❇️❇️❇️
Ertesi gün uyandığımda nerede olduğumu anlayamadım. Hemen ardından Alya'nın evinde kaldığımı hatırladım. Kalktım ve dün akşam Alya ile düzenlediğimiz dolaba yöneldim ve güzel pembe üstüne beyaz puantiyeli bir elbise giydim.
Salona geçtiğimde Alya "Vayy. Elbise yakışmış. Çok güzel olmuş." dedi gülümseyerek.
"Teşekkür."
Alya "Hala az konuşuyorsun. Ama hiç konuşmamandan iyidir." dedi ve kıkırdadı.
"Demek konuşmaya başladın."
Arkamdan gelen sesle, sesin geldiği tarafa döndüm. Bu Adrian'dı. Yanaklarım yine yanıyordu. Kesin kızarmıştım. Yaaa niye bu adamın yanında hep kızarıyorum. Ooof of.
"Hey! Sana Paris'i gezdireyim mi? İster misin?" dedi yeşil gözlerin sahibi.
"Evet." dedim kısaca
"Adrian bana da fazlasını söylemedi." dedi Alya yanıma gelerek.
"Peki adını söyledi mi?"
"Ben Marinette." dedim hızlıca.
"O zaman bayan Marinette benimle Paris'i gezer misiniz?" dedi önümde eğilerek.
"Elbette beyefendi." dedim eteklerimi tutarak.
"Tamam hanımefendi gidelim mi?"
"Tamam." dediğim anda beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkardı.
"Pekala ilk nereye gitmek istersin?"
"Eyfel kulesi."
"Muhteşem seçim. Hadi arabaya." dedi Adrien, muhteşem gülümsemesiyle.
"Tamam."
Arabaya bindiğimde oda yanımdaki sürücü koltuğuna oturdu ve Eyfel kulesine doğru yola çıktık.
***
Eyfel'e geldiğimizde Adrian'dan pamuk şeker istemiştim. Adrian şekerim alırken gözüme yaşlı bir kadın çarptı. Çekik gözlü ve kısa boyluydu. Yerde gözlüğünü arıyordu yanına gittim ve gözlüğünü ona verdim. Daha sonra da kalkmasına yardım ettim. Adrian'ı gördüğümde beni arıyordu. Koşarak yanına gittim ve pamuk şekerim aldım.
Adrian'ın Ağzından
Marinette pamuk şeker istedi. Bende yakınlardaki satıcının yanına gittim ve tam şekeri alacakken yerde duran yaşlı bir adam gördüm. Çekik gözlü ve kısaydı. Yerde duruyor ve bastonuna uzamaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Hemen yanına koştum, bastonunu verdim ve kalkmasına yardımcı oldum. Ardından şekeri alıp Marinette'i bıraktığım yere gittim. Orada yoktu. Biraz bakındım ardından onu asyalı bir kadına yardım ederken gördüm. Kadına yardım ettikten sonra bana baktı ve koşarak yanıma geldi. Pamuk şekerini aldı ve yemeye başladı. O gün Paris'in en önemli yerlerinin hepsini dolaştık. En sonunda bir binanın çatısına çıkıp Eyfel'e baktık o anda Marinette kollarımda uyuya kaldı.
Onu Alya'nın evine getirdiğimde hâlâ uyuyordu. Marinette'i kucağıma alıp odasına götürdüm ve yatağına yatırdım. Alya'ya selam verip çıktım çünkü bende en az Marinette kadar yorulmuşum.
***
Eve geldiğimde direk yattım. Sabah kalktığımda bilgisayar masamın üstünde bir kutu buldum. Kutu siyah renkte ve üzerinde kırmızı desenler vardı. Kutuyu açtığım anda odayı yeşil ışıklar kapladı. Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Tekrar açtığımdaysa karşımda kediye benzer bir şey vardı.
Marinette'nin Ağzından
Sabah uyandığımda odamdaydım ama ben buraya geldiğimi bile hatırlamıyorum. Bunları boş verdim ve aynalı masada kendime baktım. Yorgun görünüyordum. Aynaya bakarken gözüme daha önce hiç görmediğim bir kutu çarptı. Siyah üzerine kırmızı desenleri vardı. Kutuyu açtığımda odayı kırmızı ışıklar kapladı. Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Gözlerimi tekrar açtığımda karşımda kırmızı alnında siyah bir benek olan bir böcek vardı.
😊410 kelime😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı ve Kara Kedi Aşkı ✓
Fanfic5 gün öncesine kadar deniz kızlarının varlığına bile inanmazken şimdi sevdiğim kız, bir deniz kızı. (İkinci kitap vardır ve tamamlanmıştır) ~~~ Başında ❇️ işaret olan bölümler sonradan düzenlenmiştir.