Düzenleme Tarihi: 13.05.2021
Son Düzenleme Tarihi: 1.01.2023Taşındığımız yer ıssız bir yerdi.. Çoğu kişiyi korkutucak olan bu yeri ben sevmiştim. Bu ıssız yer beraberinde sessizlik ve sakinlik getirmişti ve ben sessizliği, yalnızlığı severdim.
Annem hemşire olduğu için belli bir yaşımdan sonra annem nöbetteyken evde tek kalıyordum ikizim yatılı okulda okumayı tercih etmişti.
Buda yalnızlığa alışmama korkularımı erken yaşta yenmeme ve kendimi her türlü şekilde savunmamı öğrenmeme neden olmuştu onunda bunlar üzerinde etkisi olduğunu atlamamalıyız.
O, beni mahveden oydu. Ben kendimi toparladım ama içimde hala kocaman yara var hala kanıyor o yara.
Güzellik göreceli bir kavram ama kendimden memnunum. Simsiyah omuzlarımda küt kesilmiş saçlarım var çok havalı dursalarda bazen postişler yardımı ile uzatıyorum. Sıradan kahverengi gözlerim ve alışılagelmiş bir fiziğim var.
Annem yine tayinini istemişti ve artık istanbuldaydık. Küçük bir tatil kasabasından böylesine büyük bir şehire gelmek insanı sarsardı haliyle bende sarsılmıştım.
Büyük bir nakliye kamyonuyla Marmaris'ten İstanbula gelmiştik. Tüm günümüz eşyaları yerleştirmek ve evi temizlemekle geçmişte, gerçekten çok yorulmuştum.
Elimdeki toz bezini kovaya atıp koltuğa yığıldım. Yorgunlukla gözlerimi kapatmışken sessiz salonda karın guruldamam duyuldu. Tüm gün koşturmaktan bir şey yememiştik.
Annemle bakıştık " İki sokak aşağıda market gördüm gelirken oradan bir şeyler alsana kızım acıktık ikimizde." Dedi. Yorgunca bakıp kafamı salladım. "Üstümü değiştireyim gideyim anne." Dedim. Bir jean ve askılı badi giymiş belimede dolabımda her rengi olan oduncu gömleklerimden rastgele birini alıp bağlamıştım. Burukça gülümsedim bir insana nasıl her şey onu hatırlatır ki?
O sırada annem markete gitmem için para vermişti. Parayı telefon kılıfıma sokuşturup telefonuda cebime koydum çıkmadan saçımı ellerimle düzelttim converselerimi giyip evden çıktım.
Şimdi tek bir sokağını bile bilmediğim yerde kaybolmadan marketi bulmalı üstüne birde kaybolmadan geri eve dönmeliydim. Derin bir nefes alıp iç güdülerime güvenerek sola doğru yürümeye başladım.
Hava burada çok serindi üşümüştüm belimdeki gömleği çıkarıp üstüme geçirdim. İstanbula alışmak başlı başına bir belaydı sanırım. Dümdüz ilerlemeye devam ederken çıkmaz sokağa girdiğimi anladım. Karşımda bir grup erkekle bakışıyordum. Hiç tepki vermeden sokaktan hızlıca çıktım ve ters yöne ilerlemeye başladım. Ben iç güdülerimide iç güdülerime inan kendimide neyse sakinleş Lavin sakinleş en azından olaysız çıktık o sokaktan.
Sonunda marketi görmüştüm dört beş adım uzağımdaydı. Hızlı adımlarla markete girip market arabası aldım reyonlar arasında dolaşmaya başladım. Markette neredeyse kimse yoktu ancak hemen ardımdan bana ait olmayan ayak sesleri duyuyordum. Sakinleşmek için arabanın tutacağını iyicene sıktım ve bu günlük yeterli bir şeyler aldığımı anlayınca hızla kasaya gittim.
Eşyaları kasaya yerleştirip poşetlemek için kasanın diğer ucuna geçtiğimde ayak sesini duyduklarımın o çıkmaz sokakta gördüğüm grubun içinde ikisi olduğunu fark ettim. Bunlarla orada göz göze gelmiştik. Ellerinde sadece bir şişe su vardı. Çok kurcalamak istemiyordum ama buraya gelene kadar bir sürü büfe görmüştüm sadece bir su için bu kadar uzak markete gelmeleri sadece bana tuhaf geliyor olamaz değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Çete
JugendliteraturO buradaydı. Bulmuş muydu beni? Gözlerimin içine bakıp her bir adımda bana yaklaşmasının başka anlamı olamazdı! Peki şimdi ne yapacaktım? Kaçmalı mı yoksa kalmalı ve sonumu mu beklemeliydim?