Karşısında kendine gülen hemşireye içten olmayan gülüşünü bahşetti. Artık deli muamelesi görmekten de, bu saçma hastaneye gelmekten de bıkmıştı. Lanet olası Taehyung ve Irene denen kız ile uğraşmaktan, salak arkadaşları olan Namjoon'dan kaçmaktan, kendisinin açığını yakalayacaklar diye evde saklanmaktan bıkmıştı. İçinde hala intikam duygusu yer ediniyordu elbette ama bir yandanda kendi hayatını yaşamak istiyordu. Tüm bunlara rağmen bu işi aklına sokanı yalnız başına bırakmak istemediği gibi sanırım intikam alma duygusuda bir nebze olsun ağır basıyordu.
"İlaçlarımızı içtikten sonra gidebilirizz! Hepsini içelim olur mu?"
Samimiyetten uzak bir şekilde gülerek kendisine uzanan ilaçları eline aldı. Ağzına atmadan gitmeyeceğini bildiği hemşirenin gözlerinin içine bakarak ilaçları ağzına götürdü. Ardından elindeki bardaktan suyu içermiş gibi yaparak baş işareti yaptı hemşireye. Tek istediği lanet olası ilaçları içtiğini düşünüp odayı terk etmesiydi.
Dilediğini gerçekleştiren hemşire odayı terk eder etmez dilinin altına sakladığı ilaçları tükürdü. Aklından bir zoru olmadığı halde bu ilaçlar yüzünden gerçekten keçileri kaçıracaktı. Oturduğu yataktan kalkıp cama yöneldi. Kimsenin odaya gelmediğinden emin olduğunda aralık olan camdan fırlattı ilaçları.
Bahçede dolanan akıllarını kaybetmiş insanlara baktı uzun uzun. Yakında her şey bitecekti. Bir yıla yakındır planladıkları her şeyi neredeyse gerçekleştirmişlerdi. Geriye sadece tüm bu sorunların sebebi olan kişilerle yüz yüze gelmek kalmıştı.
Kim Taehyung...
Lise yıllarımı kabusa çeviren asıl kişi. Onun yüzünden Yoongi denen heriften dayak yemiş, şu an yalan da olsa yıllar öncesinde bir süre tedavi görmüştü. Tüm bunlar yetmezmiş gibi okulunun değiştirmek zorunda kalmış ve o zamanlar olan itibarını bir daha asla sağlayamamıştı. Ona göre tüm hayatı tepe taklak olmuştu. Ne üniversiteyi bitirebilmiş ne de arkadaş edinebilmişti.
Tâ ki bir sene öncesine kadar. Psikolojik tedavisi bir süre devam ettikten sonra nihayet taburcu olduğu gün belki de aylar sonra ilk kez bir kafede tek başına oturup kahve içmeye karar vermişti genç kız. O gün ilginç bir şekilde Taehyung yanına gelemeyeceğini belirtmişti. Bunu fırsat bilip kendini hastanenin en yakınındaki kahve dükkanına atmıştı kız. Bir masada tek başına oturumuş, tedavi gördüğü süre boyunca Taehyung dene herifin suratına bakaraktan kurduğu intikam planının gözden geçirirken bir anda karşına oturmuştu biri. İlk başta tanıyamadığı bu yabancının çehresi garip bir şekilde tanıdıktı genç kıza. O daha kimsin diye sormadan açıklamıştı karşısındaki şahıs kendisini. İşte o zaman kurduğu plana yeni bir ortak daha edinmişti genç kız.
Ya da kendisi öyle düşünüyordu. Zira son bir kaç aydır tanıdığı herkesin planları dahilinde tek tek öldüğünü öğrendiğinde bir şeylerin değiştini alamıştı. Kendisini artık kurduğu tezgahın başındaki kişi olarak değilde kullanılan bir piyon gibi hissediyordu.
"Ortak olmayı kabul ederek hata mı ettim?"
"Benden mi bahsediyorsun?"
Aklındaki düşünceleri sesli olarak dışarıya vurduğu gibi arkasından gelen ses ile lanet etti. Her defasında sessizce yaklaştığını unutarak kendi kendine konuşluyordu genç kız istemeden.
Önünde birleştirdiği kollarını bozmadan sakince arkasına döndü. Kapıda dikilmiş olan kömür karası saçlı kızla göz göze geldiğinde sadece gülümsedi. Son bir yılda laf dalaşına girmemesi gerektiği tek kişi olduğunu anlamıştı.
Diğer tanıdığı insanlardan çok farklıydı. Gözlerinde içerisinde bir ruh taşıdığını belirten hiçbir his yoktu. Asla gülmüyordu. Asla ağlamıyordu. Sanki fabrikadan çıkmış duygusuz robotun tekiydi. Tek düşündüğü şey ona acı veren insanlardan alacağı intikamdı. Öyleki beraber kaldıkları gecelerde uyuymayıp yatağında oturur pozisyonda boş duvarı korkutucu bir surat ile izlediğini bile görmüştü genç kız. Duvara öyle kin dolu bakıyordu ki, karşısındaki kendisi olsa kesinlikle ölmüştü diye düşünmüştü o gece.
"Çıkıyor muyum?"
Sorduğu soruya karşılık kapıda dikilmeyi bırakıp kendisine doğru adım atak kız ile ister istemez gerilmişti genç kız. Gerilmesinin sebebi olan şey, yaklaşan kadının gözlerindeki bakıştı. Tabi adımlarını ona yönlendirmeden önce kapıyı kapatıp kilitemesininde büyük payı vardı.
Korkmakta haklıydı bir nevi, karşısındaki kömür saçlı kadın kan bağı olan bir adamı ve bile isteye en değer verdiği kişiyi gözünü kırpmadan öldürmüştü.
"Elbette çıkacaksın tatlım. Ama ondan önce.." Tamamen yanına gelen kızın ne yapacağını tedirgin bir şekilde beklerken bir anda kolunun sert bir şekilde kavranmasıyla titredi sarı saçlı olan kız. Karşısındaki kız gözlerinin en karanlık kuyularına bakarken ürkünç derecede keskin sesi ile cümlesine devam etmişti. "Planlarda olan ufak değişiklik hakkında konuşmalıyız."
Bir sonraki bölümde düşmanımızı öğreniyoruz arkadaşlar hadi hayırlı olsun snnfnsbx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEHENNA // VRENE² ✔
FanficYıllar öncesine ait duyguları barındıran gözlerine baktığında hafiften sırıttı. Kuruyan dudaklarını ıslatarak çatallı sesi ile konuştu. "Cehenneme hoş geldin Kim TaeHyung." [PAR.A.DİSE'IN 2. KİTABIDIR]