ZORAKİ EVLİLİK PARK JİMİN

2.Bölüm❣"Evleniyorum!"

Merhaba 🙋

Nasılsınız?

Yorumlarınızı bekliyorum 😉🗨️

İyi okumalar ❣

[Bilgi: Kısaltmaların (üyelerin) açıklamaları;
Jm.: Jimin
Tae.: Taehyung
Jk.: Jungkook
Yg.: Yoongi
Jn.: Jin
Hs.: Hoseok
Nj.: Namjoon]

Lüks bir kafede herkes toplandıktan sonra her zamanki masalarına oturup konuşmaya başladılar.

Jm.: Beyler başım dertte!

Nj.: Hadi bakalım, bu sefer ne yaptın?

Jk.: Ne yapsın kesin dün geceki olay yüzünden azar işitti.

Jm.: Ya hayır! Keşke azar işitseydim ama işitmedim işte, daha kötü bir şey.

Tae.: Beyler durum ciddi galiba. Jimin'in bu kadar istemediği bir şey ise eğer...

Jm.: Hele bir şükür ya! Sağol Taehyung! Sonunda beni anlayan biri çıktı.

Tae.: E yani onca yıldır arkadaşız bir zahmet tanıyalım yani.

Jn.: İyi tamam çatlama da söyle artık ne söyleyeceksen!

Yg.: Harbiden he! "Derdim var, derdim var" diyorsun ne olduğunu söylemiyorsun!

Jm.: Tamam tamam kızmayın söylüyorum. Ama çok şaşıracaksınız.

Herkes: Jimin!

Hs.: Yeter söyle artık!

Jm.: Tamam! Beyler...

Herkes: Ne?!

O sırada Taehyung Jimin'in uzatmasına dayanamayıp susamıştı ve tam şu içiyorken Jimin söyledi ve Taehyung ağzındaki tüm suyu püskürtüp öksürük krizine girdi.

Jm.: Ben evleniyorum!

Tae.: Öhö öhö öhö!!!

Herkes: Ne?!!

***

Min Jee ile Min Sung kafeye geldiler ve hemen iş başı yaptılar.

Min Jee masaları siliyorken Min Sung da kasa ile uğraşıyordu. İçeri dört kişilik bir erkek grubu girdi ve bir yere oturdular. Bir süre sonra sipariş vermek için ellerini kaldırdıklarında Min Jee siparişi almak için yanlarına gitti.

M.J.: Hoş geldiniz. Ne alırdınız?

Müşteri 1: Dört tane buzlu çay lütfen.

M.J.: Hemen getiriyorum.

Min Jee kasaya gidip 4 tane buzlu çay istedi ve beklemeye başladı. O sırada Min Jee, Min Sung ile konuşuyordu. Min Sung ise Min Jee'den daha çok o dörtlüye dikkatini vermişti. Çünkü dörtlüden biri Min Jee'ye bakıp bakıp duruyordu.

M.J.: Min Sung!

M.S.: Hı?

M.J.: Sen beni dinliyor musun? İyi misin?

M.S.: Evet evet tabiki dinliyorum. İyiyim niye ki?

M.J.: Peki, madem dinliyorsun söyle bakalım, en son ne dedim ben?

M.S.: (kafasını kaşıyarak) Şey... Şey dedin ya...

M.J.: Ney?

M.S.: Şey işte ya şey dedin.