İçeri girdiğimiz de önünde duran masadaki kağıda bakan Özkan bize kafasını kaldırıp bakmadan "sana git demedim mi ben İnci? Gerçekten canımı sıkıyorsun" demişti.
M= dikkat et ben farklı bir şeyi sıkmayayım, kurşun gibi
Cevabıma karşılık kafasını kal...
Özkan: sana iyi davrandığım falan yok tamam mı? Kardeşim, kardeşinin elinde ona bir şey olmasın diye
Merve: Ne yani, şimdi ben pazarlık malı mı oldum?
Özkan: Evet, biraz öyle oldu
Bana yaklaşıp, önüme gelmiş olan saç perçemimi kulağımın arkasına aldı ve boynuma nefesini üfledi.
Özkan: Aslında seni vermesem mi? Hem ne zamandır eğlenmiyordum
Merve: Ne yapıyorsun piç kurusu? Uzak dur benden! O senin altına yatmaya meraklı olan kızlardan değilim!
Ona iğrenerek baktım. Nefret ediyordum ondan. Kapı yerinden çıktı ben "oha" demeye kalmadan ecel perimi gördüm. Özkan ise donmuş kalmıştı -ki Eda'nın yumruğu indi suratına.
Eda: Lan piç sen nasıl benim kardeşimi dağa kaldırırsın? Eceline mi susadın? Ha, eğer susadıysan ben ecel perisiyim vereyim suyunu şerefsiz
Yumruk tekme, Allah ne verdiyse giriyordu. Özkan piçi artık bayılmış Eda hala sövüyordu.
Ayağa kalktım ve Eda'yı tuttum o ise hala hıncını alamamıştı. Bir süre sonra durdu ve bana bakıp sıkıca sarıldı.
Eda: çok korktum lan sana bir şey yapacak diye bu şerefsiz
Merve: tamam aşkım bak bir şey olmadı
Eda' dan
Çok korkmuştum ya ölüm çiçeğime bir şey olsaydı o zaman ben yaşayamazdım derken aklıma şeytani bir fikir geldi hemen yerde yatan piçin yanına gittim. Merve ise şaşkın şaşkın bana bakıyordu
Eda: bakma öylede bunu diğer çeyrek akıllı porsiyonunun yanına götürelim yazık özlemişlerdir birbirlerini
Merve: eh hadi götürelim bakalım
Merve bacaklarından ben kollarında tutup arabaya bindirdik. Sürücü koltuğuna geçtim ve arabayı çalıştırdım. Merve ise ön koltuğa oturmuş kafasını geri atmış gözlerini kapatmıştı. Anlaşılan çok yorulmuştu seslenmedim ve arabayı sürmeye devam ettim
