0.7 / Takip

244 29 20
                                    


İyi okumalar ♡

Günden güne düşen modum yüzünden, babama, Joshua'ya açık vermekten korkuyordum. Acilen bir şekilde toparlanmam gerektiğini biliyordum.
Şimdi toparlanamazsam sonrasında tamamen dağılacaktım çünkü. Günlerimi yatağımda düşünerek, kimi zaman Cheol geldiğinde onunla görüşüp tedirginlik içinde yüzünü görmekten, geldiği gibi geri göndermekten yorulmuştum.
Yapmak istediğim şey için cesaretim yoktu ama en azından iyi hissetme düşüncesiyle bir şeyler yapmaya karar verdim. Kendi kendimin sonunu getirmek istemiyordum bu şekilde.

Önce en sevdiğim şarkıyı açtım, Joshua bu halim karşısında şaşkındı ve mutluydu da. Makyaj yapmayı hep sevmiştim. En güzel makyajımı yaparak en sevdiğim kahvaltıyı hazırlamalarını söylemiştim.
Kendimi zorluyordum ama başka sığınabileceğim kimse yoktu. Kendi kendime yetmek zorundaydım. Kendimi kontrol edebilen biri olmayı seviyordum. Elimden gelenin en iyisini yapacaktım şimdi.

Nişanlım, babam ve Bay Hong ile kahvaltı masasına oturmuştum ilk kez. Bay Hong'u bile güldürebilmiştim.
"Jeonghan bu gün epey iyi gördüm seni."
Elimdeki kahve bardağını masaya koyarak gülümsedim.
"Sağolun Bay Hong. İyiyim."
Joshua elini elimin üzerine koydu.
"Evet o gerçekte çok neşeli biridir." Elimi tutarak dudaklarına götürdü ve öptü. "İyi ki böyle birisin, sevgilim."
Bize gururla bakan babam, şu anki benden çok memnundu. Ama gerçek yüzümü gördüğünde onu nasıl hayal kırıklığına uğratacaktım, düşünmek bile istemiyordum.

Düşüncelerimi bir kenara bırakarak tekrar iyi olmaya odaklandım.
"Joshua beni kuaförüme bırakır mısın?"
Joshua başını evet anlamında salladı.

"Kalkalım mı?" Dediğinde bende onu onayladım. Her şeyin en sevdiğim gibi olmasına dikkat ediyordum çünkü şimdiden iyi hissetmeye başlamıştım. Evden ayrılırken sanki yıllardır dışarıya adım atmamış gibi hissediyordum.
Geldiğimizde Joshua da benimle gelmek istediğine dair ısrar etmişti, ama sebebini bilmiyordum. Böyleydi işte. Garip isteklerine kafa yormadan bir gün geçirmeye karar verdim.
İçeriye girdiğimde hiç bir zaman değişmeyen kuaförüm ve yakın arkadaşım olan Hana'yı görmüştüm.

"Hana?"

Beni gördüğünde üzerime neredeyse atlamış, sıkıca sarılmıştı.
"Yeni kuaförün kimmiş söyle bakalım? Aylardır yoksun?"

Joshua'ya dönerek elini uzattı.
"Hoş geldin Joshua. "
Joshua elini sıktıktan sonra elini cebine atarak anahtarı bana verdi.
"Evden şoför çağırdım. Arabayı sana bırakıyorum, hoşçakal sevgilim."
Dudaklarıma öpücük kondurarak salondan çıktı, ona el salladığımda Hana konuştu.
"Jeonghan, ne kadar şanslı olduğunu söylememe gerek var mı? Joshua herkesin hayalini kurduğu erkeklerden biri."

Nefes vererek aynanın karşısındaki koltuklardan birine geçtim.
"Yaa ne demezsin! Evlendikten sonra da böyle olacak mı acaba?"
Hana ellerini ağzına götürürken kocaman açtı gözlerini.

"Şaka mı yapıyorsun?"

Gülümsedim.
Dışımdan olmasa da içimden yanıtladım onu. Keşke şaka olsa.
Kuaförde geçirdiğim bir kaç saatin ardından saçlarım platin rengini lilaya bırakmış, bir ton bakım yaptırmıştım. Açıkçası iyi gelmişti. Kendime yoğunlaşıyordum.
Israrlarımla da Hana'yı kahve içmek için kaçırmıştım ve şuan çok tatlı bir kafedeydik. Kahvelerimizi beklerken konu yine ben ve Joshua'ya gelmişti.
"Jeonghan anlatsana, evleneceğin doğru mu?"

Göz devirdim.
"Ne yazık ki..."

"Öyle deme. Şu Seungcheol'dan sonra Joshua... İyi ki bitirmişsiniz. Sana söyleyemiyordum ama sevemiyordum onu, hareketleri falan, bir garip."

♧DISTANCES♧ ♤JeongCheol♤ ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin