8: Kaymak Birası

710 95 14
                                    

Uykusuz geceler, devamında dayanılmaz gündüzleri getiriyordu. Regulus gözlerini açık tutmakta zorlanıyor, Profesör McGonagall'ın aniden sesini yükselmesiyle bir anlığına ayılıyordu. Remus elini kaldırdı "Profesör, acaba bir soru sorabilir miyim?" İnsanlarda biçim değiştirme üzerine teorik çalışmalar yaptıkları için sorusunun absürt kaçmayacağını düşünmüştü.

"Tabii, Bay Lupin." Remus bir kitabına bir de McGonagall'a baktı "Kitapta ruhların değişimlerine dair bir bilgi verilmemiş. Merak  ediyorum da, acaba iki büyücünün bedenlerinin bir şekilde değişmesi mümkün mü? Bir büyü ya da bir lanet... Yani, bir beden eskisi gibi görünecek ama başka bir kişinin ruhunu taşıyacak." McGonagall kafası karışmış bir şekilde "Beden değiştiren ruhlar hakkında hiçbir kayıt yok."diye yanıtladı" Üstelik böyle bir şey olsa bile, bu Biçim Değiştirme değil, muhtemelen Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinizin alanına girerdi."

Remus başıyla onayladı, teşekkür etti. McGonagall derse devam ederken, James onu dürttü "Bunu neden sordun? Dikkat çekmek mi istiyorsun?" Peter usulca "James haklı!" diye fısıldadı "Hem sorun hiçbir şeye yaramadı." Remus onlara bakmadan, dosdoğru ileri bakarak "Ah, hayır. İşe yaradı." dedi "Yanlış kitaplara baktığımızı öğrenmiş olduk. Biçim Değiştirme değil, Karanlık Sanatlar kitaplarını incelemeliyiz. İşimiz bir nebze kolaylaştı."

Hafta içini araştırma yapmaya devam ederek geçirdiler, hafta sonu ise beklenen Hogsmeade gezisine çıkıldı ve Sirius gibi görünen Regulus söz verdiği üzere Marlene McKinnon ile bir şeyler içmek için köye gitti. Remus kendini tamamıyla araştırma yapmaya adadığı için Regulus'a verdiği sözü unutmuş ve onu ekmişti.

Barda Marlene ile baş başa kalan Regulus o kadar gergindi ki tüm vücudu kaskatı kesilmişti, irileşen gözleriyle kıza bakıyordu. Marlene ona bakarak gülümsedi "Sen iyi misin, Sirius? Yüzün mosmor oldu. Üşüyor musun?" Regulus zar zor başını iki yana salladı "Midem bulanıyor." Marlene'in kaşları korkuyla kalktı "Ah! Burası biraz havasız ve kötü kokuyor. İstersen yürüyüşe çıkabiliriz."

"Yok," dedi Regulus, sesi titrerken "dışarısı soğuk." sonra konuyu değiştirdi "Ee, kızlarla sorunlarınızı çözdünüz mü?" Marlene dudak büküp omuz silkti "Sayılır. Lily ile artık daha iyi olduğumuz söylenebilir. Aslında onunla aramız bozuk değildi, sadece nefes almadan S.B.D'lere çalıştığı için sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Sınıftaki başarısı arttıkça gerginliği azaldı."

"Güzel... Aranızın iyi olmasına sevindim." Marlene ne yapacağını bilemezcesine başını salladı "E-vet... Sen nasılsın? Geçen gün Madam Pince kütüphaneyi talan ettiniz diye arkanızdan söylenip duruyordu." Regulus kahkaha atarak güldü "Madam Pince'in hayatını zorlaştırdığımız için üzgünüm ama bizim de o kitaplara ihtiyacımız vardı. Bilirsin, sınav için."

Biraz daha sohbet edip, kaymak biralarını bitirince ayaklandılar. Regulus bardan çıkar çıkmaz saatini kontrol etmişti "Bayağı geç olmuş. Karanlık bastırmadan şatoya doğru yol alsak mı?" Marlene itiraz etmeden onunla birlikte yürüdü "Bugün bana vakit ayırdığın için teşekkür ederim. Seninle bayağıdır doğru düzgün vakit geçiremez olmuştuk."

"Evet, güzel oldu. Farklılık iyidir." Marlene ona bakıp güldü "Neden bu kadar gerginsin? Sanki diken üstünde gibisin ve benimle konuşurken kızarıyorsun... Benim için çocukları mı ektin ya da Mary birlikte bir şeyler içmemize mi kızıyor?" Regulus dudak büktü "Mary ile ayrıldık galiba. Ayrılmadıysak bile yakındır. Aylardır bana sadece bağırıyor. Neyse, unut gitsin."

Durdular. Regulus yüzünü kıza döndü, iç geçirdi "Gergin olmamın sebebi James, Remus, Peter ya da Mary değil. Ben ben değilim. Bunu sana nasıl anlatırım bilmiyorum ve doğrusu anlatmaktan yoruldum aslında. Ben de neler olduğunu anlayamıyorum ve kafam çok karışık. Aynı şekilde duygularım da öyle. Sürekli kendimi bir şeylere, özellikle de yapmak istemediğim şeylere zorluyorum. Yabancı bir bedende kayboldum."

"Yüreğinden ne geçiyorsa onu yap... Yani, birine zarar vermiyorsa bu isteğin." Regulus gözlerini devirdi "O maalesef öyle kolay değil. Yüreğimi özgür bırakamam. Şimdi değil yani." Marlene ona yaklaşıp, dudağına ıslak bir öpücük bıraktı "Özgür ol, Sirius." Marlene hızla oradan uzaklaşırken Regulus'un gözleri pörtledi "Aman Tanrım!"

Akşam bu durumu Sirius'a anlattığında, Sirius hevesle "Ona çıkma teklifi et!" diye baskı kurdu "Mary'nin kıçına tekmeyi bas ve Marlene'e çıkma teklifi et. McKinnon daha havalı." Remus onları dinlerken iç geçirdi "Kızların arasındaki soğuk savaşı kızıştırmak mı istiyorsun? Böyle bir şey Marlene'i kötü etkiler. Kızın adı çıkar, kızlar birbirlerine girerler. Zaten kendi içimizdeki sorunları çözemedik, bir de dış kaosla mı uğraşacağız?"

"Remus haklı." diye destekledi James "Ama bu arada Regulus, Sirius olarak, Mary'den ayrılabilir. O öpücükten sonra, böyle bir şey belki Marlene'i umutlandırır ve beklemeye başlar. Bu arada biz de sizin sorununuzu çözeriz ve Sirius, yani gerçek Sirius, Marlene'e çıkma teklifi eder. Araya zaman gireceği için kızlar arasındaki kavga ateşlenmiş olmaz."

"Her şeyi anladım da," diye araya girdi Regulus "Mary'yi niye ben terk ediyorum? Onun dırdırıyla cezalandırılmam büyük haksızlık. Daha sonra Sirius gelecek ve istediği gibi Marlene'le çıkacak. Yani cefası benim, sefası onun olacak." Sirius güldü "Bu kadar uğraştığın için sana da bir paket çikolata. Hem de en iyisinden."

Bir paket çikolata Mary'nin tokatı patlattığı yanağının acısını dindirmeye yetmemişti ama Sirius kurtulduğu için seviniyordu. James ise ona eşlik ediyordu zira en başından beri Mary'den hiç hoşlanmadığını tekrar edip duruyordu. Regulus gözlerini kısarak ağabeyine baktı "Bana borçlusun." Sirius omuz silkti "Ne istediğini söyle yeter. Üstesinden gelemeyeceğim bir şey değil."

Easy? | Black BrothersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin