70

2.5K 148 31
                                    

"Ne zaman bahsetmeyi düşünüyordun acaba?" Garsonun getirdiği siparişi alıp teşekkür ederken gözlerim hâlâ Lezan'da idi.

İki haftadır sevgilisi varmış ve bundan bize hiç bahsetmemişti. Elbette onun kararıydı fakat benim, en yakın arkadaşı olarak ona trip atmaya hakkım vardı. Üstelik Yekta'ya söylemişti bile.

"Sakin ol kuzum. Gerçekten senden saklamak istememiştim fakat pilot olduğu için ve sürekli oradan oraya gittiği için izin günlerini bekledim. Direk yüz yüze tanışın diye."

"Bence affetme Reyhan ama tabii ki yine sen bilirsin." Baha Lezan'a ters bir bakış atarken Ezo'ya döndüm.

"Peki ya siz? Siz ne zaman söyleyecektiniz?"

"Bizim ki daha taze ablası, dün oldu bugün de söyledik." Baha, Ezo'nun elini tuttuğunda utandığını fark ettim. Gülümseyerek Rohat'a döndüğümde ise telefonuna gömüldüğünü gördüm.

Kaşlarım çatılırken biraz yanaştım. "Ne yapıyorsun sen?" Aniden telefonu kapatıp yüzüme baktığında hâlâ şüpheli konumundan çıkmamıştı.

"Hiçbir şey hayatım. Öyle takılıyordum instagram da." Dişlerini gösterip gülümsediğinde yumuşamamam gerektiğini biliyordum ama elimde değildi.

"Öyle olsun bakalım. Eğer benden bir şey saklıyorsan çok fena olur Rohat."

"Vallahi saklamıyorum güzelim," Dudaklarını alnıma dokundurup geri çekildiğinde onayladım onu. Saçma sapan şeyler düşünmeyecektim.

"Ee, Rozerin nerede kaldı Rohat? Haberin var mı?" Baha kaş göz yaparak Rohat'a döndüğünde masanın diğer ucunda oturan Yekta kafasını telefondan kaldırıp sormuştu.

"Rozerin mi geliyor?" Lezan'ın gülüşünü fark ettim, elbette ben de geri kalamadım.

"Evet kardeşim. Ne oldu sen bir mutlu oldun?" Rohat hafiften sinirlendiğinde elini sıktım. Kız bizim yaşımızdaydı, her şeyin farkında ve olgun düşünceliydi. Yine de kendi kız kardeşi gibi kıskanmaktan alıkoyamıyordu kendini ama bazen gereksiz sinire kapılıyordu.

"Ne alakası var arkadaşım? Hep beraber buraya toplanacağımızı söylediniz ama Rozerin'den bahsetmediniz diye sordum."

"He, anladım. Haklısın o konuda. Aniden gelişti." diyerek telefonundan saate baktı Rohat.

"Yani bizde öyle, gelsin, gezelim, sohbet muhabbet edelim diye çağırdık. Bu arada, ne zaman dönüyorlar?" Ezo naif sesiyle Rohat'a döndüğünde derin bir nefes alıp verdi Rohat.

"Amcamlar dönüyor, Rozerin bizde kalıyor." Bundan pek hoşnut durmuyordu. Gülümsedim.

"Bayıldım bu habere. Akşam bir kız gecesi yapalım onunla." diyerek kızlara döndüğümde onayladılar.

"Kızlara gece, arkadaşlara akşam yemeği, amcamlara elinde olsa her an koşa koşa. Oh ne ala ya, bir gece mesaimiz vardı onu da elimizden aldılar." Rohat eğilerek kulağıma fısıldadığında şirinlik yapıp yanağından öptüm.

"Ama sen çok şey istiyorsun, farkındasın değil mi yakışıklım?" Saçlarını düzeltirken sırıttı.

"Ben de böyle biri olduğumu evlendikten sonra öğrendim, mecbur isteklerimi göz önünde bulunduracaksın güzelim."

"Çarşamba, pazar?" diye bir fikir yönlendirdiğimde suratını astı.

"Kızım pazar günleri maça gidiyorum, yorgun oluyorum biliyorsun," Yanağımdan makas aldı. "Seni tatmin etmek istediğim için söylüyorum. Formumda olmam lazım."

Bahsettiği şey ile koluna çimdik atıp uzaklaştım. "Bana zaman ayırmıyorsun diye düşündüğün için çarşamba, pazar akşamları dışarı çıkarız bir şeyler yaparız demiştim. Çok fena oldun sen." Sırıtmaya devam etti.

"Şaka yaptım Reyhan, valla sinirlen diye yaptım." Omuz silktim ve masada konuşulanlara kulak vermeye çalıştım.

O sırada yanımıza yaklaşan Rozerin'i fark ettim. Konuşmak için kolunu omzuma atan Rohat susmuş, herkes Rozerin ile ilgilenmeye başlamıştı.

Bazen gerçekten çok sinir bozucu olabiliyordu. Yaptığı şakaların ayarı kaçıyordu ve her ne kadar ona kızsam da aslında utancımdan yerin dibine giriyordum. Henüz doğru düzgün bir gecemiz bile olmamıştı çünkü sürekli, bir şekilde bahane uyduruyordum ona. Belki yaptığı şakaların altında gerçekten büyük bir ciddiyetlik yatıyordu fakat kendimi ne zaman hazır hissedeceğimi bile bilmiyorken, kendime güvenemiyorken onun böyle baskı kurması daha da kötü hissetmeme sebep oluyordu. Ya birbirimize yetmezsek? Ya yanlış yollara sürüklenirsek? Bunlara şahit olmuş biri olarak, ölesiye korkuyordum bu düşünceden.

"Hoş geldin çiçeğim, gel şöyle abinin yanına." deyip yan masadan sandalye çeken Rohat'a herkes ters ters baktığında sandalyeyi bıraktı ve kafasıyla Yekta'nın yanını işaret etti.

"Orada sandalye mi vardı, görmemişim."

"Ee, ne var ne yok Rozerin? Bir süre burada kalacakmışsın, ne yapmayı düşünüyorsun?" diyerek sohbet açtı Lezan.

"Şimdilik her şey çok güzel gidiyor. Ve aslında Rohat'a ve Reyhan'a bu haberi vermek için aramıştım, zaten buluşmak istediğinizi duyunca koşa koşa geldim. Babamın oteline gelen bir müşteriden iş teklifi aldım." Heyecandan yerinde duramadığı çok bariz belli oluyordu. Gülümsedim.

"Bu çok güzel bir şey senin için. Tebrik ederim."

"Teşekkür ederim, Reyhan. Gerçekten çok güzel bir şey. Çünkü uzun zamandır dünyayı dolaşıp doğa ve hayvan fotoğrafları çekiyordum. Şimdi sadece burada manken fotoğafçılığı yapacağım. Gerçekten böyle bir şeye ihtiyacım vardı. Bir süre, sadece bir yere ait olmaya." Yekta'nın ağız dolu gülümsemesini yakaladım.

"O zaman aramıza hoş geldin. Buraya ait hissedebilirsin kendini." dediğinde Baha'dan ıslık sesi duyuldu. Yekta'nın bu kadar hızlı çıkacağını kimse tahmin etmiyordu.

Buna karşılık suratı düştü ve ellerini iki yanına açtı. "Islık çalınacak bir şey söylemedim, abartmayın. Değil mi Baha?" Yekta, Baha'nın imasını, Baha da Yekta'nın mesajını aldığında göz kırptı.

"Haklısın kardeşim, bizim buralarda herkes hep birine, bir yere ait." 'Birine' derken sesini hafif yükselmişti ve aslında Yekta'yı utandırmak isterken, dozunu kaçırdığını fark edip Ezo'ya döndü ve saçlarının arasına ufak bir öpücük kondurdu.

Bu mükemmel tabloyu izlemeyi bırakıp Rohat'a döndüm. Fotoğrafımı çektiğini fark ettiğimde ise elimle engelledim onu. "Ne yapıyorsun Rohat? Çekme."

"Seni çekmedim ki, Baha ve Ezo'yu çektim." diyerek sırıttığında gözlerimi devirip önüme döndüm.

*
*

Çok boş geçiyor bölümler, fark ettim. :/

Çarşamba günü 2 bölüm atacağım :)

dünden kalma - textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin