39

5.3K 342 165
                                    

Bu bölüm ile, bugüne kadar yazdığım texting'lerin en uzununu yayınlamış oldum. :') hep yarım bırakıyordum ;d

*

Reyhan, Rohat'ın attığı konuma ve geldiği yere baktı. Bir otelin kapısındaydı şu an ve eğer konum yanlış değilse doğru yerdeydi.

Bu oteli hatırlıyordu çünkü. Her şeyin, Rohat devrinin başladığı yerdi. Sabah kalkıp o baş ağrısıyla hiçbir şeyi sorgulamadan çıkıp gittiği oteldi burası ve Rohat'ın bunca zaman bahsettiği 'evi' oteldi.

Hızlı ve heyecanlı bir şekilde resepsiyona gidip oda numarasını öğrendi ve asansöre ilerledi. O sırada asansör aynasından görünümüne bakmayı ihmal etmedi ve çatlamış dudaklarına çantasından çıkardığı balmı sürüp saçlarını düzeltti.

Asansör kapısı açılınca karşısına üç oda kapısı çıkmıştı ve doğru odayı bulup birkaç saniye gözleri kapalı derin nefesler aldı.

Elini kaldırıp kapıyı çalacağı sırada açılan kapı ile yumruk yaptığı eli ve Rohat'ın yüzü dip dibe kalmıştı. Anında elini çekip gülümsedi.

"Girebilir miyim?" dedi ve Rohat'ın tepkisini bekledi. Yarım ağız gülümseyerek kafasını salladı.

"Tabii. Hoş geldin."

İçeri girdiğinde gözleriyle etrafı taradı ve fazlasıyla tanıdık gelen eşyalar ile kendini tuhaf hissetti. İçini sebepsiz bir hüzün kapladı. Nedenini bilmiyordu ama gerçek şu ki, Rohat ile birlikte o gece döktüğü gözyaşlarının izleri vardı bu dairede.

"Çok güzel dekore etmişsin, geçen sefer fark edememiştim." Ellerini cebine koyarak gezdiği daireyi bitirdiğinde Rohat'a dönüp bir şey söylemesini bekledi.

Omuz silkti. "İlk defa geliyormuş gibi gez. Geçen sefer saçma bir şekilde çıktın buradan." Derin bir nefes aldı ve canının yanmasına rağmen ve hiçbir şeyden haberi yokken devam etti sözlerine.

"Zaten sana mesaj atıp ergen gibi yalan söylemem saçmaydı. Çok kötüydü, kabaydı bir kere. Kim bilir nasıl kötü hissettin, amacım farklı olsa da iş boka sardı işte. O mesajlar için de özür dilerim, y-..."

Genç kızın sımsıkı sarılması kesti laflarını. Bu aralar ne çok sarılır olmuştu Rohat'a? Her seferinde susturması da cabası.

Gözleri doldu Rohat'ın ve yavaşça sarıldı genç kıza. Öylesine sıkı ve içten sarıldı ki, bir daha hiç sarılamayacağını zannediyordu. Henüz Yekta ile ilgili bir şey söylemeyen Reyhan yüzünden, genç adam içinde kendi kendini yiyip bitiriyordu.

"Özür dilemene gerek yok. Eğer o mesajları atmış olmasaydın seni unutmuş olacaktım. O geceyi zaten hatırlamadığım gibi seni de hatırlamayacaktım." Sakince ayrıldı ondan ve gözlerinin içine baktı. Rohat'ın aksine gözlerinin içi gülüyordu.

"Bu nasıl büyük bir kayıp olurdu, biliyor musun? Seni tanımamak, kalbini bilmemek? Sakın pişman olma." Kollarını sıktı ve gülerek arkasını döndü.

Tıpkı bir ev gibi olan otel odasında birkaç basamak inerek salon tarzındaki birkaç koltuk ve masadan oluşan yere geçti. Rahatça yayıldığı koltukta hâlâ sırıtıyordu.

"Hem Yekta ile konuştum. Aramızda bir engel kalmadı. Benden uzaklaşma artık, Yekta her şeyin farkına vardı ve arkadaş olmayı kabul etti. Tamam mıyız artık?" Bunları içten söylediğini fark etmesi birkaç dakika sürse de, sonunda şaşkına gülümsedi.

"Sen ciddi misin? Yekta ile arkadaş kalmaya devam mı edeceksiniz?" Onayladı genç kız.

"Oh, Allah'ım şükürler olsun!" Seri bir şekilde Reyhan'ın yanına gelip oturdu ve birkaç günün ardından gülümseyen gözlerle baktı.

"Yekta iyi mi peki? Çok kırıldı mı? Reyhan, ben aranıza girmek istemedim. Sana o kadar güzel bakıyordu ki, onun aşkına karşılık vereceğini düşündüm ve hiç şansım yoktu. Bu yüzden senden uzaklaşmaya çalıştım. Gerçekten iyi, değil mi?"

"İyi mi değil mi bilmiyorum ama iyi olacak, öyle olmak zorunda. Evden çıkarken gözyaşları yanaklarına düşüyordu, yine de birkaç güne toparlayacağına eminim. Sen de bir daha böyle saçma şeyler yapma." Deyip kolunu sıvazladı Rohat'ın ve genişçe gülümsedi.

"Ama beni öyle hemen affetme." Aniden ayağa kalktı Reyhan ve işaret parmağını Rohat'a doğrulttu.

"O gün seni unutmamam gerekiyordu fakat unuttum. Bu kolay kolay affedilemez, peşinden koşmam gerek. Tamam mı?" İlk defa Rohat'ın kahkahasını duydu ve kalbi ilk defa bu kadar hızlı atmaya başladı.

Öyle ki, birkaç saniye hayran hayran baktı suratına ve o susmayınca arkasını dönüp lavabo olduğunu düşündüğü kapıya koştu.

Rohat arkasından bakakalırken, sonunda bir şeylerin yoluna girmesinin rahatlığı ile gülümsemeye devam etti.

Uzun bir süre sonra ikisinin de içi rahattı ve akıllarında tek bir soru dahi kalmamıştı.

*
*

Oh, ben de rahatladım

dünden kalma - textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin