"Hyung iyi misin.?"
"Evet iyiyim." Klozetin sifonunu çekip elimi yüzümü yıkadım. Kusmaktan nefret ediyordum. 6 haftadır nerdeyse hergün kusuyordum. Normalde hamile olduğum için şişmanlamam gerekiyordu ama kusmalarım yüzünden normal kilomun bile altına düşmüştüm.Tuvaletten çıktığımda Jimin elinde havlu ile beni bekliyordu.
"Al." Uzattığı havluyu alıp elimi yüzümü kuruladım. Havluyu geri ona verip aşağıya indim. Koltuğa kendimi bıraktım. Jimin'de merdivenlerden inip yanıma oturdu.
"Jungkook ve Tae'yi çağırdın mı?"
"Evet. Akşam yemeğinde burada olacaklar." Başımla onaylayıp gözlerimi kapattım.Gözlerimi açtığımda karanlık çöktüğünü gördüm. Hamilelik beni fazlaca yoruyordu. Uykumu fazlaca getiriyor ve her yerde uyumamı sağlıyordu. Bundan şikayetçi değildim aslında çünkü ben zaten uyumayı seven bir insandım.
Gözümü ovalayarak yattığım koltuktan kalktım. Adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Mutfağa girmemle Jimin'in sofrayı hazırladığını gördüm.
"Ah hyung uyandın mı? Bende sofrayı bitirmek üzereydim." Başımla onu onaylayıp bir bardak su doldurup içtim. Herhangi bir sandalyeye oturup sofraya göz gezdirdim. Jimin gerçektende harika bir aşçıydı. Sofradaki yemekler o kadar güzel duruyorduki hepsini yiyesim geliyordu. Kendime sahip çıkıp Jungkook gelmeden hiçbir şeye elleşmeyceğime söz verdim kendi kendime."Hyung istersen biz gidelim hmm? Jungkook ile tek başınıza konuşursunuz." Jimin'nin konuşmasıyla bakışlarımı nefis yemeklerden çekip yüzüne baktım.
"Hayır Jimin. Yanımda olmanı istiyorum. Bebeği kabul etmezse yıkılırım senin bana destek olman gerekiyor."
"Tamam hyung. Nasıl istersen." Gülüp oturduğum yerden kalktım ve Jimin'e sarıldım. Ona sarılmayı seviyordum. Hamile olduğumdan beri daha fazla buna ihtiyac duymaya başlamıştım ve sarılmayada ihtiyacım vardı aslında. Jungkook sarılmayınca bende bu açlığımı şimdilik Jimin ile geçiriyordum ki Tae buna ne kadar izin verir bilemiyordum.Çalan kapıyla heyecanım ikiye katlandı. Peşimden gelen Jimin ile kapıya doğru yürüdüm açmadan önce elimi karnıma götürüp okşadım.
"Merak etme bebeğim iyi olacağız." Kendimi teselli ettikten sonra kapıyı açtım. Güle yüzüyle bana bakıyordu.
"Merhaba hyung." Gözlerimi ondan alamıyordum. Zaten yeterince hızlı atan kalbim ivmelerini dahada yükseltmişti yüzünü gördükten sonra.
"Merhaba." Içeriye giren Taehyung hemen arkamdaki eşine sarılmış ve dudağını dudağına yapıştırmıştı. Aslında güzel bir tabloydu bu. Onları kıskanmadan da edemiyordum. Jungkool ile böyle olabilirdik.
"Seni çok özledim güzelim." Sonunda birbirlerinden ayrılıp içeriye adımladılar. Kapıda bekleyen Jungkook'a dönüp başımla geçmesini işaret ettim. O içeriye girer girmez kapıyı kapatıp peşinden salona evli çiftin yanına gittim."Taetae tatile gidelim mi? Seninle uzun bir süredir zaman geçiremiyoruz işlerin yüzünden. Lütfen gidelim."
"Tabi bebeğim gidelim." Gerçekten bu ikili çok güzellerdi. Birbirlerini çok sevmelerinin yanında birde çok mutluydular benim aksime ama onları mutlu gördükçe kendimi unutuyor ve onların mutlu olmasıyla yetiniyordum.
"Taetae beni çoktandır ihmal etmiyor musun sence hmm? Yoksa hyungunu unuttun mu?" Tabiki ilgiye ihtiyacım vardı hamileydim bir kere en çok benimle ilgilenmeliler.Resmen yapışık olan çifti zorda olsa ayırmış ve aralarına oturmuştum. Taehyung'a sarılıp bakışlarımı Jungkook'a çevirdim. Tekli koltuğa oturmuş ve bize bakıyordu.
"Özür dilerim hyung. Işlerim biraz yoğundu bu yüzden seninle pek ilgilenemedim." Kafamı göğsüne gömdüm.
"Peki affedildin." Jimin kıskanmış olacakki beni Tae'den uzaklaştırmaya çalışıyordu ama Tae'ye daha sıkı sarılmam ile başarısız oldu.
"Ya hyung! Bırak kocamı."
"Hayır, bırakmayacağım." Bu halimize kahkaha atan ikili ile susmuş ve onlara bakmıştık.
"Komik mi?" Jimin ile aynı anda bağırdığımız için ikisi korkup susmuştu.