KAYBOLUŞ 2

11 1 0
                                    

Yanaklarinin kizardigini hissedebiliyordu.Denizden vuran soğuk rüzgar yanaklarina çarpıyor, onu uyandırmak istercesine kendine getiriyordu ve her seferinde tekrar kurduğu hayalden uyaniyordu fakat bu uyanış tatlı bir sabaha doğru değil,cehennemin kazanına doğruydu sanki.Eve doğru yürümeyi tercih etmesinin de sebebi buydu aslında.Tüm yol boyunca rüzgardan onu kendisine getirmesini istemişti.

Hava kararmak üzereydi,gri bulutlar İstanbul'un tepesinde onu gözetleyen bir anne gibi dolanıyor,her an ağlamaklı gözlerle bakan gökyüzü Ahu'yu uyarıyordu."Eve gitme!".

Ahu,tüm cesaretini toplayarak merdivenleri çıktı,elini sımsıkı yumruk yapıp kapıyı çaldı.İlk çalışında içeriden hiç ses gelmedi.İkinci çalışında ise annesi kapıyı ölüm çalmış gibi açtı ve onu karşısında görür görmez kolunu sımsıkı tutup içeri çekti.Telaşlı anne,kızını öyle bir savurdu ki Ahu neredeyse kafasını duvara çarpıyordu.Kadın tekrar kızın koluna parmaklarını geçirdi,öyle sert bir tutuşu vardı ki Ahu,annesi onun kolunu bıraktığında parmak izlerini kolunda 4 gün taşıdı.

"Neredeydin sen?Nerede! Seni aradım bütün gün."

Ahu hiçbir şey demeden annesinin suratına baktı.Bu dişleri birbirine kenetlenmiş,suratı kıpkırmızı olmuş ve alnındaki damarlar su yüzüne çıkmış sinirli kadın,onun annesi olamazdı.Kadın hızla elini kaldırdı ve Ahu'nun kuzguni saçlarına doladı parmaklarını,güçlü bir hareketle aşağı,kendisine doğru çekti onu saçlarından.Sinirden kızıllaşmış beyazlarının sağa sola doğru hareket ettirdiği gözlerini kocaman açarak kızının gözlerine baktı.

"Neredesin sen,kiminle gezdin bütün gün,arkadaşlarını da aradım ama bilmediklerini söylediler!" Avazı çıktığı kadar bağırıyordu.Ahu,sinirlenmek istiyor,onun sert ellerinden kurtulup bağırıp çağırmak,Nico'ya gittiğini,bundan sonra hep de gideceğini haykırmak istiyordu.Onun yerine sessiz kalmayı tercih etti.Sadece,annesi küçükken tarayıp kafasını acıtmaya kıyamadığı saçlarını aşağı doğru çekerken Nico'yu düşündü.

"Nico olsaydı..." dedi kendi kendine . "Nico annemin saçlarımı çektiğini görseydi kim olduğuna aldırış etmeden ellerine dalardı",diye düşündü.En azından onu kurtarmış olacaktı.

Bu kadar adi olan neydi Ahu'da? Ne yapmış olabilirdi? 17 yaşındaydı ve annesinin neyi yapıp neyi yapmayacağını çok biliyor olması gerekiyordu.Lakin ona güvenmediğini 4 yıldır hissediyordu Ahu.

"Bundan sonra," dedi kızgın kadın.

"Bundan sonra ben de seninle geleceğim.Bakalım bir daha gidebilecek misin barlara marlara?"

"Bar mı?" diyebildi ancak Ahu.

"Bar" kelimesini duyunca ayağının altındaki yer,çekilip alınmış gibi hissetmişti.Kimsenin ağzından annesi dillendirinceye kadar bar kelimesi çıkmamıştı.

"Ben bara falan gitmedim anne,ne diyorsun?"

Kadın,siniri biraz yumuşamış olacak ki kızın saçlarını yavaşça bıraktı.Fakat o keskin bakış hala aynı yırtıcılığındaydı.

"Bundan sonra nereye gidersen,ben de seninle geleceğim."

Bunu duyan genç kız,Nico'yu düşündü.Eğer bir daha onu göremeyecekse,çocuğun onun yanına gelmesinin bir anlamı yoktu.Bir daha adını ağzına almasının,bir daha birbirlerine gülümsemelerinin hiçbir anlamı yoktu.Bir daha onu görmesinin anlamı yoktu,buraya kadardı,bitmişti.Nico,artık onun için olmamalıydı.Nico'nun bambaşka bir kıza aşık olduğunu düşündü.Onunla mutlu olacak,elini tutacak,sarılacak ve belki de onunla evlenecek.O kız çok şanslı bir kız olacaktı ama mutlaka kendisi olmayacaktı.Nico'nun başka bir kıza aşık olduğunu düşünmek bile kalbinin sert eller tarafından kağıt gibi yırtılmasına yetiyordu.

ACHERONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin