İyi okumalarr ♡
Hayatımın hiç olmadığı kadar kararsız bir anındaydım. Etraflıca düşünemiyordum. Normalde kesin karar ve çizgilerim olurdu. Asla dışına çıkmazdım. Ama kalbim ve mantığım arasında kalmak beni hakikaten zorluyordu.
Bazı anlar dalıp gidiyor, sadece ne yapacağımı düşünüyordum. İşte yine o anlardan birindeydim.
Yanı başımdaki siren sesleri bile derin düşüncelerimi engelleyemiyordu. Şu an tamamen bir karmaşanın içindeydim. Siren sesleri, yol kenarındaki lambaların aydınlattığı dağılmış son model arabam, insanlar...
Hiç biri kafamın içi kadar karmaşık değildi hala.
Kaza yapmıştım.
Şok mu olmuştum bilmiyordum ama ağzımı bıçak açmıyordu ve sağlık ekipleri sürekli bana iyi olup olmadığımı, adımı falan soruyorlardı. İfadesizce yüzlerine bakıyordum.
Kaza yapmama neden olan şeye, henüz yavru olan beyaz kediye doğru yürüdüm yerimden kalkıp. Benden daha çok korkmuştu. Sağlık ekiplerinden bir kadın yanı başımdan ayrılmıyor, hala bana sorular sormaya devam ediyordu.
"Gidin başımdan!" Diye kükrediğimde kadın ürkmüştü ve donakalmıştı. Fazla tepki verdiğimi farkederek tekrar konuştum. "Ben iyiyim. Teşekkür ederim."
Ne inatçı bir kadındı.
"Muayene edelim sizi-" dediğinde el jestlerimi kullanarak tane tane anlattım.
"Ben. İyiyim." O sırada bana doğru koşar adımlarla gelen Joshua tanrıya dualar ediyordu."Şükürler olsun iyisin!"
Kendimi kolları arasında bulmuştum ve dualarını dinlemeye devam ediyordum.
"Nasıl oldu?" Diye sorduğunda yavru kediyi göstermek üzere elimle işaret ettim durduğu yeri. Ama yoktu. Ürkmüş ve kaçmış olmalıydı.
Yoldan geçtiğini gördüğümde ona çarpmamak için refleks olarak direksiyonumu sola çevirmiş, bariyerlere çarpmıştım. Bana yaklaşan iki polisin neden geldiğini anlayabiliyordum. Polislere kısaca ifade verdim. Alkollü olup olmadığımı anlamak için polis ağzıma bir alet yaklaştırmış, içine üflemiştim. Hayır alkollü değildim. Yalnızca küçük bir kedi içindi bu kargaşanın sebebi.
"Arabam dağıldı" dedim dudaklarımı büzerek. Zengin olduğum için savurgan ya da değer bilmeyen bir insan değildim.
"Rengi çok güzeldi." Dedim Joshua'ya bakarak. Bu arabayı bana babam hediye etmişti. Siyah oluşu bana çok banel gelmiş, toz pembeye boyatmıştım.Joshua yanağımı okşayarak teselli vermeye çalıştı bana. Daha güzelini alacağını, hatta simli bir toz pembe olacağını söylüyordu sonraki arabamın. Bunu sırf benim mutluluğum için yaptığını biliyordum. Zaafımı kullanarak beni memnun edeceğini düşünüyordu.
Oysa ki sorun daha büyüktü. Kalbimin sesini dinleyip sonu belirsiz olan ama beni dünyanın en mutlu insanı yapacak bir yola girmek miydi yoksa mantığımı kullanarak şimdiki hayatımı sürdürmek mi....
Hala düşünüyordum fakat bir karara varamamıştım. Ve biz çoktan eve kadar gelmiştik. Elbette babamın çoktan haberi olmuştu ve Bay Hong da burada olduğu için o da biliyordu.
Kapı açıldığında uzun koridorun sonumdaki büyük kapıdan salona doğru geçtim. Babam ve Bay Hong beni karşıladı.
"Hoşgeldiniz" dedim eğilerek. Yapabildiğim kadar gülümsedim.
Bay Hong kalın ve gür sesiyle cevapladı beni.
"Geçmiş olsun Jeonghan. Sen de hoşgeldin. İyi misin?"Kafa salladım çarçabuk.
"Evet iyiyim sağ olun." Babamla göz göze geldiğimde ona olanı ben söylemek istedim.
"Arabam dağıldı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♧DISTANCES♧ ♤JeongCheol♤ ✔
Fanfiction"Sana tapıyorum. Bu bir sevginin ilk karardığı andır."