı değil mi🥺 (bu arada izo buz anlamına da geliyormuş japoncada o yüzden çok hoşuma gitti ve kullanmak istedim -,-)

İkinci fanfic'ten bahsedeyim biraz... Adı 'Dancer' (umarım vazgeçip değiştirmem.) ve yarı texting bir kitap. Onu da artık Allah bilir ne zaman yayınlarım dkwkskwlö
Umarım kitabı beğenmişsinizdir... Görüşmek üzere kendinize iyi bakın🥺😚💜💜💜💜💜💜

🎉 𝑻𝑯𝑬 𝑹𝑬𝑨𝑳 𝑯𝑬𝑹𝑶 ≫ 𝒕. 𝒔𝒉𝒐𝒕𝒐 hikayesini okumayı bitirdin 🎉
𝑻𝑯𝑬 𝑹𝑬𝑨𝑳 𝑯𝑬𝑹𝑶 ≫ 𝒕. 𝒔𝒉𝒐𝒕𝒐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin