*6*

119 7 2
                                    

Ne kadar sıkıcı bir bölüm oldu bu böyle ya aklsdhfakjg

***

''Heey, bu anahtarı kim attı benim cebime?'' Niall' ın kelimeleri yayarak ve peltekçe konuşması çok içtiğini düşünmeme neden olmuştu. Hiçbir zaman içkiyi sevmemiştim ve tadı iğrençti. Kim tadı kötü olan bir şeyi zevk için içerdi ki? Ayrıca hiçbir acıyı temizlediği falan da yoktu, aksine sabah kalktığında büyük bir baş ağrısı da hediyesi oluyordu.

 Olduğum odanın kapısının anahtarı olduğunu düşündüğüm şeyin sesini duydum. 

''Onca zamandır anahtar sendeydi ve sen bize söylemedin mi Niall?'' dedi tıslayarak Zayn. Demek ki çok sinirlenmişti.

''Ben nereden bileyiim bee'' dedi ve bir hıçkırık sesi duydum. Ardından bir kıkırtı. Bu çocuk olduğundan fazla içmişti.

''Gidip uyumalısın Niall. Bizim için en iyisi bu olur, dostum''  dedi Liam ve Niall' ın mırıltılarıyla ayak sesleri işittim. Ardından kapının kilidi açıldı ve sonunda bikaç insan yüzü gördüm. Fakat herkesin bana doğru bakması bir kız değilde daha çok yeni keşfedilmiş hayvan gibi hissetmeme neden olmuştu.

''Hey! İyisin değil mi?'' dedi Louis. Onlara mal gibi baktığımın farkındaydım fakat beynim durmuş gibiydi. Gerçekten, yapacak bişey bulamıyordum. 

Bi anda titredim ve kendime geldim. Sonradan neler olduğunu beynim hatırladı ve yüzümü ekşittim. Acemi birileri tarafından kaçırılmıştım, annemin ve babamın bunlardan haberi bile olmamış mıydı? Beni bu kadar önemsemiyorlar mıydı yani? Ayrıca burada ne kadar kalacağımı da bilmiyordum. Acemi oldukları her hallerinden belli oluyordu, kaç yıldır yapmış olsalar da öyleydi işte. Oldukça saf görünüyorlardı fakat beni burda öldürebilirlerdi. Katillerin ne zaman ne yapacakları hiç belli olmazdı. Yani, okuduğum kitaplar ve filmlerde öyleydi.

''Çocuklar, bu kız hiç iyi değil.'' Louis tekrar konuştu ve aniden yüzümü ona döndüm. Tek kelime bile etmek istemiyordum. Ailemin beni bu kadar değersiz görmesi... Oldukça kırıcıydı.

''Korkutucu olmaya başladı bu iş.'' dedi Harry ve fısıldayarak devam etti. Sanırım benim duymayacağımı düşünüyordu. ''Durun ben şu kızı bir kontrol edeyim''

''Ben iyiyim.'' dedim ve olduğu yerde durdu. 

''Fakat ağlayacak gibi duruyorsun. İyi olduğundan emin misin Blair?'' Dışarıdan yüzümü görmek istemezdim. Çirkinliğime çirkinlik katmış olmalıydım.

''İyiyim dedim. Uzatmayın.'' dedim ve kelepçeli ellerimle onlara sırtımı dönmeye çalıştım. Ben burada kalmak istemiyordum ve lanet olsun, benim burada olmamı sağlayacak hiçbir suçum yoktu!

***

ZAYN 


Sabahın köründe uyanmaya artık alışmıştım. Ve sanırım bu böyle devam edecekti. Yeni bir uğraşımız vardı. 

Blair... Bizi gerçekten hatırlamadı. Aptal Zayn! Kaç yıldı oldu? Kız nasıl hatırlasın ki. Onu senelerce düşünen, aklından çıkaramayan sadece sendin. Blair' in bizi hatırlamasını beklemek imkansızdı. Ama yine de bir umut vardı içimde. Fakat o da bitmişti. Seneler önceki Blair' imiz gibiydi, hala inatçı ve huysuz. Fakat artık benim Blair' im değildi o, yabancı bir kızdı sadece.

Şimdi sigara yakma bahanesiyle dışarıya çıkmıştım. Aslında Blair' in babasını arayacak ve onu tehdit edecektim. İçerde olan arkadaşlarımız için bunu yapmak zorundaydık. Blair' i sadece onun için kaçırmıştık. Eğer bizi tanısaydı ona tüm gerçekleri anlatacak ve bizim yanımızda olma teklifini sunacaktık fakat düşündüğümüz hiçbir şey olmamıştı. Elimizden gelen tek şey Blair' i babasına karşı kullanmaktı. 

Arkadaşlarımıza sözümüz vardı. Hangimiz kurtulur, diğeri yakalanırsa kurtulan yakalananı kurtarmak için herşeyi yapacaktı. Bizde onun için uğraşıyorduk. Umarız ki bu iş umduğumuz gibi olur. 

Kağıtta yazan Blair' in babasının numarasına baktım ve telefona tuşladım. Biraz beklettikten sonra açmıştı. Sesi nedense endişeli geliyordu.

*Kızı kaçırıldığı için olabilir mi seni aptal* Evet, iç sesimden gelen ses cevabı vermişti. Kafamı dağıtmaya çalışarak dikkatimi konuşmaya vermeye çalıştım. Konuşmayı ben yapacaktım. Aramızda öyle kararlaştırmıştık.

''Alo. Orda mısınız?''  Sesimi düzelttim ve konuşmaya başladım.

''Merhaba Bay Lattanzi.''

''Kimsiniz tanıyamadım?''

''Kim olduğum önemli değil. Farketmişsinizdir ki kızınız yok. Ve tahmin etmişsinizdir ki kızınız elimizde. Sizden küçük birşey isteyeceğiz. Aksi takdirde, o çok sevdiğiniz kızınız zarar görebilir.'' Oldukça ciddi çıkarmaya çalıştığım sesim korkunç çıkıyordu. Bi an sesimin kendime ait olmadığını düşündüm. Diğer görevlerde de böyleydi. Birkaç adam öldürmek zorundaydık. Zorunda olmasaydık kesinlikle öldürmezdik fakat bu işi yapmazsak patronlarımız bizi öldürürdü. Bizde ölmek yerine öldürmeyi seçmiştik. 

''Sen ne dediğinin farkında mısın? Ben şu anda işimin başındayım ve kızım evinde oturuyor. Dalga geçecek başka birini bulun çocuklar, şimdi sırası değil.'' Bu adam neden bu kadar sorumsuz bir insandı? Endişeli gelen sesi kızıyla ilgili sanmıştım fakat işinden dolayıymış. Kızı öldürülse ruhu duymayacaktı adamın.

Bi an Blair' e acıdım fakat hemen geçti. O bizi unutmuştu. Hayaller kurduğum kız, gelecekte evlilik planları yaptığımız kız beni unutmuştu. Umrumda değildi. Belki biraz umrumda olabilirdi, ya da tamamiyle umrumdaydı, evet.

''Bak babalık. Ben burda ciddi birşey konuşuyorum ve kızın gerçekten elimizde. Şaka falan yaptığımız yok. İstersen kızının sesini duyabilirsin.''  Cevap vermedi ve ben sessizliğinden fırsat bularak devam ettim.  

''Kızını herşeyden çok sevdiğini  ve en zayıf noktanın da bu kız olduğunu biliyoruz. Şimdilik kızının elimizde olduğunu bil yeter. Yarın seni arayıp daha detaylı konuşacağız. Bilirsin, kızınla şu anda önemli bir işimiz var.'' dedim ve gıcık şekilde güldüm. Bunu yapmak zorundaydım. Kendime defalarca kez hatırlatıyordum. 

Sadece nefes alışverişlerini duyuyordum ve bu oldukça sinir bozucuydu. Neden konuşmuyordu?

''Ha bu arada'' duraksadım. ''Bu işe diğer polis arkadaşların karışmazsa çok seviniriz. Yoksa ne olacağını sen biliyorsun.'' dedim ve yüzüne kapattım. Bu iş gerçekten çok zordu. 

''Biliyor musunuz? Boku yedik.'' dedi Liam ve gülmeye başladı. Sonra hepimiz gülmeye başladık. Ağlanacak halimize gülüyorduk.

Lingering History | Zayn Malik FanFic. |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin