Bir kaç kişi...
Bir kaç aşk...
Bir kaç cinayet...
***
Hayat adil değildir! Ama ölüm tarafsızdır!
~Ölüm gibi güzeldi... böyle nasıl yaşıyor?~
***
Ek~Silen
Sen sen ol geçmişini kendi geleceğine bağlayacak şeyler yapma.
Sen sen ol geleceğini aşk için b...
Geç kalmıştım. Kızlar teker teker arıyordu. Sırayla yanan loş ışıklar gözümü kısmama neden oluyordu. Bir kaç adım sonra yürüdüğüm sokaktan sağa döndüm. Karanlıktı. Umurumda değildi. Ceza olarak yedi saat karanlıkta kaldığım olmuştu. Babamın cezalarından. Derin bir nefes alıp yürüdüm. Sağ elimde bavulum, sol elimde çantam, sırtımda da gitarım vardı. Biraz daha yürüdüğümde ara bir sokak olduğunu gördüm. Çok geçmeden biraz daha yürüdüğümde sol elimden çekilen çantama asıldım. "Īmdat!" Diye bağırdım ve aklıma canımdan daha çok sevdiğim gitarım geldi. Yapacak başka bir şey olmadığını anlayınca gitarımı aldım ve sım sıkı tutum. Tam vuruyordumki gitarımı birisinin tutuğunu hissetim. Ve tanımadığım ya da karanlıkta seçemediğim beden çantama asılan kişiye sert bir kafa attı. Ve adam oracıkta bayıldı. Ve bunlar olmamış gibi sakince bana dönüp " O gitar bunu hak etmiyor. Ve hak ediyorsada benim gözümün önünde hak etmiyor!" Dedi.
Bu ses tonunu biliyordum. Ama çıkaramadım. Dönüp ona "Saol" dedim. Ve tam arkamı dönüp gidiyorken hafif ve kısa, küçümser ve bilmişlik taslayan bir gülme sesi geldi. "Sen kolay kolay 'saol' diyemezsin" arkamı ona tekrardan döndüm ve "Sen kimsin?" Dedim. Yine güldü ve bir alkışıyla kapkaranlık sokağı az önce yanmayan loş ışıklarla aydınlattı. Gözlerim açıla bildiği kadar açıldı. Ağzım ile yarışan gözlerim ona döndü... Gitar hocam. 13. Sınıflardan Ateş. Ateş'i tanıdığımda yani gitar kursunda Sinem adında bir kız vardı. Onun yüzünden bu kursu bırakıp bu kurs kadar kaliteli olmasada başka bir kurstan eğitim aldım. Sinem tam br cadıydı. Benimle ilgili saçma saçma anlamlarda şeyler okula yayınca ~bu Ateş'i de etkiliyordu~ kurstan çıktım. Bana yaklaştı ve "Aynı yere gidiyoruz. Tabii sen bilirsin ama yürüdüğümüzde ağzın hâlâ açıksa sinek girebilir. O yüzden..." dedi ve ellerini çeneme yerleştirip ağzımı kapattı. "Ben bildiğimi yapayım." Bana dokunulmasından hoşlanmam. Bir adım geri çekildim ve yürümeye başladık.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Oraya vardığımızda kızların beni soğukta bekleye bekleye burunları kızarmış bir şekilde buldum. Hepsi bana sinirli bir şekilde bakıyordu. "Ay Arya biz de kahvaltı için sana ne hazırlayalım diyorduk!" Dedi Damla. Damla benim tatlı belalarımdan. "Ya oğlum neredesin? Ağaç olduk burada!" Diye bir ses yükseldi Ateş'in gittiği topluluktan. O topluluğun hepsini tanıyordum. Okuldan. Bulut "Lan Deno senden ağacı göremedim ama odun kesin var ha!" Dedi. Bulut Damla'yı çok seviyor ama Damla ona yüz vermiyor. Bulut tatlı bir çocuk ama Damla değil mi bu! Naz yapıyor işte. O guruptan kahkaha sesi gelirken Rüya "Karışmayın benim Denizim'e!" Dedi. Rüya ile Deniz birbirlerini doğdundan beri tanıyorlardı. Bu lafları pek bir şey değildi. Lara tir tir titriyordu. "Īçerīye gireli mi artık?!"
Sezin ve herkes bavulunu alıp içeriye gitti. Erkek gurubu hâlâ dışardaydı. "Içerisi yıkılıyor!" Dedi Sezin. Eski, yıkık dökük, ve korkutcuydu. Sezin'nin lafından sonra tanımadığımız, bizim yaşlarımızda bir çocuk "Bizde öyle düşünüyoruz!" Dedi. Nereden çıktığından hiçbirimizin haberi yoktu. Damla "Ayol öyle değil! Bak bu duvarlar bebek mavisi olsa..." dediği an hepimiz onun ağzını kapatmak için üstüne atıldık. Damla istediği bir şey ya da bunun gibi yerlerde sevmediği bir şey olunca yedi cedini eleştirirdi. Lara "Elimi ağzından çektiğimde konuşursan o istediğin bebek mavisi renginin bebeğini camdan aşağıya atarım haberin olsun!" Diye tısladı. Damla onaylar gibi başını sallayinca Lara ellerini çekti ve Damla bir adım geri çekildi. Bunları o çocuk hâlâ izliyordu. Ama o çocuktan biraz ürkmüştüm. Çünkü düz ifadesiz bir şekilde sadece bana bakıyordu. Birden " 3. Katta oturuyorsunuz" diyince irkildim. Ses tonu baya karakteristi. Başımı hafifçe salladım. Bu neredeyse kovmak oluyor. Hatta neredeyse bile değil. Kovmak! Merdivenlerden çıkarken Rüya kekeleyerek "De-niz. Ha-di gel-in" dedi ve Deniz'in masmavi gözleri Rüya'yı buldu. O gurupta arkamızdan gelince dönen merdivenlerden yukarıya çıktık.
***
Uzun ve daracık koridor ve iki tane kapı vardı. Yeşil ve siyahın karışımı bir ışık, kirli beyaz bir duvar. Rüya Deniz'in koluna girdi Bulut "Damla sen korkmadın mı ya?" Dedi sesizce. Damla ve korkmak Damla sadece fareden korkardı. Ben fareden de korkmadığımdan dolayı biz kızlar gurubunun en cesuru ben oluyordum. "Ne korkması be! Ben Damla Zengin! Asla bu karanlık ve mide bulandırıcı koridordan fare geçmeden korkmaz!" Hepimizin gözü Damla'ya döndü. Damla kafasını kaldıra bildiği kadar kaldırdı ve "Īleri!" Dedi. Önümüzü döndüğümüz an Sezin bir çığlık attı. Aynı çığlığın biraz daha küçüğünü Lara'da atmıştı. Koridorun sonunda saçları örgülü beyaz elbiseli tip tip bakan ikiz kızlar vardı. Ürkütücü olanı onlar önceden orada değillerdi! Gözlerimi açıp kapattım ama hâlâ oradaydılar. Bir süre sonra bu sesizliği bozan Rüzgar "Hanım Kızlar? Siz burada bu akşamın köründe ne yapıyorsunuz? Hadi gidin yatın" dedi tatlı ama o tatlı sesinde korku olan bir tınıyla. Kızlar başlarını sola doğru çevirdi ve " Biz yatmayız. Biz yatmış gibi yaparız. Sen yatıyor musun?" Dedi. Aynı anda cılız sesleriyle bunu deyince Bulut biraz daha korkup başını 'evet' dercesine salladı. Kızlar konuşmalarına şöyle devam etti "Yatanlar da ölüyor, öldürülüyor..."
***
Bu ikizlerin son lafıydı. Koridordan gitikleri zaman başka bir bombayla karşılaşmamak için kapılara koşar adımlarla ilerledik. Karşı karşıya duran iki tane kapı vardı. "Eee biz anahtarları almadik ki" dedim. Ateş şaşkın bir şekilde bana bakıp " Şimdi cebimden çıkardığım şey benim ilizyonum değil ve ben hiç kimseden bunu almadım!" Dedi. Hepimiz Ateş'e dikkatlice baktık ve... Ateş'in cebinden bir anahtar çıktı! Hepimiz Ateş'e kilitlenirken Rüya bayıldı. Ve koridorun diğer tarafından bir kapı açıldı. Ve yaşlı aslında bu ortama zıt tatlı bir kadın kapının eşiğinden belirdi. Kapıyı kapattı ve baş örtüsünü düzeltip yanımıza yaklaştı. Sağına soluna dikkatlice bakıyordu. Yanımıza yaklaştı ve "Kaçın..." dedi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.