Hayatım boyunca canımın bu kadar acıdığını hatırlamıyorum ki bundan sonrada bu kadar acıyacağını sanmıyordum. Sevdiğim adamın başka birini öpmesi ayrı bir acı verirken karnımdaki bebeğin babası oluşu beni ayrı bir yıkıma sürüklüyordu Tanrım.
Ben mutlu olmayı dilerken böyle bir görüntü ile karşılaşacağımı bilseydim evimde oturup onu özlemeyi tercih ederdim. En azından beni sevdiğini ve özlediğini ümit ederek yaşardım. Ama maalesefki bu görüntü ile karşılaşmıştım. Sevdiğim adam kovmadığı sekreterini belinden tutup öpüyordu hemde daha önce tecrübe etmediğim bir şehvetle.
Kendilerini öpüşmeye o kadar kaptırmışlardı ki odaya birinin girdiğini bile hissetmemiş ve hala gözümün önünde öpüşmeye devam ediyorlardı. Içimde bir yerlerin kırıldığını biliyordum hemde bir daha asla bir araya gelemeyecek ve düzelemeyecek bir şekilde. Bu kırıklığı gün yüzüne çıkaramazdım en azından şimdi. Güçlü olmalıydım. Beni yıktıkları gibi onları yıkabilir miydim bilmiyorum ama en azından göz yaşlarımı onlara göstermeyecektim.
Öksürerek odadaki varlığımı onlara hissettirmeyi amaçladım ve bu amacımada ulaştım. Öksürüğümle ikili birbirinden ayrılmış ve nefes nefese bana bakmaya başladılar. Ye Ri'ye baktığımda kırmızı ruju bozulmuş ve dudak kenarlarına taşmıştı. Dağılmış gibiydi. Kim olsa dağılırdı çünkü öpücükleri fazlaca şehvetliydi ben gelmesem o öpücük başka şeylerede yol açabilirdi.
Gözümü Ye Ri'den alıp sevdiğim adama çevirdim. Gördüğüm yüzle kalbimin kırıklarına bir yenisi eklendi. Nefes nefese ve şaşkınca bana bakıyordu. Beni beklemiyordu. Dudaklarına bulaşan kırmızı ruj zaten kırmızı olan dudaklarını koyulaştırmıştı. Kıyamadığım saçları dağılmıştı. Böyle bile nefes kesiciydi.
Başkasıyla öpüşmüş olması beni kırsada güzelliğinden bir şey kaybettirmemişti. Hala güzeldi.
Aciz kalbimin bu görüntü karşısında teklemesini sağlayacak kadar hemde.
Üzerindeki şoku atlatıp bana bir adım attı.
"Y Yoongi." Titreyen sesi kalbime bir yeni kırıklık kazandırmıştı.Bir adım daha atıcakken elimle dur işareti yapıp gelmesini engelledim. Elimi görmesiyle olduğu yerde durdu. Tanrım lütfen sesim titremesin ve kekelemeyeyim.
"Bay Jeon sizi böldüğüm için özür dilerim." Sesimin güçlü çıkması beni mutlu ederken kendimden bu kadarınıda beklemediğim bir gerçekti.
"Y Yoongi..."
"Lütfen Bay Jeon devam edin. Ben yokmuşum ve hiç gelmemişim gibi ya da bir bebeğinizin olacağı gerçeğini unutarak." Elimi karnıma götürdüm. Şuan ki en büyük sızım karnımdaki minik bedendi.Gözleri karnımdaki elime kaydı. Biraz orda oyalandıktan sonra gözlerime çıktı.
Kırık bakan gözlerime.
Kendine gelmiş olmalıki bana adım atmaya devam etmişti. Yanıma gelip elime uzandı ama izin vermeyerek geri çekildim. O kadına dokunduğu elleriyle bana dokunmasına izin vermeyecektim.
"Yoongi lütfen.." diyip gözlerime baktı tekrar.
"Sana her şeyi açıklayabilirim." Histerik bi gülüş attım.
"Bana bir şey açıklamana gerek yok ben göreceğimi zaten gördüm. Hem ben kimim ki bana açıklama yapacaksın? Hyung'un değilim artık, arkadaşında değilim..." sözümü keserek konuştu.
"Sevgilimsin." Bana yalvaran gözlerle bakmaya başladı.Kahkaha attım.
"Sevgilin? Hiç sanmıyorum Bay Jeon. Sevgiliniz olsaydım başka biri ile hatta kovmanız gerektiğini söylediğim sekreter parçasıyla öpüşmezdiniz." Gözüm Ye Ri'ye kaydı. Bizi izliyordu.
"Ya da sekreter değil sürtüğünüz mü demeliyim." Ye Ri duyduğu şeyle üzerime gelmeye başladı.
"Siz kimsinizde bana sürtük diyorsunu? Haddinizi bilin. Sevgilimle öpüşmem beni sürtük yapmaz."
"Kes sesinin Ye Ri." Jungkook'un sesini duymasıyla durdu.
"Ama sevgilim.."
"Sana kes dedim. Bana sevgilimde deme çık odadan. Hemen!"