"Buraya dokunarak yazmaya başla.."
*****
İdil Yaz Çağlı..
Devam edecek...
Bu kadardı.
Son gibi gözükmeyen iki kelime, devamının gelmemesiyle son olmuştu.
İlk önce bir bahar ayını atlatmıştım, devamını getirememiştim. Hemen ardından ikinci bahar ayı gelmişti, kalemimi bir kez olsun oynatamamıştım.
Ve şimdi, şimdi ise üçüncü baharı geride bırakmıştım. Tüm okurlarım inatla, pes etmeden yeni kitabı bekliyor olsalar da yeni bir kitap yoktu.
Çünkü o yoktu.
Uzun bir süredir sosyal medya hesaplarıma bakmak istemiyordum çünkü hala unutulmamıştım. İkinci baharı da kitap yazamadan atlattığımda insanlar vazgeçer, bende yavaş yavaş unutulurum diye düşünmüştüm.
Kitaplarım en arka raflarda çürüyüp gider, yayınevim daha da kitabı basmaz diye düşünmüştüm.
Öyle olmamıştı.
Sanki her geçen bahar okurlarımı daha da hırslandırıyordu. İkinci kitabın çıkması için daha da mücadele etmeye çalışıyorlardı ama elime kalem almayalı koskoca üç sene olmuştu.
Bu üç senede ise yalnızca iki kere kitap fuarına gidebilmiş ve okurlarımla orada buluşabilmiştim.
Fazlasına gücüm yoktu, beni unutmak zorundaydılar.
Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı önümdeki çiçek dolu vazodan çektim. Kucağımdaki laptobumun birkaç saattir tek görevi bacaklarımı ısıtmaktı. En kısa zamanda yenisini almalıyım diye düşünsem de, yenisini almaya korkuyordum.
Tekrar yazmaya başlamaktan korkuyordum.
Uzun bir süredir dokunmadığım için parlaklığı kısılan ekranın aniden açılmasıyla kaşlarımı çattım. Kimsenin bana ait olduğunu bilmediği, kendi yazdıklarımı kötülediğim o hesaba tıkladım.
Hikayenin devamını getirmen dileğiyle, tabii bu yalnızca bir hikayeyse.
Merih Ege.Yazan isim oturuşumu biraz daha düzeltmemi sağlarken kalp atışlarımı uzun bir süredir bu kadar düzensiz hissetmemiştim.
Üç bahar boyunca.
Parmaklarım klavyenin üzerinde dolaşsa da herhangi bir şey yazamıyordum. Sakin bir şekilde hesaba tıkladım. Hesabın profil resmi yoktu, kendisine ait olmadığı oldukça belli olan bir hesaptı. Kullanıcı ismine dikkatli baktığımda kaşlarım bu kez daha da çatıldı.
Yaklaşık iki yıldır bu hesabı kullanıyordum ve yalnızca dört kişi hesabımı takip ediyordu. Bu dördünden birisi kitabımın en büyük hayranlarından biriydi, post atıp kitabımı kötülediğim zamanlar birçok okurlarımı hesaba salarak beni linçletiyordu.
Diğer ikisi bir çekiliş yüzünden beni takip etmişlerdi, takip ettikleri günden beri ise bir kez olsun aktif olmamışlardı.
Ama bu hesabı biliyordum. Her gönderimi inatla beğenip, her seferinde yaptığım kötü yorumları destekler niteliğinde yorumlar bırakıyordu. En başından beri beni sevmeyen birisi olarak düşlemiş ve kendimi bir nebze mutlu hissetmeye zorlamıştım.
Ama bu hesap O'na aitti.
Merih Ege Baysal'a.
Benim ilk ve son aşkıma.
Yazdıklarımın kahramanına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LADES (düzenlemede)
HumorKitabımın son satırlarıydı. Bir gün herkes ait olduğu yere döner. Bu yer bir şehir, bir mahalle, bir sahil, bir kişi olsa bile.. Okyanus gözlü çocuğa vedam olsun. Ve hemen arka sayfasına yazdığım yazı geldi gözlerimin önüne; Dön, dön ki hikayeniz de...