Kaybetmek

412 37 86
                                    


Kaybetmek.

Bu hayatta en korktuğum şey kaybetmek. Küçüklüğümden beri tek korkum bu oldu.

Bu korku annemin bana olan sevgisini kaybetmemle başladı. Daha çok küçükken, sevgiye ihtiyaç duyduğum yaşlarda en büyük korkum  sevgiyi kaybetmek olmuştu.

Bunun devamını ailemde beni seven tek kişiyi, amcamı kaybetmek getirmişti. Onu toprağa verdiğimde gözyaşlarımı silen ve teselli eden bir babam yoktu yanımda. Amcamı kıskanan babam cenazesine bile gelmemişti ve ben o an merhametini kaybeden babama acımıştım. Kaybetmek kötü bir şeydi heleki bu merhamet ve vicdansa...

Yıllar boyunca birilerini, duyguları kaybettim. Sevgiyi ve aşkı tam bulmuşken elimde tutamayıp onlarıda kaybetmiştim. Kayıp gitmelerini ise sadece izliyordum tıpkı bir yıldızı izler gibi. Tek fark bunda tutacak bir dileğimin olmamasıydı.

Aşkımı-Jungkook'u- kaybetmem şimdiye kadarki en büyük ikinci korkumdu. Şimdi ise o korku tam yüreğimde tüm ağırlığıyla duruyordu. Jungkook'u kaybetmek en zoruydu ama bu acıyı hafifleten tek şey karnımdaki minik mucizemdi.

  Miniğim olmasaydı Jungkook'u asla kazanıp kaybetmezdim galiba. Miniğime asla kızmıyorum bunun için. O şu an için var olmamın tek nedeniydi kesinlikle.

Bundan böyle asla kaybetmemek için kendime bir söz vermeliydim. Miniğimi ve yanımda olan Jimin, Taehyung ve karşımda merakla bana bakan Hoseok'u kaybetmemeliydim.

Kulağıma götürdüğüm telefonun açılmasını beklerken. Kaybetme korkusu bedenimi ele geçiriyordu. Her çalışta Jimin'i kaybetme korkusuyla yüz yüze geliyordum.

Jimin benim cehennemimdeki cennetimdi. Onu asla kaybedemezdim. Sevgi ve merhamet yoksunu ailede büyürken birden hayatıma girip ailem olmuştu. Minik elleriyle bana sevgi sulayıp beni büyüten bir çınardı. Onu kaybetmek demek cehennemimin sessizliğe bürünüp sussuz kalması demekti. Kendisiyle birlikte Taehyung'u ve Jungkook'u getirmişti bana.

Birçok şey borçlu olduğum bu adamı-gözümde hala minik bir çocuktu- kaybedemezdim Tanrım. Jungkook gitmişken onun gitmesine izin verme.

Telefonun üçüncü çalışında ellerim korkunun etkisiyle titremeye başlarken duyduğum ses ile derin bir nefesi içime çektim.

"Hyung. Tanrıya şükür yaşıyorsun. Beni ne kadar meraklandırdın biliyor musun?" Sesini duymamla ne kadar özlediğimi fark ettim. Sadece iki gündür duymadığım sesini en az onun kadar özlemişim.

Cevap vermeyişim onu sinirlendirmiş olmalı ki sinirle söylendi.
"Cevap ver! Hyung çok özledim lütfen sesini duymama izin ver." Son söylediğiyle sesi yumuşamıştı. Göz yaşlarımı tutamayıp akmalarına izin verdim. Burnumu çekerken gene sesini duydum.
"Ağlıyorsun değil mi? Hyung yanında olmama, göz yaşlarını silmeme ve sarılmama izin ver. Yalvarırım." Onun böyle güzel konuşmasıyla incilerim dahada hızlanmıştı.

"J-Jimin çok acıyor." Oluşan sessizlikten sonra ağzımdan sadece bunlar çıkmıştı.
"Biliyorum Hyung. Yanında olmama ve acını beraber yüklenmemize izin ver. Lütfen." Titreyen sesiyle konuşması beni daha fazla üzüyordu.
"Ji-Jimin bunu kaldıramıyorum. Çok fazla acıyor. L-lütfen kalbimi al benden." Karşıdan gelen burun çekme sesiyle Jimin'in ağladığını anladım.

"H-hayır lütfen a-ağlama. Lütfen J-Jimin." Göz yaşlarımı sildim.
"S-sende ağlıyorsun ama." O görmesede kafa sallayarak reddettim onu.
"H-hayır yemin ederimki ağlamıyorum. L-lütfen ağlama." Kekelemem olayı pek inandırıcı gelmesede kulağa sadece inanmasını diliyordum.
"P-peki." Yanında olmak ve ona sarılmak istiyordum.
"Nasılsın Hyung?" Derin bir nefes aldım kekelememek için.
"Iyiyim. Sen?"
"Gerçekten iyi misin? Nerdesin?"
"Gerçekten iyiyim. Hoseok'un yanındayım ve emin ol ki bana çok iyi bakıyor." Huysuzca konuştu.
"Hyung geri gel. Bana gel lütfen. Senden ayrı kalmak istemiyorum bu dönemde. Benimle kal yalvarırım."
"Jimin birkaç gün ver bana lütfen. Toparlanıp geleceğim. Hm?"
"Hayır Hyung istemiyorum. Sen toparlanırken yanında olmama izin ver. Lütfen." Yalvarır gibi çıkan sesine karşı çıkamıyordum.
"Peki geleceğim."
"Teşekkürler." Mutlu çıkan sesine karşılık gülümsedim.

Pregnancy YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin