"Acelem yok valizim sensin"

1.7K 46 31
                                    




Uçakta pilotun yaptığı anonsla uyanmış, "neredeyim lan ben?" sorusuna "Uçaktasın ya mal." diye cevap vermiş, gözlerimi ovuşturmuş ve inişe hazırlanmak için yavaşça dağıttığım yastıklarımı ve ayakkabılarımı toplamıştım. Port Colombus havaalanına yaklaşmıştık. Yaklaşık 10 saattir uçuyordum ve yakında beni Boğaz vapurunda Çinli turistlerden simit dilenirken görürseniz,

şaşırmayın.

lütfen.

Rahat uçabilmek için içtiğim 2 duble viskiden sonra salak gibi olan kafam bir yandan, açlıktan ölmek üzere olan beynim sinyaller veriyordu.

N'olur. Ezgi. Yemek. Yapmış. Olsun.

Üzerimdeki klimayı kapatıp eşofman üstümü sırt çantama yerleştirdikten sonra hostesin imalı bakışları ile birlikte tekrardan yerime oturup kemerimi bağladım.

Şu an ona dil çıkarma istiyorum ama yapamam.

Piste yumuşak bir iniş yaptığımızda pilotun yanaklarından öpmek istedim. Yükseklikten değil ama genel olarak uçakların bu iniş problemlerinden korkuytordum. Küçüklüğümde babamla birlikte çok uçak kazası izlemiştik ve tam anlamıyla bir paranoyağa dönmüştüm.

Tam uçaktan inecekken businesstan gelen devasa bir çocukla tokuştum.

"Şey, pardon." dediğimde bana gülümseyerek geçmem için yol verdi. Siması bir yerlerden tanıdık geliyordu fakat tam olarak nerede gördüğümü gerçekten hatırlamıyordum. Körükten yavaşça ilerleyip bagaj alma bölümüne geldiğimde gördüğüm yoğunlukla büyük bir şaşkınlığa uğradım. Kendi uçağımın ismi yazılan ışıklı mışıklı tabelaya gittim ve beklemeye başladım. Daha diğer uçağın valizleri bitmemişti bile.Bende telefonumu çıkarıp biraz instagramda gezinmeye başladım, fakat karnım bir şekilde kendini belli ediyordu.

Bir görevliyle konuştuktan sonra bu uçağın valizlerinin gelmesinin en az 40 dakikası olduğunu ve herhangi bir uçak daha inecek olursa bagaj görevlilerin işinin daha uzun olacağını söyledi. Bende direk olarak köşede gördüğüm Burger King'e ilerledim.

Şu an İbrahim Tatlıses gibi ne duyarsam ağlama modundayım.

Kendime bir menü alıp paket yaptırdıktan sonra valiz kısmında beklerken yemeye başladım. Tamamiyle olmasa bile artık kendimi eskisi kadar aç hissetmiyordum ve bu beni akşama kadar bastırıdı.

Iron Man'li valizimi görünce içime serpilen sular Niagara Şelalesi gibiydi. Beklemeye mecalim kalmamıştı ve valizimi alıp direk dışarı yürüdüm. O sırada eve elim boş gitmemek için freeshoptan birkaç çikolata ve içki tarzı şeyler aldıktan sonra çıkışa geldim. Bacaklarım iflas bayrağını çekmişti ve artık dayanamıyordum.

Veeee şey, Ezgi 93839482948 saatte gelmediği için aldığım çikolataların birazını yemiş olabilirim.

Ama sadece birazını.

Biraz.

En sonunda gelen yolcu kapısından Ezgi reisi görünce içim biraz rahatlamadı değil.

Yıkıldım ama ayakta değilim.

Valizimi direk Ezgi'nin kucağına attım ve yok bagajmış arka koltuğa sıkıştırcakmışmış neymişse hiç uğraşmadan ön koltuğa geçip kemerimi bağladım. Ezgi artık bagaj hakkımı doldurup ek bagaj aldığım valizimle ne yaptı bilmiyorum fakat hiç oralı olmadığım kesindi.

"Kurban bayramı için oğlak falan mı getirdin, yoksa direk hayvan pazarını mı koydun?" dediğinde koltuğumu biraz geriye yatırıp kendimi rahat bir hale getirdim. "Hayır, sadece birkaç parça eşya. Kaç saatlik yolumuz var?"

"Yarım saat. Dunkin'e uğramak ister misin?"

"Bana Ice latte ve 24'lü donut paketi alır mısın? Ve evet hepsini kendim yiyeceğim. Teşekkürler."

Gözlerimi kapatıp bir 15 dakika boyunca uyuduktan sonra Ezgi'nin dürtmesiyle uyandım. Kahvemi alıp içmeye başladıktan sonra biraz daha kendime geldim.

Yaklaşık bir 10 dakika sonra eve ulaştığımızda bu sefer Ezgi'ye acıdım ve valizi yukarı çıkarmada yardım ettim. Aslında valizim bu kadar hafif değildi. Bagaj teslime getirene kadar canım çıkmıştı. Heralde uçak düşmesin diye içindekileri falan attılar.

Eve girip kendimi oturma odasına attıktan sonra klimayı açıp birazda olsa kendime geldim. Ohio Mohio dedik, Amerika dedik, bunlarda manyak teknoloji var sokağa bi soğutıcu koymuşlardır dedik.

Sonuç; Welcome to Adana.

Ezgi yemekleri hazırlarken bende biraz yayılmış, nickoledeon'dan eski gençlik dizilerini izliyordum. Dostum Victorius is my man Victorius is my nigı.

Yemeğimizi yedikten sonra "Saatte epey geç olmuş hanım, kalkalım artık" modundaki memur Nevzat Amca'ya bağladıktan sonra valizimi zar zor götürüp misafir yatağının üstüne attım.

Fermuarı açmamla birlikte şoke oldum. Ama bunlar benim kıyafetlerim değil ki?

Merhaba aşkitoperipellalarım. Bundan önce yazdığım hikayeyi esra erol ilişkisi gibi yürütemediğim için bıraktım. Artık burdan devam ediyoruz. Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. ÖPÜLDÜNÜZ!

Lottery | Cedi OsmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin