22. Bölüm: Dostluğun Acımasızlığı

48.1K 2.6K 3.7K
                                    

"Güveni parçalayan yalanlara...''

BÖLÜM 22

🎼 Britney Spears - Criminal 🎼

1 yıl önce

Önümdeki yumurtayı bitirmeye çalışırken kusmamak için çabalıyordum. Tam karşımda oturan Umay abla, yemeğimi bitirmem için tehditkâr gözlerle beni izliyordu. Midem hiçbir şeyi kabul etmezken bulanmaya başlamıştı. Ama sesimi çıkarmadan yemeye devam ettim. Çevremdeki insanların bana üzülmesine, acımasına son günlerde hiç tahammül edemiyordum. Bu yüzden dedikleri her şeyi dinleyip iyi rolü yapıyordum.

Geçen hafta Ener ve Eylül'ü o şekilde gördükten sonra yanımda beliren Yağız'a sığınmıştım. "Peşimden gelme," dememe rağmen beni dinlememişti. Gördüğüm manzarayı o da izleyip bana sarılmıştı. Hıçkırıklarım ile orada olduğumu belli etmeden beni uzaklaştırıp yanımdan ayrılmamıştı.

Bir haftadır annemin tüm evi inleten sesini dinliyordum. Öğrendiklerinden sonra dayanamayıp Eylül ve Ener'in ailesi ile kavgaya tutuşmuştu. Sadece biz değil ailelerimiz de parçalanmıştı. Beraber gittiğimiz tatilleri ve etkinlikleri düşününce içim burkuldu. Artık hiçbiri olmayacaktı. Aramızda öfkeden ve nefretten başka bir şey kalmamış gibiydi.

Eylül'ün ailesi yaşadığım ihanetten çok bebekle ilgilenmişti. Özellikle Ener'den olması ortalığı iyice karıştırmış, aile bireyleri arasında savaş çıkarmıştı. Açıkçası ne yaşadıkları artık umurumda bile değildi. Yağız ve Umay abla ile vakit geçirip aklımı dağıtmaya çalışıyor, annemin öfkesinden uzak durmak için uğraşıyordum. Eğer babam olmasa ne yapardım bilmiyorum. Her an yanımdaydı. Çoğu şeyi ben istemeden anlayıp yardımcı oluyor, benimle sonuna kadar ilgileniyordu. Son bir haftadır işe daha az gidiyor, tüm görüşmeleri telefonla halletmeye çalışıyordu.

Kapıdan giren birini fark ettiğimde o tarafa döndüm. Karşımda beliren babam gülümsedi. "Nasılsın, canım?"

"İyiyim babacığım, sen?"

Gözlerinin altındaki şişliği gördüğümde üzüldüm. Hepsinin nedeni benim çaresizliğimdi. Ben ağlayıp kahroldukça onlar daha kötü oluyor, öfkelerini çıkaramadıkları için sadece beni izlemek ile kalıyorlardı. İçimdeki fırtınayı dindirebilecek güçleri yoktu. İmkanları istedikleri kadar zorlasınlar, istediklerini sunsunlar fakat hiçbiri bu duygunun ilacı olmayacaktı.

"Harikayım!" dediğinde gülümsemeye çalıştım.

Harika olmadığını biliyordum. Hepimiz birbirimize rol yapmaya başlamıştık. İyiymiş gibi yapıyor, yalandan gülümsemeler saçıyorduk.

Kalan peyniri de zorla ağzıma tıktığımda tüm tabağım bitmişti. Gülümseyerek Umay ablaya baktığımda beni alkışlamaya başladı.

"Bir haftanın sonunda ilk defa tabağındakilerin tamamını bitirdin!"

Bir yandan söyleniyor diğer yandan alkışlamaya devam ediyordu. Gözlerimi devirip hareketlerini abartılı bulduğumu belirterek konuştum.

"Ben odama çıkıyorum."

Umay abla kafasını sallayıp önündeki tabakları toplamaya başladı. O işine koyulmuşken ben de biraz dinlenebilirdim. Mutfaktan çıkmak istediğim sırada babam seslendi.

"Asel!"

İçimi rahatlatan sesine döndüm. Yanıma gelip elimden tuttu. "Sürekli odandasın. Biraz sahile çıkabiliriz. Dışarıda yürüyüş yapabiliriz."

ASELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin