Günün ışıkları kendini akşama doğru bırakmaya başladığında, Gülümsün giysi dolabının kapaklarını açtı. Akşam için kendisine şık ve zarif bir elbise seçmeliydi. Ne de olsa o Haznedar ailesinin çok değerli kızıydı. Ne yazık ki insanların olmadığı o yerde, evlerinin içinde buz gibi olan kişilerdi. Bazen düşünüyordu. "Neden sadece gösteriş için değer veriyorlar ki, neden gerçek anlamda sevmiyorlar", diye ne kadar kendine sorular yöneltse de anlayamıyordu işte.
Düşüncelerinin içinden sıyrıldığı an, dolabın içinde ki gözüne çarpan siyah bir elbiseyi eline aldı. Elbise dizlerinin üstünde, sade ama bir o kadar gösterişli bir elbiseydi. Beyaz teninin masumluğunu ön plana çıkarmış olsa da günaha davet eden bir güzelliğe kavuşturmuştu. Gülümsün, zaten duş aldığı için nemli saçlarını saç kurutma makinesi ile kuruladı.Saç fırçası ile çok hafif tarayıp şekil verdikten sonra açık bıraktı saçlarını. Beline kadar uzun olan saçları bal sarısı renginin karamel tonlarında ve hafif dalgalı şekilde idi. Doğal halini bozmak istemiyordu. Makyajı ise sevmese bile annesinin azarlarını işitmek istemediği için mecburen en azından eyeliner ve çok hafif tonlarda mat şeftali renginde ki rujunu sürdü. Zaten makyaja ihtiyacı yoktu, ela renginde ki ve badem şeklinde ki gözleri, çıkık elmacık kemikleri, küçük burnu, çok hafif çıkık ve kelebek kıvrımlarına benzeyen dudakları onu fazlasıyla etkileyici kılıyordu.
Ayna karşısına geçip kendisine baktığında iyi olduğuna emin olduktan sonra aşağıya indi.Aşağıya indiğinde kapı çalmış ve Esin ablası kapıyı açtığında anne ve babası kapıda gördükleri kızlarının güzelliği karşısında donmuşlardı. Ama her zaman ki gibi tek kelime etmeden salona geçtiler.
-Çok güzel olmuşsun güzel kuzum benim.
-Esin abla, gerçekten olmuş mu ya?
-Olmak ne kelime, nefes kesici gözüküyorsun.(Gözünü kırparak)
Salona geçtiklerinde babası koltuklardan birine geçip oturmuş, annesi ise yemek masasında ki sunumları inceliyordu.
-Her şey tamam mı Esin?
-Evet Aslı Hanım, hiçbir eksik kalmadı.
Tekrar kapı çaldığında bu sefer herkes gelen misafiri karşılamak için kapıya doğru yaklaştı. Kapıyı Esin açtı.
Kapı açılır açılmaz. Gülümsün gelen kişi için çok değişik bir şey hissetti.
-"Hoş geldiniz Batur Bey ", dedi Halis Bey ve Aslı Hanım sözleşmişcesine aynı anda. Gülümsün ufak çaplı bir şok geçirdi. Demek ki gerçekten önemli birisi idi bu misafir. Zaten bu kadar kasmalarına bakılacak olursa öyleydi de zaten.
Batur dedikleri kişi oldukça genç gösteriyordu ama giydiği o smokin onu olgunlaştırıyor ve yakışıklılığını bir tık üst seviyeye çıkarıyordu. Yüzü adeta yunan tanrılarını andıran, saçları kahvenin en asil tonlarında ve yüzünde ki her bir nokta dünyanın en iyi heykeltıraşının yaptığı bir eser gibi hayranlık hissini arttırıyordu. Gülümsün'ün nutku tutulmuş ve içeriye giren adama elini uzatmak için üstünde ki şok etkisini atmaya çalışmıştı.İlk defa böyle oluyordu. Çok değişik bir şey hissetmişti ilk defa. Kalp atışlarını duyabilirler miydi ki acaba? Allah'ım duymasınlar ne olur, neler oluyor bana?
-Hoş bulduk.(Sıcak bir gülümseme ama tüyleri ürperten bir ses tonuyla)
Aslı Hanım ve Halis Bey'in elini sıktı. Batur'un gözleri aslında kapı açıldığı ilk andan beri hedefi olan Gülümsün'ün üstünde kilitlenmişti.
Batur, elini kıza uzattığında "Merhaba"dedi, kızın ilk başta elini uzatmadığını görünce tam elini geri çekecekken kızın elini uzattığını görünce vazgeçip elini sıktı Gülümsün'ün."Merhaba", diye karşılık verdi Gülümsün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maviye Tutulan Siyah
Ficción GeneralHiçbir sır sonsuza dek saklanamaz. . Bu hayatın karşımızda görüp bildiklerimiz kadar göremediğimiz, bilemediğimiz muamma tarafları da vardır. Çoğu bilinmezlik onlarla karşılaştığımızda bir tokat gibi çarpar yüzümüze tüm çıplaklığıyla. O an inanamayı...