0.4 / Hazırlık

303 35 22
                                    

Merhabaaa iyi okumalar ♡

Toparlanmak için verdiğim mücadelede daha çok dağılıyordum. Bataklığın içinde gibiydim. Batıyordum çırpındıkça.

Öylesine yaşamak istemiyordum. Hatasız değil, her anımı doya doya yaşamak istiyordum. Buna çabalıyordum fakat hayatın benimle bir alıp veremediği vardı sanki.

Geceden kalmaydım. Soonyoung ile oturup doğru düzgün konuşamamıştık bile. Sayamadığım kadar çok içki içmiş, sürekli ağlamış, evden çıkarken sarhoş olmadığıma ikna etmiştim onu. Yoksa mutlaka benimle gelirdi ama gecenin bir yarısı rahatsız ettiğim yetmezmiş gibi onu meşgul etmek istememiştim.

Geç kalmıştım. Planım bir kaç saat içinde eve dönmek ve arabayı yerine koymaktı. Ağlayarak, içerek ve uyuklayarak geçen gecem uzamış, saat öğlene varıyordu.

Başım zonkluyordu ve ben kimseyi çekmek istemiyordum. Arabanın anahtarını babamın adamlarından birine fırlatıp kapıyı çaldım.

Bir kaç saniye sonra kapı evimizin hizmetçisi tarafından açıldı. Ardından koşar adım bana doğru gelen babamı, ve arkasında Joshua'yı gördüm.

İkisi de korkmuş görünüyordu.
Yavaşça içeriyi adımlayıp umursamadan odama ulaşmak için merdivenleri çıkmaya başladım.

Babamın sesiyle irkilmiş ve duraksamıştım.
"Jeonghan, neredeydin?"

Başımı çevirip babama, ve nişanlıma doğru baktım. Zonklayan başım tek bir kelime etmemem gerektiğini söylüyordu.

Küstahça gülümseyip merdivenleri çıkmaya devam ettim.

Daha yüksek bir sesle bağırdığında ağrı beyin loblarıma ayrı ayrı vurmuştu.
"Bana bir açıklama borçlusun!"

Bana bağırması sabrımı taşıran son damla olmuştu. Sinir hücrelerimin her birini hissedebiliyordum.

Merdivenden bir kaç basamak inerek parmağımı yüzüne doğru salladım.
"Asıl sen bana bir hayat borçlusun!"

Sesim ona göre cılız kalmıştı. Babama bağırdığıma hiç şahit olmadığı için Joshua fal taşı gibi açılmış gözlerle bana bakıyordu.

"Bu ne demek oluyor!" Dedi sesini gürleştirerek.
"Saçma bir nedenden kaza yapmışsın! Adamı sikişirken durdurmuşsun! Ve gece evden çıkmış, şimdi de bu halinle dönüyorsun! Kendine gel!"

Sinirim o kadar bozulmuştu ki gülmekten kendimi alamadım. Joshua resmen beni şikayet etmişti. Hatta babamın adamları da beni ispiklemişti.

"Ne gülüyorsun?" Diye sordu kahkahalarımın arasında. Kahkahalarım sona doğru yaklaşırken gözlerimi ona diktim. Sakin ama tehditkar sesimle ona cevap verdim.

"Ben tam yirmi üç yaşındayım. Yani yetişkinim. Benim evlenmeme, dışarı çıkmama, hatta kaza yapmama bile karışamazsın. Ellerini hayatımdan çek baba!"

Sinirle basamakları çıkıp kapımı çarptım. Evet karşısında ağlamamıştım ama burası benim odamdı. Dünden beri ağladığım yetmiyormuş gibi boğazlarımı yırtarcasına ağlamaya başlamıştım.

Odamın kapısı çalınıyor, çalındıkça bağırmaya devam ediyordum. İçimdeki kötülüğü böyle kusuyor gibi hissediyordum.
Joshua'nın yalvarışları kulağıma doluyordu.

Gitmiyordu bir türlü. Belki saatler olmuştu. Sakinleştiğimde gözlerimi ceketime silerek kapıyı açtım. Kapımın önüne oturmuştu. Kapıyı açınca ayağa kalktı.
Minnettar gözlerle bana bakıyordu.

♧DISTANCES♧ ♤JeongCheol♤ ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin