Kendimi üçüncü bir şahsın gözünden izliyor gibi hissederken yaşadığım bu garip şeye inanamıyordum.
O sırada çalan telefonumla sıçradım. Arayan Cheol'du. Arabadaki kişinin o olma ihtimali aklıma gelirken aramayı yanıtlayarak sesi hoparlöre verdim.
"Jeongh-"
"Cheol neler oluyor?"
"Jeonghan?"
"Cheol gelmeyeceğim demiştim. Beni takip etmeyi bırak."
"B-ben seni takip etmiyorum."
"Cheol alay mı ediyorsun benimle? Lütfen takip etmeyi bırak. Gelmeyeceğim."
"Jeonghan neredesin bilmiyorum ve seni takip etmiyorum. Neredesin? Emin misin takip edildiğine?"
"Cheol sen değilsen bir başkası neden beni takip etsin? Elbette eminim, 20 dakikadır peşimde ve kaybettirmeye çalışsam da başarılı olamadım."
"Jeonghan tamam sakin ol. Bana canlı konum gönderiyorsun. Ve gelip seni alıyorum. Sakinleş, ve durma."
"Cheol acele etmelisin. Yakıtım bitmek üzere."
Telefonu kapatıp dikiz aynasına baktığımda arabanın kaybolduğunu gördüm. Sağ ve soldaki aynalardan tekrar kontrol ettim ama yoktu. İçim tamamen rahatlamasa da en azından o kadar korkmamı gerektirecek bir şey yoktu. Yolun sonuna doğru sürmeye devam ederken karşıma ara sokakların birinden bir araba çıktı ve zar zor frene bastım. Şükürler olsun son anda durabilmiştim
Fren sesi caddede yankılanırken aceleyle arabadan indim. Filmli camlardan içerisi görünmüyordu ve içerideki kişi adına endişeleniyordum.
Camını tıklatarak konuştum.
"İyi misiniz?"
Soğuk soğuk terliyordum ve kalbim hızla atmaya başlarken camı bir kez daha tıklatıp tekrar sordum.
"İyi misiniz?"
Arka kapı açılırken geriye bir kaç adım attım. Az sonra yaşayacağım her ihtimal gözlerimin önünden geçti. Bir katil olabilirdi. Hırsız olabilirdi. Ya da beni kaçırabilirdi. Hatta garip bir yaratık bile olabilirdi ve ben bu şeyleri düşünürken arabadan inen kişi ise nişanlımdı.
O an araban inen keşke bir uzaylı olsaydı da nişanlım olmasaydı diye düşündüm. Hayal kırıklığı böyle bir duygu olmalıydı. Kafamda bin türlü soru işareti dönerken Joshua karşımda durmuş bana bakıyordu. Demek beni takip edip atraksiyonlu dakikalar yaşatan, kalbimi ağzıma getiren kişi nişanlımdı...
Konuşmasam bütün sinir hücrelerim vücudumu ele geçirecekti, bu yüzden sinir hücrelerimin olağan gücüyle bağırdım ona.
"Neden yaptın?"
Joshua istifini bozmamış, ellerini kollarımda birleştirmişti ve oldukça sakin görünüyordu.
"Jeonghan..."
Kollarımı ondan çekerek geri adım attım.
Hakikaten dokunmasını istemiyordum.
Tüm ciddiyetimle konuştum."Dokunma bana."
Gözlerine acımasızca bakarken hala sakince bana yaklaşıyordu ve beni çıldırtıyordu.
"Sevgilim beni dinle."
"Ben kaç dakika neler hissettim senin haberin var mı? Aptalsın sen, aptal!"
Onu orada bırakıp arabama yürüdüm çünkü gerçekten uzlaşmak, konuşmak istemiyordum. Tekrar koluma dolanan elleriyle durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♧DISTANCES♧ ♤JeongCheol♤ ✔
Fiksi Penggemar"Sana tapıyorum. Bu bir sevginin ilk karardığı andır."