Bugün hem mutlu hemde kırıktım. Bebeğim 4 aylık olmuştu. Artık cinsiyetini öğrenicektim. Babasının yanımızda olmasını ve elimi tutması heyecanını benimle paylaşmasını çokça istesemde bunun olması için bir şey yapmayacaktım.Bunları düşünmeyi reddederek elimdeki kitaba döndüm. Akşam Hoseok'un bana hazırladığı yemeği yemiş ve odama çıkarak kitap okumak istemiştim. Hoseok... Ah! Geçen zamanda bana çok yardım etmişti ve etmeye devam ediyordu. Benimle yaşamaya başlamıştı. Jimin benimle kalmak istesede bir eşi olduğu için onu eve yolluyordum ve Hoseok'u benimle kalması için tembihlemişti.
Hoseok... Ağladığımda göz yaşlarımı silen, yemeklerimi yediren, uyuyabileyim diye saçlarımı okşayan, sürekli etrafımda dolaşan ve beni tek bir saniye bile yalnız bırakmayan adamdı. Ona çokça minnettardım. Asla hakkını ödeyemezdim onun. Jungkook'un yapması gereken her şeyi Hoseok yapıyordu.
Öncedende dediğim gibi keşek sevdiğimiz kişiyi kendimiz seçseydik ve ben Hoseok'u sevmek isteseydim.
Bu kafayla kitap okuyamayacağımı bilerek oturduğum tek kişilik koltuktan kalkarak yatağıma uzandım. Elime telefonu alarak sosyal medyada gezinmeye başladım. Jimin'in yeni attığı resimde Jimin Taehyung'un kucağına oturmuş ve yüzünü avuçlamış bir şekilde duruyorlardı. Çok yakışıyorlardı evet. Bu görüntü karşısında shippercı kızlar gibi çığlık atmamak için kendini zor tutmuştum.
Fotoğrafı beğenip yorum yaptıktan sonra daha aşağılara indim. Herkes mutlu görünüyordu benim aksime...
Dolaşmaya devam ederken bir gönderiye gözlerim takıldı. Gönderide "Birisini affedemeyeceğini anladığında onu unutursun ama unutamayacağını anladığında onu affedersin." Yazıyordu.
Ben Jungkook'u unutabilir miydim? Onu unutup hayatıma devam edebilir miydim? Yoksa onu affedebilir miydim? Her şeyi unutup sevgisine sığınmalı mıydım? Bu ikisinden hangisini yapabilirdim?
Unutmak...bana çok uzaktı. Jungkook'u daha önce unutmak için her şeyi yaptım. Bırak unutmayı ona daha fazla aşık olmaktan başka bir halt yememiştim. Şimdi becerebilir miydim? Karnımda onun çocuğunu taşırken bu mümkün müydü? Bebeğime her baktığımda onu hatırlayacaktım. Onu unutmak bu şartlarda oldukça zordu ki ben onu unutmakta istemiyordum. Kollarından mahrum olmak istemiyordum. Bana gülümsesin, beni öpsün, beni sarmalasın istiyordum. Ben Jungkook'u istiyordum. Her şeyi ile istiyordum.
Affetmek kolay olmayacaktı ama şu an yanımda olsun ve güzel büyük elleriyle hafif şişen karnımı okşayarak yüzüme minik öpücükler istiyordum. Beni sevdiğini ve asla bırakmayacağını söylemesini istiyordum.
Ben Jungkook'u unutamazdım. Ben Jungkook'u affetmeliydim(?)
Ellerime düşen gözyaşım ile düşüncelerimden kurtulmuştum. Ne zaman ağladığımı bile bilmiyordum bu düşünceler arasında. Telefonu kapatıp yatağın yanındaki komodinin üzerine bıraktım. Gözyaşlarımı sildim. Ellerimi karnıma götürerek meleğimi okşadım. Babasının yanımızda olmasını ikimizde çok istiyorduk.
Bunları yarın düşünmek için aklımın bir yerine not ederek yatağa iyice yayıldım. Üzerimi örterek uyumak için tamamen hazır olmak için son dokunuşumuda yaptım. Hoseok benim yattığımı düşünüyor olmalıydı. Her gün bu zamanlarda gelip beni kontrol eder ve odasına giderdi. Jungkook'u düşünerek uyuyamadığım zamanlarda bunun farkına varmıştım. Harika bir arkadaştı ve harika bir eşte olacaktı. Onun için en güzelini dilemekten başka hiçbir şey gelmiyordu elimden.
Gözlerimi kapatarak uyumaya çalışsamda ne yaparsam yapayım aklımdan kovamadığım Jungkook yüzünden bu pek mümkün değildi. Aşagıdan ses geliyordu. Bu saatte Hoseok asla ses yapmazdı. Ne olduğuna bakmak için fazla yorgun ve üşengeçtim. Telefonlaa konuşuyordur diye düşünüp yerimden kalkmadım. Bir süre sonra sesler kesildi ve merdivenlerden gelen ayak sesleriyle uyku pozisyonun en rahat halini aldım. Hoseok yattığıma emin olmalı ve gidip uyumalıydı. Gün içerisinde benimle ilgilenip yoruluyordu çokça erkenden yatmalı ve dinlenmeliydi.
Kapımın yavaşça açılışını duydum. Içeriye oldukça sessiz giren beden yavaş yürüyerek yatağımın kenarına oturdu. Çöken yatağımla ona bakmamak için direndim. Bir süre hiçbir eylemde bulunmayan beden birden saçlarıma dokununca irkilmemek için büyük çaba sarf etmiştim. Bir dakika bu Hoseok'un eli değildi. Bu... bu Jungkook?
Bu Jungkook'un büyük elleri ve dokunuşuydu. Onun burda ne işi vardı? Yavaş yavaş burnuma dolan kokusuyla ağlama isteğini tetikliyordu. Tanrım onu çok özlemiştim. Bu kadar özlemişken onu nasıl unutabilirdim ki? Onu unutma konusunda kesinlikle başarısız olacaktım biliyordum.
"Yoongi." Sesi... Tanrım bu ses kulaklarımın duyduğu en güzel ilahi olabilirdi. Ses tonuna kadar özlemiştim onu.
"Özledim.." özledim derken titreyen sesi ruhumu üşütmüştü.
"Yoongi çok özledim ve ne yapacağımı bilmiyorum." Saçlarımdaki eli yüzüme kaydı yavaşça. Elmacık kemiklerimi ve gözlerimi yavaşça okşamaya başladı.
"B-beni affet d-demekten başka hiçbir şey yapamıyorum." Tanrım ağlıyordu. Büyük ve benim için bir evren olan gözlerinden yaşlar akıtıyordu.
"Beni a-affet." Elleri yavaşça dudak kenarlarıma konmuştu.
"Seni tekrar ö-öpmeme izin ver. Seni tekrar sevmeme izin ver l-lütfen." Dudak kenarlarımı okşadıktan sonra duraksadı. Tanrım onu öpmek istiyordum. Göz yaşlarını silmek ve onlara öpücük kondurmak, sarmalamak istiyordum...Yüzümü yalayan nefesi ile titrememe engel olamadım. Uzun süredir ona bu kadar yakın olmamıştım. Dudağıma kondu kırmızılıkları. Hareket etmiyordu öylece duruyordu. Öpsün istiyordum. Çöldeki birinin suya susaması gibi dudaklarıma susasın ve suyunu bulmuşçasına öpsün istiyordum. Hemde deliler gibi.
Hafif kıpırdanan dudaklarıyla daha fazla kendime hakim olamadım. O öpmüyorsa ben öperdim. Ona ve dokunuşlarına ihtiyacım vardı. Üst dudağını dudaklarım arasına alıp emmeye başladım. Hissettiği öpücükle kalakaldığını biliyordum. Bunu beklemiyordu. Onu öpmemi asla beklemiyordu.
Elimi ensesine atıp gözlerimi açtım. Gözlerini büyütmüş bir Jungkook kalbime iyi değildi. Çok tatlı gözüküyordu. Onu böyle bir ömür boyu izleyebilirdim ama öpüşüne ihtiyacım vardı bu yüzden dudağını ısırdım. Acı ile inleyen beden kendine gelip gözlerini kapatarak öpüşüme karşılık vermeye başladı. İstediğimi almanın mutluluğu ile gülümsemiştim. Dudakları beni özgür hissettirmişti. Onca acı arasına hapsolmuş beni özgürlüğüne kavuşturmuştu.
Ikimizde suya susamışçasına öpüşüyorduk. Güzel bir ahenkle dans eden dudaklarımız nefes nefese ile son bulmuştu. Birbirimizden ayrıldığımızda alınlarımız birleşmişti. Hızlı nefes alış verişleri tüm yüzümü yalıyordu. Düzene giren nefeslerimiz ile sesi kulaklarımı tekrar kutsamıştı. Ismimi o söyleyince daha çok seviyordum. Öyle güzel söylüyordu ki adımı aşık olmamak mümkün değildi.
"Yoongi ben..." konuşmasına izin vermeyerek dudaklarına dudaklarımı bastırıp geri çekildim.
"Hiçbir şey söyleme." Kafa sallayarak beni onayladı. Ellerim ile özlediğim yüzünü avucum arasına alarak sevmeye başladım. Uykum gelmişti. Bebek beni fazla yoruyordu. Jungkook'un kokusunu solurken gelen uyuma isteğime engel olamıyordum.
"Uykum geldi. Uzanıcam ve sende saçlarımı okşayacaksın." Benden ayrılıp heyecanla kafa sallamıştı. Mutlu olmuş ve gülmüştü. Dişleri gözükecek kadar kocaman gülümsemişti.Onu tam affetmemiştim ama yanımda olsun istiyordum. Saçlarıma değen elleri ile gözlerimi kapattım. Bunları yarın düşünmek için şimdilik aklımdan def etmiştim. Sadece onun elleri ve yanımdaki huzur veren kokusuyla uyumak istiyordum. Saçlarımda gezen elleri güzel hissettiriyordu. Uykuya dalacakken saçlarıma konan öpücükle tebessüm etmiştim. Son duyduğum kelimelerle kendimi uykuya tamamen teslim ettim.
"Seni seviyorum Yoongi."Çok uzun süre beklettik ve çok özledik sizi 😭😭😭😭😭 çok çok özledim sizi gerçekten.
Karmasık bir bölüm oldu sanki??? Affetmek istemiyordum Jungkook'u ama bu kitabı soft olacak diye yazmaya başlamıştım.
Neyse sizi çok çok çok seviyorum. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar.