&7

2.6K 129 8
                                        


Alo Ashley " dedim sesime de yansıyan heycanla.

" ..... "

Korkuyla " Ashley " dedim.

"...... "

Karşı taraftan ses gelmeyince iyice gerildim, tekrardan seslendim Ashley'e. Fakat değişen bir şey olmamıştı. Stresten tırnakları mı kemirmeye başlamıştım bile. Neden açmıyor ki?

Birkaç defa arama yapmama rağmen geri dönüşüm olmamıştı. Ashley cevap vermemişti aralarıma. Kevin telefondan bir kadın sesi duyduğrunu söylemişti. Peki şimdi neden ben aradığımda açmıyor?

Hayal kırıklığıyla telefonu kulağımdan çekerek umutsuzca ekrana baktım. Çırpınışlarım boşa çıkmıştı. Yüreğimde oluşan küçük umutu da bu şekilde elerim in arasından kayıp düşmüştü.

Gözüme siyah perdenin inmesiyle geriye doğru sendeledim. Başıma giren şiddetli ağrıya inledim. Başım dönüyordu. Kendime gelebilmek için gözlerimi bir dakikalığına kapatım. Gözlerimi actığim da ise yemek odasında kimseyi göremedim. Gözlerimi ovuşturma ma rağmen değişen bir şey olmamıştı.

Herkes nereye gitmişti?

Gözlerim kendiliğinden karanlığa teslim olduğunda elimden bir şey gelmemiştim. Sıkı duran gözlerimi açtığım da kaşlarımı çatarak bulunduğum yeri inceledim. Kendimi sarayın yemek odasında değilde bir ormanda bulmayı beklemiyordum. Ben buraya nasıl geldim?

Yüreğime işlenen korkuyla etrafı inceledim.

Savunmasız ve yalnızdım.

Etraf sesiz ve ürkütücüydü.

İçgüdülerim benim yürüme mi değilde durmadan koşmam gerektiğini fısıldıyordu bana. Karanlık ormanda in cin top oynuyordu. Büyük bir sesizlik hakimdi ormanda bu durum korkumu daha da artırıyordu. En azından bir kuş veya ne biliyim bir ses duyma isteğim oluşmuştu.

Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak birkaç adım atım. Gözlerim Kevin ve Jack' ı aradı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Sağ tarafa döndüğüm sıra da arkamda duyduğum hışırtılı sesle durdum. Arkamı döndüğüm de kimsecikleri göremedim. Etrafı incelerken birisinin adımla seslendiğini duydum.

Duydum fakat ne adımla seslenen kişiyi görebildim ne de başka bir şey. Bana seslenen kişinin sesi inceydi. Pes ederek burdan çıkmak için yol aradım. Etrafı mı dönerek yolu bulmaya çalıştım.

Sağa dönmemle bir yaşlı kadınla burun buruna gelmem bir olmuştu. Şaşkınlığı mı üzerimden atamadan yaşlı kadın kolumdan tutuğu gibi beni çekmesiyle affalandım.

Üstünde uzun kahverengi sade bir elbise vardı. Beyaz saçlarını iki yandan örmüş ve yaşlı gözleriyle bana bakıyordu. Elinde asaya benzer bir şey vardı. O da beni inceliyordu. Onu inceledim gibi.

Fakat ben onu merakla incelerken o yüzündeki tuaf sırıtışla bana bakıyordu.

Yaşlı kadın sağ elimi tutarak avcumdaki ince çizgileri incelemeye başladı. Korkarak ona bakıyordum. Dilim tutulmuş gibiydi, yaşlı kadının yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme yer edinmişti.

Bundan korkmalı mıyım bilemedim.

Yaşlı kadın fısıldayarak " Ölüm " dedi.

Ölüm kelimesin duymam ürpermeme yetmişti.

Sonun da kendimi toparlayarak " Sen de kimsin? Neyden bahsediyorsun?" dedim.

Yaşlı kadın siyah gözlerini üzerime sabitleyerek;

Geçmişe  YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin