dört

171 29 19
                                        

"Beni dinledi ve bırakıp gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Beni dinledi ve bırakıp gitti. Ama çok üzülmüştü hyung. Abimi gerçekten seviyor olmal-"

"Ona acıma sakın Chan. Belki de bu da bir numaradır. Seni öldürmek istiyor sonuçta." Tamamen mantığıyla konuştu Seungcheol.

"Tamam hyung. Ama sorularım var size. Tüm gün okulda bunları düşündüm."

Tüm hyungları onu dinlemek için yatağın etrafına toplandı.

"Neden beni koruyorsunuz? Ve Wonwoo neden öldüyse ölüler alemine gitmedi? Kimse gitmiyorsa büyükannemi görebilir miyim?" son dediklerine toplu olarak güldü hyungları.

Ardından Joshua başladı cevap vermeye.

"Görevimiz bu Chan. Görevimiz bittiğinde gideceğiz."

"Gidecek misiniz? Nereye? Beni bırakacak mısınız?" Chan yatağında doğrulup hepsine korkuyla baktı. Bunu daha önce söylememişlerdi. Chan sonsuza kadar birlikte ve mutlu yaşayacaklarını düşünüyordu.

"Üzgünüm Chan. Daha önce söylemediğimiz için." Vernon hyungunun düşen yüzüyle daha da üzüldü küçük çocuk. Onun iki katı kadar büyük olan Vernon hyungunun kucağına atladı.

"Gitmenizi istemiyorum."

"Bizi kalbinde saklayabilirsin. Hep orada olacağımızı biliyorsun." dedi Jun.

"Ayrıca Wonwoo da tıpkı bizim gibi bir görevi olduğundan sana musallat olmuş olabilir. Belki de abinin yanına gitmek için senden yardım istiyordur." dedi Jihoon.

Chan Vernon hyungunun kucağında yanındaki Jihoon hyunguna döndü. "Nasıl yani?"

"Eğer dünyada bir görevin varsa Tanrı seni yanına almaz Chan. O da görevini yapıp diğer dünyaya gidecek olabilir."

"Görevi beni öldürmek mi yani?" dedi Chan Vernon hyungunun göğsüne sinerken.

"Bilemeyiz."

"Belki de ona sormalıyım."

"Evet sonra da o da seni cevaplar. Ardından beraber süt içersiniz. Haklısın." dedi Seungcheol göz devirerek. "Hayal dünyandan çık Chan."

"Özür dilerim."

Gece ilk kez Wonwoo'yu beyazlar içinde gördü Chan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gece ilk kez Wonwoo'yu beyazlar içinde gördü Chan. Siyahların arasında açan beyazlığına kapıldı.

"Abini. Geri.."

"Görevin bu mu?" diye atıldı Chan. Fakat Wonwoo onu göğsüne sertçe vurarak yere yapıştırdı.

İnleyerek yere düşen çocuğun üstüne atladı. "Kes sesini."

"Görevin buysa sana izin vereceğim hyung." "Abimi bu kadar seviyorsun demek ki."

"Onun yanına gidemedikçe çıldırıyorsu-" küçük çocuğun kafası yediği yumrukla sola doğru düştü.

"Sana kes sesini dedim!" Wonwoo'nun zehri tüm kabusu elleri arasına almıştı.

Burnundan akan kanla konuştu Chan. "Abime kavuşabilirsin. Ama lütfen abime onu sevdiğimi söyle."

"Sen de benimle geleceksin. Ne kadar cehenneme gidip abini göremeyecek olsan da! Ciğerlerin olmadan yaşayabilir misin?"

"Y-yaşayamam." dedi ölüm korkusuna kapılan Chan. "Lütfen bekle." dedi Wonwoo elini kaldırdığında. "Konuş." dedi sertçe. Tıpkı tükürür gibiydi.

Chan Wonwoo'nun onu kabustan atmasını sağlayan kelimeleri söyledi.

"Abim bana bunu yapmanı istemezdi."

Sizce hikâyede neler olacak?

Düşüncelerinizden daha fazla ilham almak için soruyorum. Lütfen aklınızda ne varsa dökün.

Soul | SEVENTEENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin