Bölüm şarkısı: Elliott Smith - Between The BarsFotoğrafta Gülümsün var arkadaşlar :)
Aile: Evlilik ve kan bağına dayanan, karı-koca, çocuklar, kardeşler arasında ki ilişkilerin oluşturduğu toplum içinde ki en küçük birliktir . Aile bir toplumun temel toplumsal kurumlarından biridir.
Gülümsün; derste öğretmeninden duyduğu bu tanımı duyalı kaç sene oluyordu. Çok küçükken 1. sınıfta duyduğu bu tanımın kelimelerinin her biri mıhlanmışçasına duruyordu hafızasında. Buruk bir gülümseme peyda oldu dudaklarında. Şimdi ise Edebiyat dersinde hocasının sorduğu soru ile bu tanımın aklına gelmesine engel olamadı. Kulaklarında hocasının sorduğu sorunun yansımasıyla deja vu hissini yaşadı.
-Evet arkadaşlar; yuva size neyi ifade ediyor ?
Sınıftaki öğrenciler "sıcacık, sevgi dolu, huzurlu ve güvenli bir yer", olarak tanımlamalarını sürdürürken daha derin düşüncelere yelken açmıştı Gülümsün. Neden diğer arkadaşları gibi gözleri parlayarak sıcacık, mutlu, huzurlu, güvenli bir yer olarak tanımlayamıyordu. Şimdi ise Edebiyat dersinde duyduğu şey karşısında kendisine sorular sormaya başlamıştı. Neden herkes gibi mutlu bir ailesi yoktu ki sanki. Bu kız ne yapmıştı ailesine? Neydi ailesinin ona beslediği nefret ama dışarıya mutluluk pozları vermelerinin nedeni neydi?
Edebiyat hocası bu durumu fark etmişçesine yanına geldi.
- Gülümsün ?
Gülümsün öyle bir dalmıştı ki. Bir an da kendine gelince huzursuzca kıpırdandı yerinde.
-Efendim hocam ?
-Senin aklına neler geliyor ?
Gülümsün düşündü. Düşündü ama kocaman bir salonun, kapalı kapıların, soğuk duvarların, kocaman bir sessizliğin ve çoğu zaman yalnız yemek yemenin burukluğu içinde ne cevap vereceğini düşündü.
Tam o sıra da okuduğu kitaptan etkilendiği bir sözü hatırladı.
-Çiçero; "PayIaşıIan bir sevinç iki kat oIur, payIaşıIan bir acı yarıya iner. " der hocam. Size kısaca yuva kelimesinin aklıma çağrıştırdığı iki kelimeyi söylemek istiyorum. Yuva sevinçlerimizi ve acılarımızı paylaştığımız yerdir.
-Aferin Gülümsün. Her zaman ki gibi harikasın. Şimdiye kadar ki en beğendiğim cevap senin cevabın.
Gülümsün yine her zaman ki gibi herkesin kıskançlıkla baktığı etkiyi yaratmıştı kendisinde.
Okuldan eve geldiğinde anahtarlarıyla kapıyı açtı. Son senesiydi. Hayatını yönlendirecek bir sınava girecekti. Ailesinin umrunda değildi.Ne başarılı olduğu ne de derslerden düşük aldığı ve neyi hedeflediği, kızlarını tanımıyorlardı. Hoş Gülümsün ismini bile çoğu zaman unuttuklarını düşünüyordu.Odasına girdi ve üstünde ki üniformalardan kurtuldu ve kendini duşa attı.Sıcak suyun altında aklında ki düşüncelerin, soruların buhar olup uçmasını diledi.
Gülümsün, saçlarını tarayıp, kuruturken bir kere olsun annesinin saçlarını değil taramak, kurutmak en ufak bir kere bile dokunduğunu hatırlamıyordu başına. 17 yaşındaydı. Neydi bu yük ? Ne yapmıştı ki sanki onlara ? Ama bir gün, her sene bir gün annesi ve babası o bir gün boyunca çok ama çok değişiyorlardı. O bir gün zaman dursun istiyordu. Öyle mutlu kalmak istiyordu onlarla.
Hayır tabii ki o bir gün Gülümsün'ün doğum günü veya önemli bir tarih değildi.Neydi o günün özelliği.Anlamıyordu. 1 Mart'ın özelliği neydi ki.Halbuki kaç defa sormuştu anne babasına. Ama kocaman bir sessizlik ve hemen bir hışımla yanından ayrılmaları. O yüzden bu soruyu sormaktan çekiniyordu. Çünkü ondan nefret edercesine bir kaçıştı onların ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maviye Tutulan Siyah
General FictionHiçbir sır sonsuza dek saklanamaz. . Bu hayatın karşımızda görüp bildiklerimiz kadar göremediğimiz, bilemediğimiz muamma tarafları da vardır. Çoğu bilinmezlik onlarla karşılaştığımızda bir tokat gibi çarpar yüzümüze tüm çıplaklığıyla. O an inanamayı...